Dünyada ve ahirette selâmet istiyorsan…

Şeyh Murâd Efendi İstanbul’da yetişen âlim ve velîlerdendir. 1788 (H.1203) senesinde İstanbul’da doğdu. İstanbul’daki meşhur âlimlerden ders alarak ilim tahsilini tamamladı. Tasavvufta ise Nakşibendiyye yolunun rehberlerinden Şeyh Nimetullah Efendiye talebe olup sohbetlerinde ve derslerinde bulundu. Bu hocasından İmam-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât-ı Şerîfini okudu. Murad Molla Dergâhında şeyhlik yaptı. Sultan Ahmed Câmii’nde vaaz verirdi. 1847 (H.1264) senesinde … Devamını oku

Cehennemin, kendisinden kaçtığı mübarek zatlar…

“Cennet isteği, Cehennem korkusu kalbe gelmemeli, Hak’tan başkasına kalbde yer vermemelidir.”       Mevlânâ Sadreddîn hazretleri Hindistan’ın büyük velîlerindendir. Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin talebesi olan babası Behâeddîn Zekeriyyâ’dan ilim ve feyiz aldı. Ferîdüddîn Şeker Genç ve Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî gibi büyüklerin zamânına yetişmekle şereflendi. Yüksek mertebelere, üstün derecelere yükseldi. Babasından sonra yetiştirme ve terbiye makâmı … Devamını oku

Vefâttan sonra bizim mekânımız burasıdır

Muhammed Hazîn hazretleri Anadolu’da yetişen büyük velîlerdendir. Siirt’te doğdu. İlim öğrenmek için Seyyid Tâhâ hazretlerine gitti. Seyyid Tâhâ, Muhammed Hazîn’e; “Senin işin Osman-ı Tavîlî’nin elindedir. Ona gidiniz” buyurdu. Şeyh Osman Tavîlî’nin sohbetlerinde bulundu ve kemâle geldi. İcâzet alıp memleketi olan Siirt’e döndükten sonra Ulucâmi’de vaaz ve nasîhatlere başladı. Çok talebe yetiştirdi…Siirt ve havâlisinde uzun süre … Devamını oku

Başkasının ayıbını araştıran kendi ayıplarını göremez!..

“Söz taşıyan, eski düşmanlıkları yeniler, kinleri tâzeler. En yumuşak insanları bile çileden çıkarır!”       Ali Sâdık Efendi Diyarbakır velîlerindendir. Diyarbakır’da doğdu. İbrâhim Gülşenî hazretleri Diyarbakır’da iken onun sohbetlerine devam etti ve yasavvufta yüksek derecelere kavuşarak İbrâhim Gülşenî hazretlerinden icâzet aldı ve talebe yetiştirmeye başladı. 1553 (H.961) târihinde Diyarbakır’da vefât etti.   Bu mübarek … Devamını oku

Kibirden mahrûmiyet hâsıl olur!..

“Birini zincire vurulmuş görürsen gülme. Senin de başına gelebilir…”       Şeyh Sa’dî-i Şîrâzî hazretleri meşhur şair velîlerdendir. 1193 (H.589) senesinde İran’da Şîrâz’da doğdu. İlk tahsîlini Şîrâz’da Abdülkâdir-i Geylânî’nin halîfesinin derslerinde tamamlayarak kemâle geldi. Moğol istilâsı üzerine Bağdât’a gitti. Nizâmiyye Medresesinde ilim tahsîli ile meşgûl oldu. Burada tahsîlini tamamladıktan sonra, İslâm memleketlerini gezmeye başladı. … Devamını oku

Allahü teâlâ ilmi şerefli kıldı…

“İlim, şerefli olanın şerefini arttırır. Köleyi, meliklerin, sultanların makamlarına yükseltir”       Ebû Ertât Nehaî hazretleri tebe-i tâbiînden olup hadis âlimidir. Küçük yaşta fıkıh öğrendi ve iyi yetiştiği için yirmi altı yaşlarında Kûfe’de fetva vermeye başla­dı. “Büyük fakih”, “Irak müftüsü” gibi un­vanlarla anıldı. Kabiliyeti ve zekâsı sebe­biyle Abbasî Halifesi Ebû Ca’fer Mansûr onu yanına … Devamını oku

İhlâs, hiçbir amelini beğenmemektir…

“Sabır; şikâyeti terk etmek, belâlara zevk alarak rızâ göstermektir.”       Rüveym bin Ahmed hazretleri meşhur velîlerdendir. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin arkadaşı idi. Bağdât’ta doğdu. İdrîs bin Abdülkerîm el-Haddâd’dan kırâat ilmini öğrendi. 915 (H.303) târihinde Bağdât’ta vefât etti. Buyurdu ki:   “Allahü teâlâ rızâsını tâatte, gazabını mâsiyette (O’na isyân etmede) saklamıştır.”   “Allahü teâlâdan râzı … Devamını oku

Velîlerin büyüklüğünü din câhili anlayamaz!

Peygamberlerin ve evliyânın yüksekliklerini ve üstünlüklerini anlamayan kimseler, din câhilleridir.       Eşheb el-Kaysî hazretleri Mâlikî fıkıh âlimidir. 140 (m. 757)’de Kahire’de doğdu. İmam-ı Mâlik hazretlerinin önde gelen talebelerinden olup, mezhepte müctehid idi. Bazı ictihadları üstadına uymamaktadır. 204 (m. 820)’de Kahire’de vefat etti. Buyurdu ki:   İslâm âlimlerinin hepsi diyor ki: “Ölmek, yok olmak … Devamını oku

Allahü teala dilediğini temize çıkarır…

Nefsin tezkiyesi, temizlenmesi ancak Allah’a sığınmak ve O’ndan yardım istemekle mümkündür.       Ebü’l-Feth Rükneddîn hazretleri Hindistan’ın meşhur velîlerindendir. Mültan’da doğdu. Dedesi Şeyhülislâm Behâüddîn Zekeriyyâ ve babası Şeyh Sadreddîn’den ilim ve feyiz aldı. Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî, Nizâmüddîn Evliyâ ve Ferîdüddîn Şeker Genc gibi büyüklerle sohbet etti. Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin yolunda dîn-i İslâma hizmet ile … Devamını oku

Dünyâyı isteyen kimse, deniz suyu içen gibidir!

“Deniz suyundan içen, ne kadar içse susuzluğa kanmaz. İçmeye devam eder ve sonunda ölür!..”       Hâce Rükneddîn-i Çeştî hazretleri Hindistan’ın meşhur velîlerindendir. 1546 (H.953) senesinde vefât etti. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin babası Abdülehad’ın hocasıdır. Evliyânın meşhûrlarından Şeyh Abdülkuddûs’ün ikinci oğlu ve tasavvufta halîfesidir. Babasından sonra irşâd makâmına geçmişti. Babasından başka, zamânın meşhûr âlimlerinden olan … Devamını oku

“Mümine eziyet etme, câhili karşına alma!”

“Allahü teâlâ, safâyı, güzelliği helâl yemede, helâl giymede; katılık ve sıkıntıyı da haramda kıldı.”       Sadreddîn Rûzbehân hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1132 (H.527) de İran’da Şiraz’da doğdu. On beş yaşlarında iken Hızır aleyhisselâmla görüştü. Genç yaşından îtibâren ibâdet ve tâatle meşgûl oldu. Tasavvufta yetişmek için Irak, Kirman, Hicaz ve Şam’a seyâhat etti. Irak’ta Şeyh Câgir’e … Devamını oku

Öfkeden intikam hırsı hüzünden dert doğar!

“Ahlâkın en güzeli, gücü yettiği hâlde affetmek ve kendi ihtiyâcı olan şeyi cömertçe vermek.”       Mehmed Rûşen Efendi İstanbul Üsküdar’daki Azîz Mahmûd Hüdâî dergahı şeyhlerindendir. 1719’da Mudanya’da doğdu. Babası Abdurrahmân Efendi İsmâil Hakkı Bursevî hazretlerinin halîfelerindendi. Babası hicret ederek İstanbul’da Kapıağası zaviyesine şeyh oldu. Mehmed Rûşen Efendi tahsiline burada devâm etti. Celvetî yolundan … Devamını oku

Arslan bin Yâkûb

Ârif, öyle bir kimsedir ki, Allahü teâlâ onun kalbine bütün varlıkların sırlarını bir sayfa hâlinde yerleştirmiştir       Arslan bin Yâkûb hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Türkmen asıllıdır. 1164 (H.560) senesinde Şam’da vefât etti. Zamanındaki büyük velilerin sohbetlerinde yetişti ve kemale gelerek talebe yetiştirdi. Kerâmetleri ve güzel hâlleriyle meşhûr oldu.Ona bir gün; “Ârif kime denir?” dediler. … Devamını oku