Evliyâ kabrinden ancak edepli olanlar feyiz alır!

Dirilerin yaptığı duâların ölülere fayda vereceğini, âlimler söz birliği ile bildirmişlerdir.       İsmâil Necâtî Efendi Anadolu velîlerinin meşhurlarındandır. 1839 (H.1255) senesinde Karabük’ün Safranbolu kazâsının Oğulveren köyünde doğdu. İlk tahsîline Müftî Mehmed Hilmi Efendiden ders alarak başladı. Sonra İstanbul’a gidip değişik hocalardan okuyup icâzet aldı. Ruûs imtihânını kazanarak Bâyezîd Medresesi dersiâmları arasına katıldı. Huzur … Devamını oku

İmân iki parçadır; yarısı sabır, yarısı şükürdür…

“Bir kimsenin başına musîbet gelirse, şükretmesi gerekir. Sabır ile şükür, insanın kemâlinin alâmetidir…”       Safiyyüddîn Erdebilî hazretleri meşhur velîlerdendir. 1252 (H.650) senesinde Azerbaycan’da Erdebil’de doğdu. Geylân taraflarına giderek Şeyh Zâhid Geylânî’ye talebe oldu. Tasavvufta yüksek derecelere kavuştuktan sonra, hocası ona icazet verdi. Zâhid İbrâhim Geylânî vefât edince, halîfesi olan Safiyyüddîn Erdebilî, memleketi olan … Devamını oku

Kalbini Allah’a çevireni bütün kullar sever…

“Bir kimse kalbini Allah’a çevirirse bütün kulların kalbini kazanmış olur. Allahü teâlâ, onu bütün kullarına sevdirir.”       Ziyâdî Mehmed Efendi İstanbul’daki büyük velîlerdendir. 1790 (H.1205) senesinde vefât etti. Şeyh Ebü’l-Vefâ hazretlerinin talebesidir. Onun terbiyesinde yetişti. Mânevî ilimlerde üstün derecelere yükseldi. Şam civârında Kadem köyündeki Kadem-i şerîfin (Peygamber efendimizin mübârek ayak izinin bulunduğu taş) … Devamını oku

Ölümü hatırlayan kimseye ne mutlu!

“Mümin, kabre konduğu zaman, dünyâda yapmış olduğu sâlih ameller, onu kuşatırlar.”       İsmâil Sadeddîn Efendi İstanbul Şehremini’de Abdal Yakub Dede Tekkesinin son şeyhidir. 1825 yılında doğdu. Babası, Sünbül Sinân Efendi Türbedârı Şeyh Hamdullah Efendidir. Hocası ve kayınpederi olan Şeyh Mehmed Nasreddîn el-Kadirî’nin vefâtından sonra 1855 yılında Abdal Yakub Dede Tekkesinin meşihatına tayin edildi. … Devamını oku

Bu dünyânın fâni ve basit hayâtı seni azdırmasın!..

“Ey yavrum! Sen de bizim gibi durup dinlenmek bilmeyen bir yolculuğa koyulmuşsun!..”       Bosnalı Tevfîk Efendi Osmanlı evliyasındandır. 1785 (H.1200) senesinde Bosna’da doğdu. Burada ilk tahsilini yaptıktan sonra İstanbul’a giderek birçok zâttan ilim öğrendi. Sonra Kuşadalı İbrâhim Halvetî’ye intisab ederek Halvetî yolunda icazet aldı. Hocası vefât edince, yerine geçerek ölünceye kadar insanlara doğru … Devamını oku

Dünyada ve ahirette selâmet istiyorsan…

Şeyh Murâd Efendi İstanbul’da yetişen âlim ve velîlerdendir. 1788 (H.1203) senesinde İstanbul’da doğdu. İstanbul’daki meşhur âlimlerden ders alarak ilim tahsilini tamamladı. Tasavvufta ise Nakşibendiyye yolunun rehberlerinden Şeyh Nimetullah Efendiye talebe olup sohbetlerinde ve derslerinde bulundu. Bu hocasından İmam-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât-ı Şerîfini okudu. Murad Molla Dergâhında şeyhlik yaptı. Sultan Ahmed Câmii’nde vaaz verirdi. 1847 (H.1264) senesinde … Devamını oku

Cehennemin, kendisinden kaçtığı mübarek zatlar…

“Cennet isteği, Cehennem korkusu kalbe gelmemeli, Hak’tan başkasına kalbde yer vermemelidir.”       Mevlânâ Sadreddîn hazretleri Hindistan’ın büyük velîlerindendir. Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin talebesi olan babası Behâeddîn Zekeriyyâ’dan ilim ve feyiz aldı. Ferîdüddîn Şeker Genç ve Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî gibi büyüklerin zamânına yetişmekle şereflendi. Yüksek mertebelere, üstün derecelere yükseldi. Babasından sonra yetiştirme ve terbiye makâmı … Devamını oku

Vefâttan sonra bizim mekânımız burasıdır

Muhammed Hazîn hazretleri Anadolu’da yetişen büyük velîlerdendir. Siirt’te doğdu. İlim öğrenmek için Seyyid Tâhâ hazretlerine gitti. Seyyid Tâhâ, Muhammed Hazîn’e; “Senin işin Osman-ı Tavîlî’nin elindedir. Ona gidiniz” buyurdu. Şeyh Osman Tavîlî’nin sohbetlerinde bulundu ve kemâle geldi. İcâzet alıp memleketi olan Siirt’e döndükten sonra Ulucâmi’de vaaz ve nasîhatlere başladı. Çok talebe yetiştirdi…Siirt ve havâlisinde uzun süre … Devamını oku

Başkasının ayıbını araştıran kendi ayıplarını göremez!..

“Söz taşıyan, eski düşmanlıkları yeniler, kinleri tâzeler. En yumuşak insanları bile çileden çıkarır!”       Ali Sâdık Efendi Diyarbakır velîlerindendir. Diyarbakır’da doğdu. İbrâhim Gülşenî hazretleri Diyarbakır’da iken onun sohbetlerine devam etti ve yasavvufta yüksek derecelere kavuşarak İbrâhim Gülşenî hazretlerinden icâzet aldı ve talebe yetiştirmeye başladı. 1553 (H.961) târihinde Diyarbakır’da vefât etti.   Bu mübarek … Devamını oku

Kibirden mahrûmiyet hâsıl olur!..

“Birini zincire vurulmuş görürsen gülme. Senin de başına gelebilir…”       Şeyh Sa’dî-i Şîrâzî hazretleri meşhur şair velîlerdendir. 1193 (H.589) senesinde İran’da Şîrâz’da doğdu. İlk tahsîlini Şîrâz’da Abdülkâdir-i Geylânî’nin halîfesinin derslerinde tamamlayarak kemâle geldi. Moğol istilâsı üzerine Bağdât’a gitti. Nizâmiyye Medresesinde ilim tahsîli ile meşgûl oldu. Burada tahsîlini tamamladıktan sonra, İslâm memleketlerini gezmeye başladı. … Devamını oku

Allahü teâlâ ilmi şerefli kıldı…

“İlim, şerefli olanın şerefini arttırır. Köleyi, meliklerin, sultanların makamlarına yükseltir”       Ebû Ertât Nehaî hazretleri tebe-i tâbiînden olup hadis âlimidir. Küçük yaşta fıkıh öğrendi ve iyi yetiştiği için yirmi altı yaşlarında Kûfe’de fetva vermeye başla­dı. “Büyük fakih”, “Irak müftüsü” gibi un­vanlarla anıldı. Kabiliyeti ve zekâsı sebe­biyle Abbasî Halifesi Ebû Ca’fer Mansûr onu yanına … Devamını oku

İhlâs, hiçbir amelini beğenmemektir…

“Sabır; şikâyeti terk etmek, belâlara zevk alarak rızâ göstermektir.”       Rüveym bin Ahmed hazretleri meşhur velîlerdendir. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin arkadaşı idi. Bağdât’ta doğdu. İdrîs bin Abdülkerîm el-Haddâd’dan kırâat ilmini öğrendi. 915 (H.303) târihinde Bağdât’ta vefât etti. Buyurdu ki:   “Allahü teâlâ rızâsını tâatte, gazabını mâsiyette (O’na isyân etmede) saklamıştır.”   “Allahü teâlâdan râzı … Devamını oku

Velîlerin büyüklüğünü din câhili anlayamaz!

Peygamberlerin ve evliyânın yüksekliklerini ve üstünlüklerini anlamayan kimseler, din câhilleridir.       Eşheb el-Kaysî hazretleri Mâlikî fıkıh âlimidir. 140 (m. 757)’de Kahire’de doğdu. İmam-ı Mâlik hazretlerinin önde gelen talebelerinden olup, mezhepte müctehid idi. Bazı ictihadları üstadına uymamaktadır. 204 (m. 820)’de Kahire’de vefat etti. Buyurdu ki:   İslâm âlimlerinin hepsi diyor ki: “Ölmek, yok olmak … Devamını oku