“Asr-ı saâdet”ten günümüze…

Peygamberimizin çalışmalarıyla, Cenâb-ı Hakk’ın da lutfuyla, “Câhiliye dönemi” gitmiş, bir “Asr-ı saâdet” meydâna gelmiştir…           Allahü teâlânın merhameti, ihsânı, ni’metleri o kadar çoktur ki, sonsuzdur. Kullarına çok acıdığı için, onların dünyâda râhat, huzûr içinde, kardeşçe yaşamaları, âhirette de sonsuz saâdete, bitmez-tükenmez ni’metlere kavuşmaları için, yapılması lâzım olan iyilikleri ve sakınılması lâzım olan kötülükleri, Peygamberlerine, “Cebrâîl” aleyhisselâm ismindeki melek vasıtasıyla bildirmiş, bunları … Devamını oku

Kullardan istenen nedir?

Allahü teâlâ, kullarının îmân etmelerini, ibâdet yapmalarını, kardeşçe yaşamalarını, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve emretmiştir…       Allahü teâlâ, dünyâya gönderdiği ilk insanı [ya’nî Hazret-i Âdem’i], aynı zamanda ilk Peygamber kılmış, ondan sonra, kullarına râzı olduğu ve beğendiği yolu göstermek için, çeşitli mekânlardaki, çeşitli kavimlere, zaman zaman “Peygamber”ler  göndermiştir.   Cenâb-ı Hak, insanların dünyâ ve âhirette işlerinin düzgün … Devamını oku

Resûlullah’ı sevmek ve ona tabi olmak -2-

Hucurât sûresinde meâlen buyuruldu ki: “Ey îmân edenler! Allahü teâlânın ve Resûlünün önüne geçmeyiniz! Allahü teâlâdan korkunuz!”       Hac sûresinin 32. âyetinde meâlen, “Bir kimse, Allahü teâlânın şeâirini ta’zîm ederse, bu iş, kalblerin takvâsındandır” buyuruldu. Bunun için, Allahü teâlânın şeâirini ta’zîm etmek vâcib oldu. Şeâir, nişânlar, alâmetler demektir.   Büyük âlim Abdülhak-ı Dehlevî (rahimehüllah) buyurmuştur ki: “Şeâir, … Devamını oku