Fethi Ali Efendi İstanbul âlim ve velîlerindendir. Bulgaristan’da Rusçuk’ta doğdu. Tahsîlini İstanbul’da yaptı. Evliyâdan Kuşadalı İbrâhim Halvetî’nin sohbetine kavuştu. Halvetî yolunun edebini öğrendi. İlim ve ahlâkta kemâle gelip icâzet aldı. Kuşadalı İbrâhim Halvetî, Fethi Ali Efendiye çok değer verirdi. Mektûbât’ındaki yirmi üç mektup Fethi Ali Efendiye yazılmıştır. Bir mektubunda buyurdu ki:
“Zâhirî ilimlerden maksat, îtikâdı, Ehl-i sünnet ve cemâat âlimlerinin bildirdiklerine göre düzeltmek, güzel ahlâkla ahlâklanıp, kötü ahlâktan uzak olmak ve sâlih ameller işlemektir. Hazerde ve seferde zâhirinizi bu bildirilenlerden ayırmamaya çalışmalı ve bu yolda gayret göstermelisiniz.” Fethi Ali Efendi 1857 (H.1274) senesinde İstanbul’da vefât etti.
Yazdığı eserlerden biri olan “Terceme-i Kelâm-i Erba’în-i Hazret-i Ali” kitabında, Ali “radıyallahü anh” efendimizin bazı sözleri vardır. Bunlardan birkaçı şöyledir: “Müslümanlar, ahirete inanıyor. Kitapsız kâfirler, inkâr ediyor. Tekrar dirilmek olmasaydı, inanmayanlar bir şey kazanmaz, Müslümanlar da, zarar etmezdi. Fakat, herkes dirilince, kâfirler sonsuz azap çekeceklerdir.”
“İnsan bilmediğinin düşmanıdır.”
“Allah’a yemin ederim ki, beni yalnız mümin sever ve bana yalnız münafık buğz eder.”
“Cahil, bilmediğini sormaktan utanmasın. Âlim, içinden çıkamayacağı bir meselede en iyisini Allahü teâlâ bilir demekten sakınmasın.”
“Dostların kötüsü, senin için külfete giren, seni özür dilemeye mecbur bırakandır.”
“Cehennemlik görmek isteyen, kendi oturduğu hâlde, başkasını ayakta tutan kimseye baksın!”
“Bedende baş ne ise, imanda da sabır aynıdır. Başsız beden, sabırsız iman da olmaz.”
“Dost edinin! Onlar sizin için dünya ve ahiret sermayesidir.”
“Ahmak ile arkadaşlık etme! Ondan kendini koru! Nice ahmaklar var ki, arkadaş oldukları akıllı kimseleri helak ederler. Kişi arkadaşı ile ölçülür. Kalbler buluştuğu zaman birinin diğerine tesiri vardır.”
“Kendilerinden hayâ edilen kimselerle arkadaşlık etmek suretiyle amellerinizi güzelleştiriniz!”
“Mürüvvet, iffetli olmak, nefse hakim olmak, darlıkta ve genişlikte bol bol ihsanda bulunmaktır.”
“Halkın bir kısmı, beni çok sevip Eshab-ı kirama buğzeder. Ben bunları sevmem. Bir kısmı da bana buğzedip, Sahabenin bir kısmını sever. Bunlar da Cehennemliktir.”
“Amellerin en zoru üçtür; nefsin hakkını verebilmek, her hâlükârda Allahü teâlâyı hatırlayabilmek, din kardeşine bol bol ikramda bulunabilmektir.”