Muhammed bin Anân hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1415 (H. 818)’de Mısır’da doğdu. Tasavvuf yolunu Ebü’l-Abbâs Gamrî’den öğrendi. 1516 (H.922) senesinde Kahire’de vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü. Kerâmetlerinden bazılarını, talebesi Abdülvehhâb-ı Şa’rânî hazretleri, Tabakât-ül-Kübrâ adlı eserine yazdı. Abdülvehhâb-ı Şa’rânî hazretleri şöyle anlatır:
Bir gece ayaklarımı uzatıp yatmak istedim. Ayaklarımı uzatmak istediğim her yönde, Allahü teâlânın bir velî kulunun kabri bulunuyordu. Bu yüzden oturarak uyumaya başladım. Uyurken hocam Muhammed bin Anân yanıma gelerek, ayaklarımı eliyle tutup kendi türbesine doğru uzattı ve “Benim türbeme doğru ayaklarını uzatabilirsin” buyurdu. Uyandığım zaman, ayaklarımın onun türbesine doğru uzatılmış olduğunu gördüm…
Dâmâdı Şeyh Şemsüddîn Tuneyhî şöyle anlattı: “Beldemizde bir şahıs vardı. Çok yemek yeme hastalığına mübtelâ olmuştu. Bu şahıs, bir gün Muhammed bin Anân’ın dergâhında misâfir oldu. Orada yemek yedi. Dimyat’a gitmek için binek istedi. Hizmetçisi, Muhammed bin Anân’a; ‘Bu şahıs, burada kaldığı bir gecede, büyük bir balık ve bir sepet dolusu hurma yedi. Yine de doymadı’ dedi. Bunun üzerine Muhammed bin Anân onu yanına çağırttı. Eline aldığı bir dilim ekmeği ikiye böldü ve bir parçasını o şahsa vererek; ‘Besmele çek ve bu yarım dilim ekmeği ye’ buyurdu. O şahıs o ekmeği yiyince doydu. O andan itibâren, bir daha fazla yemek yemedi. Muhammed bin Anân’ın ona verdiği ekmek ile her zaman doyardı.”
Muhammed bin Anân buyurdu ki: “Vücûdun rahat edip gece ibâdet yapmaya kalkabilmesi için istirahat şarttır. Çünkü bedenin derin uykuya dalmasına sebep şiddetli yorgunluktur.”
“Allahü teâlânın sevgili bir kulu, vâcibi bırakmadığı gibi, sünnetleri de bırakmamaya dikkat etmedikçe; büyük günahlardan nedâmet, pişmanlık duyduğu kadar, küçük günahlardan da pişmanlık duymadıkça, edeb makâmına yükselemez.”
“Bir evliyânın, bu âlemde kalbinden başka sermâyesi yoktur. O kalbe, dünyâlık işlere dâir bir şeyler doldurmak ona yakışmaz. Kalb, sâdece Allahü teâlânın sevgisi ile dolu olmalıdır.”
“Şu üç şey dünyâda en güzel kazançtır. 1) Allahü teâlânın sevgili kullarının sohbetinde bulunmak ve din kardeşleri ile sohbet etmek. 2) Geceleri teheccüd namazı kılmak ve doya doya Kur’ân-ı kerîm okumak. 3) Allahü teâlâyı hiç unutmayıp, O’nu zikretmek, anmak.”