Arafat ehli tamamen mağfiret olundu…

Hacıların Mekke’den Mina’ya çıkacağı güne “Terviye Günü” denir. Arefe günü ise Kurban Bayramından bir önceki gündür.            Hacıların Mekke’den Mina’ya çıkacağı güne “Terviye Günü” denir. Arefe günü ise Kurban Bayramından bir önceki (bugün) gündür.    Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:   “Arefe gününe hürmet ediniz! Çünkü Arefe, Allahü teâlânın kıymet verdiği gündür.”   “Arefe günü … Devamını oku

İnsanoğlu uzun yaşamak ister!

Hayat şartları ne kadar sıkıntılı da olsa hepimiz yaşamaktan memnunuz. Dinimiz de uzun ömürlü olmayı nimet kabul ediyor. Ancak!..           Dünya imtihan yeridir. Buraya onun için geldik. Bundan dolayıdır ki; dünyanın kendisi de içindeki nimetleri de, bir taraftan iyi olsa bile diğer taraftan kötüdür. Kullanmaya bağlıdır.   İnsanlar, çok uzun ömürlü … Devamını oku

Bu dünyada kalıcı değiliz…

Dünya sevgisi en büyük tehlikedir. Kulun imansız gitmesine de sebep olabilir. İnsan sevdiğinden ayrılmak istemez, hep onunla birlikte olsun ister…           Bir insanın gayesi dünya olursa, tehlike çanları çalıyor demektir. Biz dünya için yaratılmadık. Burada kalıcı da değiliz. İstesek bile bizi burada bırakmazlar. Dünyaya gönderiliş gayemiz, ahiretimizi kazanmak içindir.   Hulefâ-i … Devamını oku

Dünya sevgisi…

Rabbimiz dünyayı sevmiyor, sevenleri de sevmiyor. Dünyadan başka hiçbir yerde ona isyan edilmez. Bundan dolayı dünyayı sevmez.     Manevi hastalıkların başı dünya sevgisidir. Bütün kötülükler ondan doğar. İnsanları çekememezliğe, birbirine karşı düşmanlığa ve kibirlenmeye sevk eder… Şüpheli, mekruh hatta haram şeyleri insanlara yaptırır. Dahası küfre bile girmesine sebep olur. Peygamberlerin çoğuna iman etmeyenler, dünya … Devamını oku

Maddi ve manevi hastalıklar…

İbadetlerimizden lezzet alamıyorsak, biz manen hastayız, demektir. İbadetlerde o kadar büyük lezzet vardır ki, tarif edilemez!          Hastalıklar iki türlüdür: Birisi bedenimizde meydana gelen “maddi” hastalıklardır. Diğeri ise “manevi” kalp hastalıklarıdır.   Her iki hastalık da tedaviye muhtaçtır. Tedavi olunmaz ise müzminleşir, büyük sıkıntılara sebep olur. Mikropları tespit edilip yok edilmedikçe tedavisi zorlaşır…   Bedenî hastalığımızı … Devamını oku

Övülmek insanı kibre sevk eder!..

İnsan, övülmekten hoşlanır, kötülenmekten üzülür. Bunu açıkça belli eder. Kendisini methedeni mükafatlandırır ve teşekkür eder.        Çoğunlukla övülmekten hoşlanırız… Başkaları, tarafından beğenilmek, takdir görmek nefsin en çok hoşuna giden şeydir. Böyle olunca artık insanlar, bizim bütün isteklerimize severek koşar ve bize hizmet ederler, düşüncesi elde edilir. İnsanlar bu hususta dört kısma ayrılır:   Birincisi: Övülmekten … Devamını oku

Gelecek endişesi insanları mutsuzluğa iter!..

Dünyada birçok huzursuzluğun temelinde endişeler yatmaktadır. Ölümden korkan ve onu yolunda bir ‘canavar’ gibi gören kimse nasıl mutlu olur? Bütün insanların babası ve ilk Peygamber Âdem aleyhisselam doğrudan doğruya topraktan yaratıldı. Bizler de dolaylı bir şekilde topraktan yaratıldık… Yemek zorunda olduğumuz bütün gıdalar ya bitkilerden veya hayvanlardandır. Her ikisi de topraktan çıkmaktadır. Tâhâ sûresi 55. âyet-i kerimede meâlen şöyle buyurulmaktadır: “Sizi … Devamını oku

Güler yüzlü olmayan, mümin sıfatlı değildir!

Dînimiz, güzel huylu olmamızı, birbirimizi sevmemizi, büyüklere hürmet, küçüklere şefkat etmeyi, herkese iyilik etmeyi emretmektedir.        Müslümanların öğrenmeleri lâzım olan bilgilere “İslâm ilimleri” denir. İslâm ilimleri ikiye ayrılır: Din bilgileri ve Fen bilgileri. Fen bilgilerine “Hikmet” denir. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Hikmet, Müslümanın kaybolmuş malı gibidir. Onu nerede bulursa  alsın!” buyurdu.   Din bilgilerinin esası yirmi … Devamını oku

Bin yıl da yaşasan…

Kısa bir ömür ile, uzun bir ömür arasında fazla bir fark yoktur. İkisinin de sonu ölümdür. Ebedî bir hayata nisbeten hiç sayılır…       Yatağa girip gecenin sessizliği ile baş başa kaldığımızda, bütün bir gün boyunca düşünemediğimiz şeyleri düşünebilir ve o günün muhasebesini yapabilme imkânını bulabiliriz.   Bir sürü konuşmayla geçen günümüzün sonunda, ömrümüzün bir … Devamını oku

Kibirliye acıyan olmaz!

Birinin başına bir musibet gelse, düşmanları sevinir, dostları ise üzülür, ona acıyan bulunur, fakat kibir hastasına kimse acımaz.       Kibir bir hastalıktır, hem de çok tehlikeli bir hastalık. Çünkü vücudumuzda meydana gelen hastalıklar geçicidir, dünya hayatı ile ilgilidir. Çok ağır olsa bile nihayet fani hayatımızın sona ermesine sebep olabilir.   Biz zaten bu … Devamını oku

Sevinç ve hüzün…

Ümit ederiz ki; milyonlarca Müslümanın mağfiret edildiği bu mukaddes ayda, biz de o bahtiyar insanlardan biri olmuşuzdur.            Sevinçliyiz, çünkü; onbir ayın sultanı, rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluşa vesile olan böyle mübarek bir ayla şereflendik. Sünnetlere farz, farzlara en az yetmiş kat sevap kazandıran çok kârlı bir ticaret imkânını bulduk…   Oruçlarımızı … Devamını oku

Dua zamanı!..

  Bir kul, kendini ne kadar küçük görür, mütevazı olursa, Cenab-ı Hakk’ın indinde o kadar yükselir…       Her zaman dua edilir, fakat bazı vakitlerdeki dualar daha çok kıymetlidir. Onbir ayın sultanı olan bu mübarek ayda, hele son on gününde yapılırsa müstecâb olma ihtimali daha yüksektir.   Dua etmek başlı başına ibadettir, sevap kazandırır. … Devamını oku

Oruç şükretmeyi öğretir

Rabbimizin şükrünü hakkı ile yapmamız mümkün değildir. Nimetlerin O’ndan olduğunu bilmemiz kâfidir.           Bilsek de bilmesek de Rabbimizin üzerimizdeki nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. İçinde bulunduğumuz bunca nimetleri biz istemedik, böyle bir talebimiz de olmadı. Bizim bunlara muhtaç olduğumuz, bunlarsız yapamayacağımız bilindiği için ihsan edildi.   Biz daha cenin iken, annemizin karnında … Devamını oku