Allahü teala dilediğini temize çıkarır…

Nefsin tezkiyesi, temizlenmesi ancak Allah’a sığınmak ve O’ndan yardım istemekle mümkündür.       Ebü’l-Feth Rükneddîn hazretleri Hindistan’ın meşhur velîlerindendir. Mültan’da doğdu. Dedesi Şeyhülislâm Behâüddîn Zekeriyyâ ve babası Şeyh Sadreddîn’den ilim ve feyiz aldı. Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî, Nizâmüddîn Evliyâ ve Ferîdüddîn Şeker Genc gibi büyüklerle sohbet etti. Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin yolunda dîn-i İslâma hizmet ile … Devamını oku

Dünyâyı isteyen kimse, deniz suyu içen gibidir!

“Deniz suyundan içen, ne kadar içse susuzluğa kanmaz. İçmeye devam eder ve sonunda ölür!..”       Hâce Rükneddîn-i Çeştî hazretleri Hindistan’ın meşhur velîlerindendir. 1546 (H.953) senesinde vefât etti. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin babası Abdülehad’ın hocasıdır. Evliyânın meşhûrlarından Şeyh Abdülkuddûs’ün ikinci oğlu ve tasavvufta halîfesidir. Babasından sonra irşâd makâmına geçmişti. Babasından başka, zamânın meşhûr âlimlerinden olan … Devamını oku

“Mümine eziyet etme, câhili karşına alma!”

“Allahü teâlâ, safâyı, güzelliği helâl yemede, helâl giymede; katılık ve sıkıntıyı da haramda kıldı.”       Sadreddîn Rûzbehân hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1132 (H.527) de İran’da Şiraz’da doğdu. On beş yaşlarında iken Hızır aleyhisselâmla görüştü. Genç yaşından îtibâren ibâdet ve tâatle meşgûl oldu. Tasavvufta yetişmek için Irak, Kirman, Hicaz ve Şam’a seyâhat etti. Irak’ta Şeyh Câgir’e … Devamını oku

Öfkeden intikam hırsı hüzünden dert doğar!

“Ahlâkın en güzeli, gücü yettiği hâlde affetmek ve kendi ihtiyâcı olan şeyi cömertçe vermek.”       Mehmed Rûşen Efendi İstanbul Üsküdar’daki Azîz Mahmûd Hüdâî dergahı şeyhlerindendir. 1719’da Mudanya’da doğdu. Babası Abdurrahmân Efendi İsmâil Hakkı Bursevî hazretlerinin halîfelerindendi. Babası hicret ederek İstanbul’da Kapıağası zaviyesine şeyh oldu. Mehmed Rûşen Efendi tahsiline burada devâm etti. Celvetî yolundan … Devamını oku

Arslan bin Yâkûb

Ârif, öyle bir kimsedir ki, Allahü teâlâ onun kalbine bütün varlıkların sırlarını bir sayfa hâlinde yerleştirmiştir       Arslan bin Yâkûb hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Türkmen asıllıdır. 1164 (H.560) senesinde Şam’da vefât etti. Zamanındaki büyük velilerin sohbetlerinde yetişti ve kemale gelerek talebe yetiştirdi. Kerâmetleri ve güzel hâlleriyle meşhûr oldu.Ona bir gün; “Ârif kime denir?” dediler. … Devamını oku

Meyyit, ziyârete gelenleri tanır…

“Bir kimse, din kardeşinin kabrini ziyârete gider ve mezârı başında oturursa onu tanır ve selâmına cevap verir.”       Şihâbüddîn Remlî hazretleri Fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. 1371 (H. 773) senesinde Filistin’in Remle köyünde doğdu. On yaşında iken Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. El-Kalkaşendî ve İbn-ül-Hâim’den Hâvî adlı eseri okudu ve medresede bir müddet ders verdi. … Devamını oku

Dili çöl güneşinde çatlamayan zemzemin lezzetini bilemez!

Enis Dede, Mevlevî yolunun meşhûrlarındandır. Tahsîline memleketi olan Edirne’de başladı. Sonra İstanbul’a gidip Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Ahmed Dede’ye talebe oldu. Bu hocasının derslerinde ve sohbetlerinde bulunup Mevlevî yolunda yetişti. Sonra Edirne Mevlevîhânesi şeyhliği verildi. Elli iki sene bu hizmeti yapıp, insanlara İslâmiyeti öğretti. 1734 (H.1147) senesinde Edirne’de vefât etti. Osmanlı sultanlarından Dördüncü Mehmed Han, Sultan … Devamını oku

“İnsana, bir musîbet gelince hislenmemesi mümkün mü?”

Ömer bin Abdül-aziz: “Ey müminlerin emîri! Sabretmeniz gerekir. Yoksa, ecir ve sevâbınız boşa gider!”       Ebû Nasr Recâ bin Hayve hazretleri Tâbiînin büyük fıkıh âlimi ve velîlerdendir. Filistin’de doğdu. 730 (H.112) târihinde vefât etti. Fakihliği yanında, büyük bir hadîs âlimidir. Abdullah bin Amr bin Âs, Ebüdderdâ, Ebî Saîd-ül-Hudrî ve daha Eshâb-ı kirâmdan “radıyallahü anhüm” … Devamını oku

İşte Allah’tan korkmak böyle olur!..

Rebî bin Haysem, gözünü haramlardan o derece korur ve etrafına bakınmazdı ki, bazıları onu kör zannetmişlerdir.   Rebî bin Haysem hazretleri Tâbiîn devrinde Kûfe’de yetişen büyük âlim ve velîlerdendir. Kûfe’de doğdu. 687 (H.68) senesinde Horasan’da Tûs şehrinde vefat etti. Abdullah ibni Mes’ud, Ebû Eyyûb el-Ensârî ve birçok Eshâb-ı kirâmdan “radıyallahü anhüm” hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. … Devamını oku

Tasavvuf, herkese merhametli olmaktır!

Tasavvuf, Kitaba ve Sünnete uymak, bid’atlerden sakınmak, tasavvuf büyüklerine saygılı olmaktır.        Mahfî Efendi Anadolu velîlerindendir. İsmi Ramazan’dır. 1542 (H.949) senesinde Afyonkarahisar’da doğdu. 1616 (H.1025) târihinde İstanbul’da vefât etti. Önce din ve fen ilimlerini öğrendikten sonra, tasavvuf yoluna girdi. Evliyâdan, Şeyh Kâsım Çelebi hazretlerinin sohbetlerinde yetişti. İcâzet aldı. Sonra İstanbul’a geldi ve Kocamustafapaşa … Devamını oku

Ali’yi inciten, beni incitmiş gibidir!..

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Seni seven mümindir. Sevmeyen ancak münâfıktır.”       Ebü’l-Hayr Ahmed Kazvînî hazretleri evliyânın meşhurlarından olup Şâfiî mezhebi hadîs, fıkıh, kırâat âlimlerinin büyüklerindendir.  1117 (H.512) senesinde İran’da Kazvin’de doğdu. İlim öğrenmeye küçük yaşta başladı. Kazvin, Nişâbûr, Bağdât ve başka yerlere gitti. Abdurrahmân-ı Ekkâf hazretlerinin sohbetlerinde kemale gelerek yüksek derecelere kavuştu. Kendi memleketi … Devamını oku

“İnsanlara iyi muâmele etmek, aklın yarısıdır…”

“Akıllı kimse, kendileriyle beraber olmak zarurî olan kimselerin rızâsını kazanmaya çalışır.”       Ali bin Saîd Gaznevî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Afganistan’da Gazne’de doğdu. Devrin meşhûr ve büyük velîleriyle görüşüp, onlardan ilim öğrendi. Onların sohbetlerinde bulunmanın bereketiyle, evliyâlık yolunda üstün derecelere, yüksek makamlara kavuştu. Kendisinden ise, birçok kimse istifâde etti. 1227 (H.624) senesinde vefât etti. Buyurdu … Devamını oku

Hanım evliyâ Râbia-i Adviyye

Hanım evliyâdan olan Râbia-i Adviyye hazretleri küçük yaşta yetim ve öksüz kalmıştı…       Râbia-i Adviyye hazretleri Tâbiînden ve hanım evliyânın büyüklerindendir. Annesi ve babası, o daha küçük iken vefât etti. Üstelik, Basra’da kıtlık ve fevkalâde pahalılık vardı. Kimsesiz kalan Râbia’yı zâlim bir kimse yakaladı ve köle olarak altı gümüş karşılığı bir ihtiyara sattı. O ihtiyarın … Devamını oku