Dünyâya düşkün kimseyle beraber olmak zehirdir!..

Üsküplü Lütfullah Efendi Sultan İkinci Bâyezîd zamânında Rumeli’de yaşamış büyük velîlerdendir. Üsküp’de On altıncı asrın başlarında vefât etti. İstanbul’da Zeyrek Câmii’nde talebe yetiştiren ve Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin talebesi olan Şeyh Abdullah-i İlâhî’nin hizmetinde ve sohbetlerinde bulundu. Yüksek mânevî hâllere ve makamlara kavuştu. Üsküp’e giderek talebe yetiştirdi.

Bir sohbetinde buyurdu ki: Takvâ, dünyâ ve âhiretin hayırlarını toplayan bütün mühim işlere kâfi gelen, insanların ulaşabilecekleri en yüksek derecelere ulaştıran, üzerine ilâve yapılamayacak vazgeçilmeyen bir esastır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “O kökü sâbit, dalları semâda olan güzel bir ağaçtır” ve “Çirkin bir söz de yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.” Takvâ her türlü kötülüğü zorluğu ve zihni bulandıran, sarhoş eden şeyleri kökünden sökücüdür. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: 

“Allahü teâlâ muttakîlerle (takvâ sâhipleri ile) berâberdir.” O hâlde sen, Allahü teâlânın râzı olmadığı şeylerden uzuvlarını koruyarak, cenâb-ı Hakk’ı ululayıp, tesbîh ederek, her türlü noksan sıfatlardan uzak bilerek kalbini aydınlat. Bütün gayretini harcayarak ve bütün gücünü sarf ederek onun en üst makâmını elde etmeye, ihtimâm göstermeye çalış. Bu konuda dikkatli ol ve sıkı sıkıya ona bağlan. Bu ise ancak, yapılması mahzurlu olan şeylere düşmemen ve yapılması mahzurlu olmayan, fakat terki daha iyi olan şeyleri terk etmen sûretiyle mümkün olur. Bu da ancak inanılacak esaslar, amel edilecek hususlar, normal işler ve muâmelâtta (günlük işlerde) zarûrî bir sebep olmaksızın, ruhsatlardan kaçınman ve İslâmiyetin azimetlerine sarılmaya devâm etmenle mümkündür. Bu da, dünyâ ehlinden kaçmakla hâsıl olur. Çünkü dünyâya düşkün insanlarla berâber olmak, tecrübe edilmiş bir zehirdir. Onlarla haşır neşir olmak, kesici bir oktur. Onlardan çekin ve hîlelerine karşı müteyakkız, uyanık ol. Onlarla berâber olmak bulaşıcı, tabiat da onu bulaştırıcıdır. Dâvetlerine mümkün mertebe gitme. Onları dost edinmekten yüz çeviren biri demiştir ki:

“Onların zararlarının en azı, kendilerine yaptığın ziyâretler sebebiyle, vakitlerini çalmalarıdır.”

Vakit de senin malının sermâyesidir. Ondan bir an geçer de, ömrün müddetince, askerleriyle birlikte meliklerin hazinelerini sarf etsen bile, onu tekrar ele geçirmek mümkün değildir.


Vehbi Tülek

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek