Yemin, yalnız Allah’ın isimleri ile olur…

“Allah için yemin ediyorum” demek, yemin olur. “Allaha ahd ediyorum” demek yemin olur.       Karslı Davud Efendi, Osmanlı âlim ve müderrislerindendir. Kars’ta doğdu. Orada Çolak Abdullah Efendi’den ilim öğrendi. Daha sonra İstanbul’a giderek tahsi­lini tamamladı. Rüûs imtihanını vererek çeşitli medreselerde müderrislik yaptıktan sonra 1169 (m. 1756)’de İstanbul’da vefat etti. Bir dersinde ‘yemin’ bahsinde şunları … Devamını oku

Allahü teâlânın yardımı, herkesin niyetine göredir

“Eğer sen Allahü teâlânın rızâsını gözetirsen, Allahü teâlâ sana yardımcı insanlar gönderir…”       Sâlim bin Abdullah hazretleri Tâbiînin büyük fıkıh âlim ve velîlerinden olup hazret-i Ömer’in “radıyallahü anh” torunudur. Babası Eshâb-ı kirâmdan büyük âlim Abdullah bin Ömer “radıyallahü anh” hazretleridir. Babasının terbiyesinde yetişip, çok büyük derecelere kavuştu. Babasından ve Tâbiînden Saîd bin Müseyyib’den … Devamını oku

Bu dünyâ, bizden evvel yaşayanların artığıdır!

“Dünyâ malını toplayıp da, her türlü fenalıkta bulunanlarda hayır yoktur.”       Şeyh Sâlih Sıbkî hazretleri Anadolu velîlerinin meşhurlarındandır. Bitlis’te doğdu. Cizre’nin Basret köyüne gidip evliyânın büyüklerinden Şeyh Hâlid Cezirî’nin sohbetinde kemâle erdi. Hilâfetle şereflenerek icâzet aldı. Hocasının vasiyeti üzerine vefâtından sonra Basret köyünde insanları irşâd ile meşgul oldu ve bölgenin halkını irşâd etti. … Devamını oku

Sıkıntıda da neşeli zamanda da hamd eden, hâmidlerdendir…

Mevlânâ Muhammed Sâlih Gülâbî hazretleri Hindistan evliyâsının büyüklerindendir. 1628 (H.1038) senesinde vefât etti. İmâm-ı Rabbânî’nin teveccüh ve inâyetleri bereketiyle kısa zamanda yetişerek kemâle gelen Mevlânâ Sâlih’e, hocası tarafından icâzet verildi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin, bu yüksek talebesine yazdıkları bir mektubu şöyledir:   Allahü teâlâya hamd olsun. O’nun seçtiği kullarına selâm olsun! Kıymetli kardeşim Mevlânâ Muhammed Sâlih! … Devamını oku

Allah’a ve Resûlüne karşı gelmen sana yakışmaz!

“Resûlullah efendimiz, (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine haksızlık edenlerin hasmıdır.”       Mürrî hazretleri Tâbiîn devrinde Basra’da yetişen meşhûr hadîs ve fıkıh âlimi ve velîlerindendir. Adı, Sâlih bin Beşîr el-Basrî’dir. Basra’da doğdu. Orada ilim öğrendi. Hadîs, fıkıh ve kırâat ilmlerinde yüksek bir âlim oldu. Tâbiînin büyüklerinden Muhammed bin Sîrîn, Bükeyr bin Abdullah, Hişâm bin Hısân, … Devamını oku

Rüyada haber verilen fetih müjdesi!..

Çehrin Kalesi muhâsara edilmişti… Aradan üç ay geçmesine rağmen bir netîce alınamıyordu…        Mustafa Sâkıb Efendi Anadolu velîlerinin meşhurlarındandır. İzmir’de doğdu. İlk tahsilini burada yaptı. Daha sonra tahsîline devâm etmek için İstanbul’a gitti. Fâtih Câmii Medreselerinde meşhûr âlimlerden ders aldı. Sonra Köprülüzâde Mustafa Efendinin derslerine devâm etti. Galata Dergâhında Şeyh Gavsî Dede’nin hizmetinde bulundu. … Devamını oku

Cehennem ateşinden kurtaran sadaka!..

“Yetmiş bin kerre (Lâ ilâhe illallah) söyleyerek ölmüşlerin ruhlarına hediye etmek ‘sadaka’nın en güzelidir.”       Mevlana Saidüddîn Fergânî hazretleri meşhur velîlerdendir. Türkistan’da Fergâne’de doğdu. Şeyh Necmeddîn Ali bin Bezgaşî Şirâzî’den feyiz alıp onun sohbetlerinde kemâle erdi. Ayrıca zamanın büyük velîlerinden olan Sadreddîn Konevî hazretlerinden de ilim ve feyiz aldı. Ondan zâhirî ve bâtınî ilimleri öğrendi. … Devamını oku

Namazlarını devamlı kılanlara büyük müjde!

“Sahibini fenâlıktan alıkoymayan namaz, Allahtan uzak olmaktan başka bir şeyi arttırmaz.”       Ebü’l-Mehâmid Hârisî hazretleri Hanefî fıkıh âlimidir. 531’de (m. 1137) İran’da Serahs’ta doğdu. Zamanın büyük âlimlerinden fıkıh ilmi tahsil etti ve ilminin yüksekliğinden dolayı “Şeyhülislâm” lakabıyla tanın­dı. Merv’de yerleşerek talebe yetiştirdi. 606 (m. 1209) tarihinde orada vefat etti. Namazda Huşû’un fazileti hakkında … Devamını oku

Dil ve kulak, kalbin anahtarıdır!..

“Dil söylemeseydi, gönüllerin esrârı gizli kalırdı. Kulak iyi bilgileri duymasaydı, insan nasıl bilgi sâhibi olurdu.”       Saîd bin Cübeyr hazretleri Tâbiîn devrinde Kûfe’de yetişen müctehid imamların büyüklerindendir. 665 (H.46)’de Kûfe’de doğdu. Abdullah ibni Abbâs, Abdullah bin Zübeyr, Abdullah bin Ömer, Ebû Saîd-i Hudrî, Ebû Hüreyre, Ebû Mûsâ el-Eş’arî’den ve daha birçok Eshâb-ı kirâmdan … Devamını oku

Evliyâ kabrinden ancak edepli olanlar feyiz alır!

Dirilerin yaptığı duâların ölülere fayda vereceğini, âlimler söz birliği ile bildirmişlerdir.       İsmâil Necâtî Efendi Anadolu velîlerinin meşhurlarındandır. 1839 (H.1255) senesinde Karabük’ün Safranbolu kazâsının Oğulveren köyünde doğdu. İlk tahsîline Müftî Mehmed Hilmi Efendiden ders alarak başladı. Sonra İstanbul’a gidip değişik hocalardan okuyup icâzet aldı. Ruûs imtihânını kazanarak Bâyezîd Medresesi dersiâmları arasına katıldı. Huzur … Devamını oku

İmân iki parçadır; yarısı sabır, yarısı şükürdür…

“Bir kimsenin başına musîbet gelirse, şükretmesi gerekir. Sabır ile şükür, insanın kemâlinin alâmetidir…”       Safiyyüddîn Erdebilî hazretleri meşhur velîlerdendir. 1252 (H.650) senesinde Azerbaycan’da Erdebil’de doğdu. Geylân taraflarına giderek Şeyh Zâhid Geylânî’ye talebe oldu. Tasavvufta yüksek derecelere kavuştuktan sonra, hocası ona icazet verdi. Zâhid İbrâhim Geylânî vefât edince, halîfesi olan Safiyyüddîn Erdebilî, memleketi olan … Devamını oku

Kalbini Allah’a çevireni bütün kullar sever…

“Bir kimse kalbini Allah’a çevirirse bütün kulların kalbini kazanmış olur. Allahü teâlâ, onu bütün kullarına sevdirir.”       Ziyâdî Mehmed Efendi İstanbul’daki büyük velîlerdendir. 1790 (H.1205) senesinde vefât etti. Şeyh Ebü’l-Vefâ hazretlerinin talebesidir. Onun terbiyesinde yetişti. Mânevî ilimlerde üstün derecelere yükseldi. Şam civârında Kadem köyündeki Kadem-i şerîfin (Peygamber efendimizin mübârek ayak izinin bulunduğu taş) … Devamını oku

Ölümü hatırlayan kimseye ne mutlu!

“Mümin, kabre konduğu zaman, dünyâda yapmış olduğu sâlih ameller, onu kuşatırlar.”       İsmâil Sadeddîn Efendi İstanbul Şehremini’de Abdal Yakub Dede Tekkesinin son şeyhidir. 1825 yılında doğdu. Babası, Sünbül Sinân Efendi Türbedârı Şeyh Hamdullah Efendidir. Hocası ve kayınpederi olan Şeyh Mehmed Nasreddîn el-Kadirî’nin vefâtından sonra 1855 yılında Abdal Yakub Dede Tekkesinin meşihatına tayin edildi. … Devamını oku