Önce “Hadîs-i Şerîf” ne demektir? suâliyle konumuza başlayalım. “Hadîs”in birkaç çeşit ta’rîfi vardır: Genel olarak “Resûlullah’ın sözü” demektir. “Sened” ve “metin” olmak üzere 2 kısımdan meydâna gelmektedir. Sened, hadîsi nakledenlerin isimlerinin yer aldığı kısım; metin ise, Peygamberimizin söz veya fiilinin nakledildiği kısımdır.
Ama “Peygamberimize âid olduğu ifâde edilen her türlü kavil (söz), fiil (iş) ve takrîr (onaylama) ve hâl (durum) ile ilgili haberler”e hadîs denilir.
Yine “Resûlullah’a, Sahâbe-i kirâma ve Tâbiîne âid olan söz, fiil ve takrirler”e de hadîs denilmektedir. Bunlara “Haber”, “Eser” ve “Sünnet” de denilir.
“Eser” nedir? denilecek olursa, “Eser”: Mevkûf ve maktû’ hadîs veyâ duâ bildiren merfû’ hadîs demektir. Pekçok hadîs âlimi, “eser” umûmî olarak, hem Peygamberimizin, hem Sahâbe-i kirâmın, hem de Tâbiînin söz, fiil ve takrîrlerine (onaylarına) denilir demektedirler. Ama İmâm Ebû Yûsuf, Peygamberimizin ve Sahâbe-i kirâmın söz, fiil ve takrîrlerine “eser” denilir demiştir. Fakat Horasân fakîhleri, sâdece Sahâbe-i kirâmın ve Tâbiînin söz, fiil ve takrirlerine “eser” denilir demişlerdir.
Hadîs-i şerîflerin çeşitleri vardır: Yanî hadîs-i şerîfler, çeşitli yönlerden taksîm edilmektedir. Burada sâdece birkaç tanesine temâs edelim:
a) Hadîs, bir yönden “Hadîs-i kudsî” ile “Hadîs-i şerîf” şeklinde ikiye ayrılır. “Hadîs-i kudsî”, manâsı Allahü teâlâya, lafzı Peygamberimize âid olan hadîs; “Hadîs-i şerîf” ise hem manâsı, hem de sözü Peygamberimize âid olan hadîs demektir.
Hadîs-i kudsîleri söylerken, Peygamber Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) bir nûr kaplardı ve hâlinden belli olurdu. Demek ki “Hadîs-i kudsî”: Kur’ân-ı kerîm dışında, Allahü teâlâya nisbet edilen söz ve fiildir (iştir.) Yanî “Hadîs-i kudsî”, manâsı Allahü teâlâya, lafzı (sözü) Peygamberimize âid olan hadîs demektir. “Hadîs-i kudsî”de, Allahü teâlânın, Peygamberimizin mübârek kalbine ilkâ ve ilhâm buyurduğu manâyı, onun kendi lafızlarıyla ifâde etmesi söz konusudur.
“Hadîs-i kudsî” ile “Hadîs-i şerîf” görüldüğü gibi birbirlerinden ayrıdırlar, yanî farklıdırlar. “Hadîs-i kudsî” Allahü teâlâya, Kur’ân-ı kerîm dışında nisbet edilen söz ve fiildir (iştir).
b) Hadîs, başka bir yönden “Mütevâtir” ve “Âhâd” olmak üzere yine ikiye ayrılmaktadır. “Mütevâtir”, her tabakasında, yalan üzerinde ittifâk etmeleri aklen mümkün olmayan toplulukların naklettikleri haberdir. “Âhâd” ise her tabakada birer râvînin rivâyet ettiği hadîstir.
c) Yine hadîs, başka bir açıdan da “Merfû”, “Mevkûf” ve “Maktû’” hadîs olarak yine üçe ayrılır. “Merfû hadîs” Peygamberimizin hadîsi, “Mevkûf hadîs” Sahâbe-i kirâmın hadîsi, “Maktû hadîs” de Tâbiînin hadîsi demektir.
d) Diğer bir yönden ise hadîs, “Sahîh”, “Hasen” ve “Zayıf” olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Şimdi makâlemizin hacmi doldu; onları da başka bir makâlemizde îzâh edelim inşâallah.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı