Bir kısım şehirler vardır ki onlar anıldıkları zaman, hemen oralarda yaşıyan bazı büyük âlim ve velîler hâtıra gelir…
Ben, çocukluğumdan beri, kitaplarda okuduğumuz, iki kıtayı birleştiren İstanbul’u, Boğaz’ı, Haliç’i, İstanbul’un manevî sultânı Eyüp Sultân hazretlerini, Süleymâniye, Sultân Ahmed, Bâyezîd, Fâtih ve Ayasofya Câmilerini, Süleymâniye Kütüphânesini, Topkapı, Beylerbeyi ve Dolmabahçe saraylarını, pekçok târihî mekânı, surları, Yerebatan Sarnıcı’nı çok merak ederdim, buraları görmeyi ve gezmeyi çok isterdim.
İstanbul’da yatan pekçok ulemâ ve evliyânın türbelerini ziyâret etmeyi çok arzû etmişimdir. 29 Osmanlı Sultânı, pekçok sadrazam, vezîrler, daha birçok meşhûr zât İstanbul’da yatıyor; onları ziyâreti çok istemişimdir.
Bir kısım şehirler vardır ki onlar anıldıkları zaman, hemen oralarda yaşıyan bazı büyük âlim ve velîler hâtıra gelir; bu şehirler âdetâ onlarla özdeşleşmişlerdir. Güzel ülkemizde, bu böyle olduğu gibi, İslâm âleminin diğer ülkelerinde de durum böyledir.
Misâl olmak üzere zikredecek olursak, Medîne-i münevvere denilince, iki cihân güneşi, rahmeten lil-âlemîn olan Sevgili Peygamberimiz hâtırlanmaktadır. Özbekistân-Buhârâ denilince İmâm Buhârî ve Şâh-ı Nakşibend; Irâk-Bağdâd denilince İmâm-ı A’zam ve Abdülkâdir-i Geylânî; Hindistân-Serhend denilince de İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Fârûkî Serhendî, oğlu Muhammed Ma’sûm Fârûkî ve torunu Seyfeddîn-i Fârûkî hâtırlanmaktadır. (Kaddesallahü teâlâ esrârehümü’l-aliyye). Kıbrıs zikredilince, Peygamberimizin süt teyzesi Ümmü Harâm (Hala Sultân) (radıyallahü anhâ) hâtıra gelmektedir.
Güzel ülkemize gelecek olursak:
Bursa’yı zikrettiğimizde, hemen hâtıra Molla Fenârî, İsmâîl Hakkı Bursevî, Emîr Sultân ve Muhammed Üftâde hazretleri gelir. İlk 6 Osmânlı Sultânı da ilk akla gelenlerdendir. (Rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn).
Konya denilince, hemen Hazret-i Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, hocaları Şems-i Tebrîzî ve Sadreddîn-i Konevî ve Alâeddîn Tepesi’ndeki 8 Selçûklu Sultânı; Kastamonu denilince Şeyh Şa’bân-ı Velî hâtırlanmaktadır.
Ankara anıldığı zaman Hâcı Bayrâm-ı Velî ve Seyyid Abdülhakîm Arvâsî, Nevşehir anıldığı zaman Hünkâr Hâcı Bektâş-ı Velî, Kırşehir anıldığında Ahî Evrân, Kayseri zikredildiğinde Seyyid Burhâneddîn Tirmizî hâtırlandığı gibi.
Sivas’ta Şemseddîn-i Sivâsî ve Abdülvehhâb-ı Gâzî, Erzurum’da da Abdurrahmân Gâzî hâtıra gelir. Çorum denilince de Suheyb-i Rûmî hazretleri hâtırlanır.
Yine Elâzığ zikredildiğinde, Seyyid Ali Septî, Seyyid Mahmûd-i Sâminî, Seyyid Osmân Bedreddin-i Erzurumî hazretleri ve Harput Evliyâları ve Erzincân denilince de, hemen hâtıra Terzi Baba Hazretleri gelmektedir.
Siirt’ten bahsedilince ise, İsmâîl Fakîrullah, İbrahîm Hakkî Erzurumî, Şeyh Memdûh gibi kıymetli zevât hâtırlanmaktadır. Van ve Hakkârî anıldığında Seyyid Tâhâ-yı Hakkârî, Seyyid Fehîm-i Arvâsî ve Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hâtırlanmaktadır. Bitlis deyince, Seyyid Sıbğatullah Arvâsî (Hizânî) hâtıra gelmektedir. Şırnak anılınca da, Cizre’deki büyük âlim ve velî Ahmed-i Cüzeyrî hazretleri hâtıra gelir.