“Çok yemek yiyen, nefsinin kölesidir!”

Hâce Kutbüddîn-i Bahtiyâr hazretleri Hindistan’da yetişen büyük velîlerdendir. 1173 (H.569) senesinde, Mâverâünnehir’de Ûş kasabasında doğdu. Hâce Muînüddîn-i Çeştî hazretlerine intisab ederek evliyalık yolunda yükseldi. 1235 (H.633) senesinde Hindistan’da Delhî’de vefât etti.

Kutbüddîn-i Bahtiyâr hazretleri buyururdu ki: “Çok yemek yiyen, nefsinin kölesi olur. Bunun için az yemelidir. Bedeni ayakta tutacak kadar ve ibâdette kuvvetli olacak kadar yemek ile yetinmelidir. Normal ve basit giyinmeli, süsten, gösterişten uzak olmalıdır. Süslü elbiseleri gösteriş için giyen, kendini aşağılamak yolunda silâhlı bir soyguncu gibi olur. Az uyumalıdır. Değersiz ve kıymetsiz dünyâ işlerine gönül vermek şöyle dursun, bunları konuşmaktan, böyle şeylerden bahsetmekten bile çok sakınmalıdır. Böyle dünyâlık şeylerin yanında bulunmasını bile, kendisi için kusûr, kabahat ve bu yolda ilerlemeye mâni bilmelidir…

Tasavvuf yolunda ilerlerken görülen mânevî hâlleri, garib mânâları, insanların anlayamayacakları şeyleri, aslâ insanların anlayamayacakları şekilde söylememelidir. Zîrâ insanların anlayamayacağı bir şeyi söylemek, onların yanlış anlamasına, böyle şeyleri söyleyen zâta düşman olmalarına sebeb olur. Dînin emirlerini yerine getirmekte çok gayretli olmalıdır. Zîrâ bu olmayınca, bu yolda ilerlemek olmaz. Bir kimse hem bu yolda ilerlediğini söylüyor, hem de dînimizin emir ve yasaklarına uymakta gevşek davranıyorsa, biliniz ki o kimse yalancıdır. Bu yolda bulunanlarda olan hâllerden biri veya birkaçı o kimsede bulunursa, biliniz ki o hâller şeytandandır, onu aldatmaktadır.”

“Biliniz ki, şu dört şey tasavvufun esaslarındandır: 1) Bu yolda yürümek arzusunda bulunan bir velî, aç ve fakîr olsa da, hâlinden şikâyetçi olmamalı, dışarıdan, tok ve hâli, vakti yerinde görünmelidir. 2) Fakirleri, maddî ve mânevî doyurmalıdır. 3) Allahü teâlânın ihsân ettiği nîmetlere şükredemediği, O’na lâyık ibâdet yapamadığı, âkıbetinin nasıl olacağını bilemediği için kendi içinden dâimâ üzgün bir hâlde bulunmalı, fakat başkalarını üzmemek, asık suratlı imiş gibi görünmemek, onların da rızâlarını, sevgilerini kazanabilmek için dışarıdan çok neşeli, mesûd ve memnun görünmelidir. 4) Kendisine eziyet ve sıkıntı verenleri affetmeli, insanlara karşı lüzumlu nâziklik ve sevgiyi her zaman göstermelidir.”


Vehbi Tülek

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek