Uygunsuz kimselerle arkadaşlık etmekten, elden geldiği kadar sakınınız!
Mevlânâ Yâr Muhammed hazretleri İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebelerindendir. Afganistan’da Talkân’da doğdu. On yedinci asrın sonlarında Hindistan’da vefât etti.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Yâr Muhammed Kadîm’e icâzet vererek, insanların Cehennem’e düşmekten kurtulmasına vesîle olmasına izin verdi. Mektûbât’ın birinci cildinde 117 ve 211. mektuplarını Yâr Muhammed Kadîm’e yazdı. Birinci cild, yüz on yedinci mektup şöyledir:
Mevlânâ Yâr Muhammed bizi unutmamış. Kalb, çok zaman his organlarına bağlıdır. Duygu organlarından uzak olanlar, kalbden de uzak olur. Hadîs-i şerîfte; “Göz görmeyince, gönülden de uzak olur” buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf, kalbin duygu organlarına bağlı bulunduğu mertebeyi göstermektedir. Tasavvuf yolunun nihâyetine varılınca, kalbin his organlarına bağlılığı kalmaz. Histen uzak olmak, kalbin yakın olmasını bozmaz. Bunun içindir ki, bu yolun büyükleri, başlangıçta ve yolda olanların, olgun bir rehberin yanından ayrılmalarına izin vermemişlerdir. “Bir şeyin hepsi yapılmazsa, hepsini de elden kaçırmamalıdır!” Bu söze uyarak, bulunduğunuz yolu değiştirmeyiniz! Uygunsuz kimselerle arkadaşlık etmekten, elden geldiği kadar sakınınız! Meyân Şeyh Müzzemmil’in yanınıza gelmesini, saâdete kavuşmanızın başlangıcı biliniz! Onun sohbetinde, yanında bulunmayı büyük nîmet biliniz! Vakitlerinizin çoğunu onun yanında geçiriniz! Çünkü, kendisi, ele az geçen nîmetlerdendir. Vesselâm.”
Bir sohbetinde şunları anlattı:
Bu, pek kötü olduğunu anladığın dünya, nedir biliyor musun? Dünya, seni, Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyler demektir. Kadın, çocuk, mal, rütbe, mevki düşüncesi, Allahü teâlâyı unutturacak kadar aşırı olursa, dünya olur. Çalgılar, oyunlar, (Mâlâ-yâni) ile, yâni faydasız, boş şeylerle vakit geçirmek, hep bunun için dünya demektir. Âhırete faydası olmayan ilimler de, hep dünyadır. Hesap, hendese, mantık, eğer Allahü teâlânın gösterdiği yerlerde kullanılmazsa bunlarla uğraşmak, boşuna vakit öldürmek olur ve dünya olur. Bu bilgileri bütün derinliği ile, incelikleri ile okumak, yalnız başına işe yarasaydı, eski Yunan felsefecileri saadet yolunu bulur, âhıretteki ebedî azaptan kurtulurlardı.