Fakir babası bir Padişah: Üçüncü Osman Han

Osman Han, fakirlere karşı daima cömert ve şefkatli davranırdı. Tebdil-i kıyafetle İstanbul’da dolaşıp, halkın dertleriyle bizzat ilgilenirdi…       Tarihte bugün (13 Aralık 1754) lll. Osman Han’ın tahta çıktığı tarihtir… Bu vesileyle bir nebze de olsa -kısa bir süre saltanatta kalan- bu mübarek zattan bahsetmek istiyoruz efendim…   Sultan Üçüncü Osman Han, İslam halifelerinin doksanıncısı ve Osmanlı padişahlarının … Devamını oku

Güzel ahlak, eziyetleri sineye çekmektir…

Başkasının kötü ahlâkından şikâyet eden kimsenin kendisi kötü ahlâklıdır. Bu huy, kendimizin kötü olduğunun alâmetidir.       İyi bir Müslüman olmak için (Ahlâk-ı hamide) yâni güzel ahlâka sahip olmak, (ahlâk-ı zemime) yâni kötü ahlâktan uzak durmak lâzımdır. Ancak bununla dünya ve âhiret saadeti elde edilir.   Güzel ahlâk, ilim ve edeb öğrenmekle, iyi insanlarla … Devamını oku

Selam vermek sünnet, almak ise farzdır…

Selamda sünnet şöyledir ki; rütbe ve nimeti çok olan önce selam verir. Büyük küçüğe, âmir memura, hoca talebesine, baba oğluna önce selam verir…        Dinimizde selamlaşmanın önemi büyüktür. Selam; emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, “Ben Müslümanım, benden sana … Devamını oku

Ey bedevî! Keşke, anan seni doğurmamış olaydı!

Bir bedevî kızıl bir deve üzerinde gelip Hazret-i Alî’ye şöyle sordu: “Çabuk bana Ebû Bekr’den haber ver! O Cennette midir?”       Hazreti Ebû Bekr’in faziletleri, üstünlükleri çoktur. Bunların her biri, Kur’ân-ı kerimin, hadis-i şeriflerin ve Eshab-ı kiram ile diğer din âlimlerinin haber vermesiyle anlaşılmıştır. Dini kuvvetlendirmek ve Peygamberlerin efendisine yardım etmek için, malını dağıtmakta, cihad … Devamını oku

“Kudüs Fatihi” Selâhaddîn-i Eyyûbî

“Ben öldükten sonra hazinedeki altınlar arabaya konulup yürütülsün. Defnedileceğim yere de ihtişamlı bir arabayla götürün!..”       Bugün, “Filistin Halkı ile Dayanışma Günü”… Bu vesileyle “Kudüs Fatihi” Selâhaddîn-i Eyyûbî hazretlerinden bahsetmek istiyoruz bir nebze efendim…   Selâhaddîn-i Eyyûbî hazretleri, Eyyûbîler Devleti’nin kurucusudur. 1137’de Tekrit’te doğdu. 4 Mart 1193 târihinde Şam’da vefât etti… Kabri Şam’da Medresetü’l-Aziziye’dedir.   Selâhaddîn-i Eyyûbî, Mısır Sultânı olunca, Orta Doğu’da … Devamını oku

Helâl kazanmak her Müslümana farzdır…

“Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramdan kaçınmadıkça, kabul edilmez, faydası olmaz.”        Dinimizin emir ve yasakları, bütün Müslümanlar için geçerlidir. Helal her Müslüman içindir. Bir hadis-i şerifte mealen buyuruldu ki: (Helâl kazanmak her Müslümana farzdır.)   Şu kadar var ki, büyük evliya zatlar, avam gibi değildir. Onlar, … Devamını oku

“Dünya ve âhiret sultanı” l. Sultan Ahmed Han

Sultan Ahmed Han ölüm hastasıydı. Kendisine şöyle seslendiler: “Sen, dünya ve âhiretin sultanlığını kendinde toplamışsın. Yarın Resulullaha kavuşacaksın!”       Bugün, Sultan Birinci Ahmed Han’ın vefat yıl dönümüdür. (22 Kasım 1617) Allahü teala şefaatine nail eylesin…   Sultan l. Ahmed Han, İslam halifelerinin yetmiş dokuzuncusu ve Osmanlı padişahlarının on dördüncüsüdür. Üçüncü Mehmed Han’ın oğlu; İkinci Osman, Dördüncü Murâd ve Sultan İbrâhim’in babasıdır… … Devamını oku

Endülüs’ten yükselen ve batmayan güneş…

İbn-i Arabî hazretleri, evliyânın büyüklerinden ve sofiyye-i aliyyedendir. Endülüs’te doğdu. Konya’ya geldi ve Selçuklu Sultânı’ndan çok ikrâm ve hürmet gördü…       Bugün Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin vefat yıl dönümüdür. Allahü teala şefaatlerine nail eylesin…   İbn-i Arabî hazretleri, evliyânın büyüklerinden ve sofiyye-i aliyyedendir. İsmi, Ebû Bekr Muhammed bin Ali’dir…   1165 (H.560) senesinde Endülüs’teki Mürsiyye kasabasında doğdu. Küçük yaşından … Devamını oku

Yalın ayaklı tövbekâr: Bişr-i Hâfî

Zengin bir âileye mensup olan Bişr adındaki genç refah içinde yaşıyordu… Kapısına gelen bir zat ona “kul” olduğunu hatırlattı…           Dokuzuncu asırda Horasan’ın Merv şehrinin reislerinden birinin Bişr adında bir oğlu vardı. İtibârlı bir âileye mensup olduğundan refâh içinde yaşıyordu…    Oyun ve eğlence âlemlerine daldığı gençlik yıllarında, bir gün kapısı çalındı. Hizmetçi kapıyı açtığında bir adam;  … Devamını oku

Ey Yahûdî topluluğu, Allah’tan korkunuz!..

Abdullah bin Selâm hazretleri: “Yâ Resûlallah! Yahûdîler kadar, yalancı, inatçı, zâlim kimse yoktur. Hiçbir iftirâdan çekinmezler!”       Îmân etmeden önce, Yahûdî âlimlerinden olan Abdullah bin Selâm hazretleri Müslüman olduktan sonrasını şöyle anlatıyor: İman ettikten sonra Resûlullaha (sallallahü aleyhi ve sellem) dedim ki:   – Yâ Resûlallah! Yahûdîler kadar, yalancı, inatçı, zâlim kimse yoktur. Hiçbir … Devamını oku

Ensârın büyüklerinden Abdullah bin Selâm

Medîne’deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden olan Abdullah bin Selâm hazretlerinin Müslüman olması çok ibretlidir.       Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir. Medîne’deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi. Asıl ismi Husayn idi. Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona “Abdullah” ismini verdi.   Îmân etmeden önce, Yahûdî âlimlerinden idi. Müslüman olması çok ibretlidir. Kendisi şöyle … Devamını oku

İhlâslı olun, yoksa helak olursunuz!

“Allahü teâlânın bir kulunu sevdiğinin alâmeti, o kimsenin hayırlı işlerle meşgul olması, boş lüzumsuz işler konuşmamasıdır.”       Ma’rûf-i Kerhî hazretleri, evliyânın büyüklerindendir. 815 (H. 200) senesinde Bağdat’ta vefât etti. Sofiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Tasavvufta örnek, Hak teâlâya giden yolun rehberi, çeşit çeşit mârifetlerle seçilmiş zamânındaki âşıkların efendisiydi…    Ma’rûf-i Kerhî’nin babası ve annesi Hıristiyandı. Çocukluğunda onu bir papaza gönderip, Hıristiyanlığı … Devamını oku

Müslümandan hiç kimseye zarar gelmez kardeşim…

“İnsanların en merhametlisi, Müslümanlardır. Osmanlılar Avrupa’da 300-400 sene kaldıkları hâlde, bir Hıristiyan’ın burnu bile kanamamıştır…”           Müslüman örnek insan demektir. Zaten İslamiyet’in ilk zamanlar kısa zamanda hızla yayılması, Müslümanların güzel ahlâkı sebebiyle oldu.   Bütün dinleri iyi incelemiş olan, İngiliz ilim adamlarından Lord Davenport, yirminci asır başlarında Londra’da bastırdığı, “Hazret-i Muhammed ve Kur’ân-ı kerîm” adındaki … Devamını oku