Allahü teâlânın habîbi, peygamberlerin reîsiyim

“Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür.”       Mekkî Osman Efendi Nakşibendî büyüklerindendir. Uzun süre ikâmet ettiği Mekke-i mükerremede Şeyh Abdullah-ı Mekkî hazretlerinden aldığı feyizlerle kemâle ermiş, Erzurum’a yerleşerek Esad Paşa’nın kendisi için yaptırdığı câmi ve medresede ders verdi. 1869’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:   Her Peygamber, kendi … Devamını oku

Farz namazı özürsüz kazaya kalanlar!..

Bir vakit farz namazı özürsüz kazaya kalan kimsenin hiçbir sünnet ve nâfilesi kabûl olmaz!       Oflu Mehmet Emin Efendi Osmanlının son devrinde yetişmiş âlim ve velîlerdendir. 1815 yılında Trabzon-Of’ta doğdu. 1838 yılında İstanbul’a geldi. Saçlı Hacı Mehmet Efendi’den ders aldı.  Vefatına kadar İstanbul Fatih Camiinde vaiz ve hoca olarak görev yaptı. 1901 yılında … Devamını oku

Efendisinden kaçan kölenin sırrı!..

“Ey kaçak! Sen benim kölem olan Hayr’sın. Benden kaçtın ha! Çabuk gel buraya!”       Hayr-ı Nessâc hazretleri evliyanın büyüklerindendir. 817 (H. 202)’de Bağdât civarında Samarrâ şehrinde doğdu. 933 (H.322) senesinde Bağdât’ta vefât etti. Sırrî-yi Sekâtî hazretlirinin talebesi, Cüneyd-i Bağdâdî ve Ebü’l-Hüseyin Nûrî’nin akrânı idi. İbrâhim-i Havvâs, Ebû Bekr Şiblî ve başka birçok zâtlar, … Devamını oku

Üstünlük ve saadet emir ve yasaklar içindedir…

Peygamber efendimiz buyurdu ki: “İnsan ile Rabbi arasındaki perdeler, namaz kılarken kaldırılır.”       Ümmîzâde Hasan Hilmi Efendi Osmanlı evliyasındandır. 1825(H.1240) senesinde Kastamonu’nun Azdavay ilçesinde doğdu. İlim tahsîli için İstanbul’a gitti. Mahmûd Paşa Medresesinde fıkıh, tefsîr, hadîs ve diğer ilimleri okudu. Abdülfettâh-ı Akrî hazretlerinin sohbetinde bulundu. Abdülfettâh-ı Akrî hazretlerinin vefâtı üzerine, icazet verdiği Ahmed … Devamını oku

Tasavvuf, nefsi ve kalbi temizlemek demektir…

“Tefsîr ve fıkıh ilmi, en üstün ilimlerdir. Bunlardan sonra tasavvuf ilmi gelir.”       Seyyid Mehmed Nûri Efendi İstanbul velîlerindendir. 1768 (H. 1182)’de İstanbul’un Üsküdar semtinde doğdu. Önce babasından ilim okudu. Sonra Fâtih Câmi-i şerîfindeki derslere devâm etti. Şeyhülislâm Müftîzâde Ahmed Efendiden ilim tahsil etti. Sultan Üçüncü Selîm Hânın şehzâdelerinin hocalığına ve Bâb-ı âlî … Devamını oku

Kendisine, âlimlerin talebe olduğu zat!..

Filibeli Muslihuddîn Efendinin ilim meclislerinde âlimler hazır bulunuyor ve istifâde ediyorlardı.       Filibeli Muslihuddîn Efendi Osmanlı âlimlerinden ve büyük velîlerdendir. 1502 (H.908) senesinde Bulgaristan’da Filibe’de doğdu. Zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl ettikten sonra Sofyalı Bâlî Efendinin dergâhına gidip, ona talebe oldu. Hizmetinde ve sohbetinde uzun müddet kalıp, feyiz aldı. İstanbul’a giderek talebe yetiştirdi. … Devamını oku

Tehlikenin başı haram yemektir

Bir insan haramdan sakınır ise, onun için ibâdet ve tâat kolaylaşır. İbâdetten tad alır.       Seydişehirli Abdullah Efendi Nakşibendi şeyhlerindendir. Konya-Bozkır’ın Karacahisar köyünde 1806 (H.1222) senesinde doğdu. Müderris olan babası Yeğen Mehmed Efendiden ilim tahsil etti. Sonra Nakşibendiyye yolunun büyüklerinden olan Mehmed Kudsî Efendiye intisab etti. Bu büyük zâtın yanında ilim ve edep … Devamını oku

Kalbine ve mîdesine dikkat eden kurtulur 

Habîb-i Râî buyurdu ki: “Kalbini hırs kutusu ve mîdeni haram kabı etme. Bunlara dikkat eden kurtulur.”       Habîb-i Râî hazretleri Tâbiînin büyüklerindendir. Bahreyn’de doğdu. 748 (H.130) senesinde Bağdât’ta vefât etti. Çocukluğu ve tahsil çağı Bağdât’ta geçen Habîb-i Râî, zamânının âlimlerinden ilim tahsil etti. Eshâb-ı kirâmdan (aleyhimürrıdvân) Selmân-ı Fârisî’nin sohbetinde bulunmakla şereflendi. Çobanlık yapardı. Çok … Devamını oku

Borcumu ödemek nasip eyle yâ Rabbî!..

“Yâ Rabbî! Ölümden evvel lütfet, bana borçlarımı ödemek nasip eyle… Beni borçlu yatırma!..”     Cerrâhî Nûreddîn Efendi büyük velîlerdendir. Soyu, Ebû Ubeyde bin Cerrâh’a (radıyallahü anh) ulaşır. 1671 (H.1082) senesinde İstanbul’da doğdu. Zâhirî ilimleri öğrenmek için medreseye gitti. Medrese tahsîlini tamamladıktan sonra, çok genç yaşta Mısır kâdılığına tâyin edildi. Fakat Mısır kâdılığı vazîfesini kabûl etmeyerek … Devamını oku

“Komşunuzun bir şeye ihtiyacı varsa verin!..” 

“Komşunuz bir felâkete uğradığında, sizin güler yüzünüze ihtiyâcı olduğunu unutmayın…”     Nûreddîn Berîfkânî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1789 (H.1204) târihinde Kuzey Irak’ta Berîfkan köyünde doğdu. Önce Kur’ân-ı kerîmi hatmetti. Sonra fazîlet sâhibi birçok âlimden ilim öğrendi. Şeyh Hâc Mahmûd Celîlî hazretlerinden Kâdiriyye yolunun edeplerini öğrendi. Sonra da Bağdat’a giderek Nakşibendî yolu büyüklerinden Şeyh Nûr Muhammed … Devamını oku

Hased eden dâima hasta cimri ise, dâima fakirdir!

Kumru Baba buyurdu ki: “Müminlerin haklarına riâyet, Allahü teâlânın haklarına riâyettendir.”       Kumru Baba Celvetî yolu büyüklerindendir. İsmi Nûreddîn’dir. Edirne’de uzun yıllar halka İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattıktan sonra 1432 yılında vefât etmiştir. Sohbetlerinde şöyle anlatırdı:   “Yeryüzü iki sınıf kimseye çok hayret eder. Birisi, ölümden gâfil olarak, yatağını, karyolasını süsleyip uykuya yatan … Devamını oku

Kul haklarını ödemeli ve herkesle iyi geçinmeli…

“Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek ve O’nun yarattıklarına acımak lâzımdır.”       Şeyh Muhammed Pütnî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Hindistan’ın Pütne şehrinde yaşadı. On yedinci asrın ortalarında vefât etti. Hâce Muhammed Bâkî-billah’ın sohbetinde yetişti. O yüksek huzurdan kalb zikrini aldı. Daha sonra hazret-i Hâce, onun terbiye ve yetişmesini İmâm-ı Rabbânî hazretlerine havâle etti. Hazret-i İmâm’ın … Devamını oku

Yediklerinin helalden olmasına dikkat at!..

Seyyid Bedâyûnî hazretlerinin evinin yakınında oturan bir kişi, afyon, esrâr satmaya başlar!..       Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri “Silsile-i aliyye” denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi altıncısıdır. Hindistan’ın Bedâyûn şehrinde doğdu. 1722 (H.1135) senesinde Delhi’de vefât etti. İlmini ve feyzini İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin torunu, büyük âlim ve mürşid-i kâmil Muhammed Seyfüddîn-i Farûkî’den aldı. … Devamını oku