“Namaz, îmânın başı, dînin direği, İslam’ın kavli [sözü] ve müminlerin miracıdır. Göğün nûru ve Cehennemden kurtarıcıdır…”
Namaz, İslam’ın beş şartından ikincisidir. Dînin direğidir. Namaz, İslâm dîninde îmândan sonra ilk farz edilen emirdir. Kur’ân-ı kerîmde yüzden fazla âyet-i kerîmede (Namaz kılınız!) buyurulmaktadır. Namazını devamlı, doğru ve tam olarak kılan kimse, dînini, İslâm binasını ayakta durdurmuş olur. Namazı kılmayan, dînini ve İslâm binasını yıkmış olur.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]
(Allahü teâlâ, her gün beş vakit namaz kılmayı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, her gün beş vakit namaz kılanı Cennete koyacağını söz verdi) [Sünen-i Ebu Davud]
Namaz, Allahü teâlâya ve Resûlüne îmândan sonra, bütün amel ve ibadetlerden daha üstün bir ibadettir. Bunun için namazları, farzlarına, vaciplerine, sünnetlerine, müstehablarına riâyet ederek kılmalıdır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bir hadis-i şeriflerinde buyurdu ki: (Ey ümmet ve Eshâbım! Edâsına tamâmiyle riâyet olunan namaz, Allahü teâlânın beğendiği bütün amellerin en üstünüdür. Peygamberlerin sünnetidir. Meleklerin sevdiğidir. Marifetin, yerin ve göklerin nûrudur. Bedenin kuvvetidir. Rızıkların berekâtıdır. Duanın kabulüne vesiledir. Melek-ül-mevte [yani ölüm meleğine], şefâatçıdır. Kabirde ışık, Münker ve Nekîre cevaptır. Kıyamet gününde üzerine gölgedir. Cehennem ateşiyle kendi arasında siperdir. Sırât köprüsünü yıldırım gibi geçiricidir. Cennetin anahtarıdır. Cennette başına tâcdır. Allahü teâlâ, müminlere namazdan daha önemli bir şey vermemiştir. Eğer namazdan daha üstün bir ibâdet olsaydı, en önce müminlere onu verirdi. Zirâ meleklerin kimi devamlı kıyâmda, kimi rükûda, kimi secdede, kimi de teşehhüddedir. Bunların hepsini bir rekât namazda toplayıp, müminlere hediye verdi. Zirâ namaz, îmânın başı, dînin direği, İslam’ın kavli [sözü] ve müminlerin miracıdır. Göğün nûru ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Namaz Risalesi, Seyyid Abdülhakim Arvasi]
Namaz kılmak; Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek, Onun karşısında kendi küçüklüğünü ve âcizliğini anlamaktır. Bunu anlayan kimse, hep iyilik yapar. Hiç kötülük yapamaz. Her gün beş kere, Rabbinin huzurunda olduğuna niyet eden kimsenin kalbi ihlâs ile dolar. Namazda yapılması emrolunan her hareket, kalbe ve bedene fâideler sağlamaktadır.
Namaz; insanları, çirkin, kötü ve yasak olan şeylerden alıkoyar. Günahlara keffâret olur. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem (Birinin evi önünde nehir olsa, her gün beş defa bu nehirde yıkansa, üzerinde kir kalır mı?) diye sordu. Hayır, ya Resulallah! dedik. (İşte, beş vakit namâzı kılanların da, böyle küçük günâhları af olunur) [Buhari] buyurdu.
İslam alimleri buyurdu ki: “Namaz, Allah’ın huzuruna kabul edilmenin bir nişânesidir.”