“Rabbinden bizim için şefaat dile!..”

Hak teâlâ bana buyurur ki: “Yâ Muhammed! Şefaat et, kabûl olunur!”        Hamîdüddîn Râmûşî hazretleri tefsir, hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. Buhârâlıdır. 666 (m. 1268) senesinde vefât etti. Zamanının tanınmış âlimlerinden ilim öğrenen Hamîdüddîn Râmûşî, hadîs ilminde hafız (yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilen) idi. Naklettiği hadislerden biri:   Hazreti Enes’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği bir … Devamını oku

“Duâ ederken nûrlar akıp gelir…”

“Eğer göğüste bir genişleme, kalbde bir açıklık hâsıl olursa, duâ kabûl olmuş demektir.”       Şerefüddîn Makdisî hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerindendir.  621 (m. 1224) senesinde Ba’lebek’te doğup, 701 (m. 1301) târihinde yine burada vefât etti. Şam’da; Mısır’da ve Ba’lebek’te birçok âlimden ders alıp ilimde yüksek derecelere erişti. Buyurdu ki:   “Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve … Devamını oku

“Evlâdım! İt ürür kervan yürür…”

“Sana söylenen sözlerden hiç incinme ve sabret. Zîrâ meyveli ağaç taşlanır…”       Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretleri Osmanlı âlim ve velîlerindendir. 1813 (H.1228) târihinde Gümüşhâne’nin Emirler Mahallesinde doğdu. İstanbul’da Bâyezîd Medresesine gidip talebe oldu. İcâzet aldıktan sonra Bâyezîd Medresesinde müderrisliğe başladı. Üsküdar’da evliyânın büyüklerinden Abdülfettâh-ı Akrî hazretleriyle bir sohbet meclisinde tanıştı. Bu mübârek zât, … Devamını oku

Mezhepler, Müslüman için Allahü teâlânın rahmetidir

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ümmetimin ihtilâfı, [amelde mezheplere ayrılması], rahmettir.”       Seyyid Şerefüddîn el-Ermevî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 691 (m. 1292) senesinde doğdu. 757 (m. 1356) senesinde Kâhire’de vefât etti. Birçok âlimden ilim öğrendi ve hadîs-i şerif dinledi. Fıkıh, usûl ve nahiv ilminde üstün derecelere kavuşmuştu. Buyurdu ki:   Peygamber Efendimizin “sallallahü … Devamını oku

İbâdetlerin en kıymetlisi ilim ve fıkıh öğrenmektir

Din bilgileri, dünyâda ve âhırette huzûru, saadeti kazandıran bilgilerdir. İbn-i Münâvî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. Câmi’-us-Sagîr adlı eseri açıklayan büyük âlim Münâvî’nin oğludur. O da babası gibi âlimdi. Zamanındaki meşhur âlimlerin derslerine devam etti. Bütün hocaları kendilerinden rivâyette bulunmaya onu salâhiyetli kılıp icâzet verdiler. 1613 (H.1022) senesinde Mısır’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:   … Devamını oku

İlimsiz amel eden kimse boşuna zahmet çeker!

Dünyâda sahibini günahlardan korumayan bir ilim, âhırette onu Cehennem azâbından nasıl kurtarır?       Muhammed Bekrî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. Mısır’da doğdu. Zamânının büyük âlimlerinden Halebî ve başkalarından okudu. Çeşitli ilimlerde üstün dereceye yükseldi. Câmi-ul-Ezher’de ders okutmaya başladı. Şâziliyye yolunun edebini insanlara öğretip yaydı. Çok kerâmetleri görüldü. 1638 (H.1048) senesinde Mısır’da vefât etti. … Devamını oku

Allahü teâlâ affedicidir, affedenleri sever…

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Affedin ki, Allahü teâlâ da sizi affetsin ve şerefinizi yükseltsin!”       Seyyid Zeynelâbidîn Kayserânî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. 1349 (H.750) yılında Medîne-i münevverede doğdu. Medîne-i münevverenin meşhûr âlimlerinden ilim öğrendi. Evliyâdan feyiz alıp, olgunlaştı. 1397 senesinde Kayseri’ye geldi. 1414 (H.817) yılında orada vefât etti.   Bu mübarek zat sohbetlerinde … Devamını oku

Fâsık, cimri ve yalancıyla arkadaşlık etme!.. 

Yalancı, fâsık bir kadına benzer; senin yakınlarını senden uzaklaştırmak ister!       Tâc-ül-Ârifîn Ayderûsî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. 1576 (H.984) senesinde Yemen’in Terim şehrinde doğdu. Zamânındaki âlim ve velîlerin ilim meclislerinde, sohbetlerinde bulunarak zâhirî ve bâtınî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. Hocaları ona icâzet verdiler. 1631 (H.1041) senesinde aynı yerde vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu … Devamını oku

Onlar, malını ilim elde etmek için harcardı!

“İlim, unutmak ve müzâkereyi (karşılıklı okuyup, anlatmayı) terk etmek ile kaybolur.”       Abdullah Uşşakî Efendi âlim ve evliyânın büyüklerindendir. Balıkesir’de doğdu. 20 yaşına kadar memleketinin ulemasından âlet ilimlerini öğrendikten sonra İstanbul’a gelerek tahsilini tamamlamak üzere çeşitli medreselerde meşhur âlimlerin derslerine devam etti. Mezun olduktan sonra bazı devlet hizmetlerinde bulundu. Edirne’de memur iken Şeyh … Devamını oku

Söz, yayından çıkan bir oka benzer…

“İnsandan, yerinde olmayan bir söz çıkarsa, insan ona mahkûm, söz insana hâkim olur.”       Muhammed Zeyneddîn-i Hâfî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerinden olup tasavvufta Halvetiyye yolunun kollarından Zeyniyye yolunun kurucusudur. 1356 (H.757) târihinde Horasan’da Hâf beldesinde doğdu. Memleketi olan Horasan’dan başka Mâverâünnehr, Irak, Âzerbaycan, Şam, Mısır, Hicaz ve başka yerlere gitti. Oralarda bulunan … Devamını oku

“Keşke kocam böyle siyah olmasaydı!..”

Bir gün Anber Ana’nın kalbinden; “Keşke kocam böyle siyah olmasaydı” şeklinde bir düşünce geçer!.. Zengî Atâ Türkistan’ın büyük velîlerindendir. İlk terbiyesini babasından aldı. Ahmed Yesevî hazretlerinin terbiyesine teslîm edildi. Ahmed Yesevî hazretlerinin halîfelerinden Hakîm Atâ’nın hizmetine girdi. Onun yüksek ilim ve feyzinden istifâde etti. Taşkent’te ikâmet eder, Taşkent halkının hayvanlarına çobanlık yapardı. Hocası Hakîm Atâ, … Devamını oku

Eshâb-ı kirâmın hepsi müctehid idiler…

İşlerin nasıl yapılabileceğini, benzeterek anlayabilen âlimlere, “müctehid” denir…       Molla Mahmûd Zengenî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. 1717 (H.1130) târihinde Azerbaycan’da Karabağ’da doğdu. Beldesindeki birçok medresede âlet ilimlerini tahsîl etti. Tahsîlini tamamlayıp icâzet, diploma aldı. Kerkük’e dönüp evlendi ve orada tâliblere ilim öğretmeye başladı…   Bu sırada oraya Hindistan’dan Şeyh Ahmed Lâhorî hazretleri … Devamını oku

“Eğer affederseniz ne güzel olur Sultan’ım!”

Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi, dîne uymayan her çeşit hükme ve karara şiddetle karşı çıkardı.       Zenbilli Ali Efendi sekizinci Osmanlı şeyhülislâmıdır. Aksaray’da doğdu. İlim tahsîline memleketinde başlayıp sonra İstanbul’a gitti. Orada, zamânın meşhûr âlimlerinden olan Molla Hüsrev’in derslerine devâm edip, ilim öğrendi. Edirne ve Bursa’da müderrislik yaptı. İkinci Bâyezîd Hân tarafından 1497 (H. 903)’de … Devamını oku