Ezelî bir inâyet, yardım olmazsa kavuşulamaz!

Allah yolunda ayakları tozlananın cesedini, Allahü teâlâ Cehennem’e haram kılar!

 

 

 

Eşref Emîr Cihângir hazretleri Hindistan’ın büyük velîlerindendir. İran’da Semnân’da doğdu. Seyyid Ali Hemedânî ile berâber seyahat ederlerdi. Sonunda yolu Hindistan’a düştü. Keşf ve kerâmet sâhibi olmasına rağmen, Şeyh Alâ-ül-Hak’ın talebeleri arasına katıldı. Bu zâtın yanında, sohbet ve hizmetinde bulunmakla, daha yüksek makam ve hâllere kavuştu. 1405 (H.808) senesinde Hindistan’da Cunpûr’da vefât etti. Hakîkat ve tevhîd ilmine dâir çok yüksek mânâlı sözleri vardır. Talebelerinden birisi, Semnânî hazretlerinin sözlerini toplayıp, “Melfûzât” isimli bir eser meydana getirmiştir. Kâdı Şihâbüddîn Devletâbâdî ile aynı zamanda yaşamıştır. Aralarında mektuplaşırlardı. Şihâbüddîn Devletâbâdî’ye yazdığı bir mektubunda buyurdu ki:

 

“Azîz, olgun ve âlim kardeşim, Kâdı Şihâbüddîn! Allahü teâlâ kalbinizi yakîn nûrları ile ışıklandırsın. Bu derviş Eşref’in fakîrâne duâları kabûl buyurulsun. Bâzı sözleri ihtivâ eden mektubunuz geldi. Allahü teâlâdan ilâhî bir inâyet, nihâyetsiz bir himâye ile ve bu büyüklerin iltifât ve teveccühleri ile, tasavvuf pınarından bir yudum, kalbe âit çeşmelerden bir içim tadan kimseye müjdeler olsun. Bunu en yüce bir devlet, en yüksek bir saâdet bilmelidir. Zirâ ezelî bir inâyet, yardım olmazsa, bu şerefe kavuşulamaz. Bu, Allahü teâlânın büyük bir ihsânıdır. Bu bir yudumun derecesi, İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin şu sözünden bir parça anlaşılabilir. O buyuruyor ki:

 

‘Bu ilimden nasîbi olmayanın âkıbetinin kötü olmasından, yâni îmânsız gitmesinden korkarım. Nasîbin en azı; hakîkat ehlini tasdîk ve tasavvuf ehlinin büyüklüğünü teslim etmektir.’

 

Gizli şirk denizinin korkunç felâketlerinden kurtulmak, bu akîdenin yardımı olmaksızın ele geçmez. Çeştiyye büyüklerinin yapageldikleri zikirlere devâm ediniz. İnşâallah böylece ilerlemek nasîb olur. Bu mektubumu size getiren Şeyh Radî’nin, Sultan İbrâhim ile görülecek bir işi vardır. İyi ahlâkınızdan dolayı ona yardım edeceğinizi ümîd ederiz. (Bir müminin kalbini sevindirmek deniz gibi, diğer ibâdetler ise damla gibidir) ve (Allah yolunda ayakları tozlananın cesedini, Allahü teâlâ Cehennem’e haram kılar) müjdeleri gereğince, elinizden gelen yardımı yapacağınızı ümîd ederiz. Zaman zaman kıymetli vakitlerinizi alan baş ağrıtıcı mektuplar yazıyorum, kusûrumu bağışlayınız.”

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek