Fakir babası bir Padişah: Üçüncü Osman Han

Osman Han, fakirlere karşı daima cömert ve şefkatli davranırdı. Tebdil-i kıyafetle İstanbul’da dolaşıp, halkın dertleriyle bizzat ilgilenirdi…

 

 

 

Tarihte bugün (13 Aralık 1754) lll. Osman Han’ın tahta çıktığı tarihtir… Bu vesileyle bir nebze de olsa -kısa bir süre saltanatta kalan- bu mübarek zattan bahsetmek istiyoruz efendim…

 

Sultan Üçüncü Osman Han, İslam halifelerinin doksanıncısı ve Osmanlı padişahlarının yirmi beşincisidir. İkinci Mustafa Han’ın oğlu olup, 1699’da doğdu. 1754 tarihinde ağabeyi Birinci Mahmud Han’ın vefatı üzerine Padişah oldu… 1757’de vefat eden Osman Han, Yeni Cami yanındaki, Turhan Sultan Türbesinde medfundur…
Üçüncü Osman Han’ın tahta çıktığı senenin kışı, çok şiddetli geçti. Haliç dondu ve deniz yol oldu…

 

Osman Han’ın saltanatı huzur ve sükunla başladı. Belgrad Muahedeleriyle başlayan sulh dönemi devam etti. Rus sınırındaki bazı olaylar, Rusya ile bir ihtilafa yol açacak gibi göründü ise de, iki tarafta da sulh bozulmadı. Hudutlarda bazı ayaklanmalar oldu. Mısır’da Memluklar başkaldırdılarsa da olaylar kısa sürede bastırıldı… Bu sırada İstanbul tarihinin en büyük yangınını yaşadı. 28 Eylül 1755’te Hocapaşa semtinde çıkan ve yaklaşık otuz altı saat süren yangın sonunda Paşakapısı da yandığından, Sadaret dairesi bir müddet Kadırga Limanındaki Esma Sultan Sarayına nakledildi…

 

Hikmet-i Hüdâ, İstanbul, bir sene sonra Sultan Üçüncü Osman devrinin ikinci büyük yangınını yaşadı. Bu yangın İstanbul’un dörtte üçünü kül hâline getirdi. Cibali taraflarında başlayan yangın, on üç kola ayrıldı. Unkapanı, Süleymaniye tarafları, Vefa’dan itibaren Şehzadebaşı, eski yeniçeri odaları, Langa tarafları, Zeyrek, Saraçhane, Etmeydanı, Aksaray, Davutpaşa İskelesi, Fatih, Sultanselim, Ali Paşa Çarşısı, Ağakapısı semtleri harabe hâline geldi. Yangının ardından, İstanbul’un yeniden inşâsı için büyük bir imar faaliyeti başladı…
Osman Han, fakirlere, düşkünlere çok acıyıp, onlara karşı daima cömert ve şefkatli davranırdı. Tebdil-i kıyafetle İstanbul’da dolaşıp, halkın dertleriyle bizzat ilgilenirdi… Müslim ve gayrimüslimlerin kıyafet ve nizamını ve davranışlarını dikkatle izlerdi. Yalan ve rüşvetle amansız bir şekilde mücadele ederdi. Kim olursa olsun rüşvetçiyle yalancıyı asla affetmezdi. Sadrâzam Silâhdâr Ali Paşa’nın rüşvet aldığını anladı ve hemen görevden azletti.

 

İmar faaliyetlerine çok önem veren Padişah, Üsküdar’da İhsaniyye Camii ve İhsaniyye Mescidini yaptırdı. Ağabeyi Birinci Mahmud Hanın başlattığı cami inşasını bitirerek “Nuru Osmaniye” adı ile ibadete açtı. Ruhu şâd olsun…

 

 

 

Ahmet Demirbaş’ın önceki yazıları…




Kategori içindeki yazılar: Ahmet Demirbaş