“Ben âlim olmak istiyorum anne”

Edremit’in hâkim bir tepesinde medfun bulunan Şipşip Dede, henüz on yaşlarında bir çocuk iken, câmiye gitti bir gün.   Câmi bahçesinde oturmuş sohbet eden yaşlı Müslümanları gördü orada. Bu nûr yüzlü insanlar, ilim öğrenmenin fazîletinden bahsediyorlardı. Merak edip kulak kabarttı.   O sözleri hoşuna gitti.   Hele bir cümlesi kalbine işledi âdeta.   O cümleyi tekrar … Devamını oku

“Sen henüz yenisin evladım!”

Yemen’de yetişen velîlerden Ebû Bekr Es-Sekkaf hazretleri; Terîm’de doğdu. 1427 senesinde aynı yerde vefât etti.   Medresede okurken hocasını çok sever, onun rızâsını almaya çalışırdı her fırsatta.   Bir gün hocası talebelere; “Çocuklar, bugün benim şöyle şöyle bir işim var. Bunu kim hâlledebilir içinizde?” diye sordu.   Kimseden ses çıkmadı.   Yalnız bu ayağa fırlayıp;   “Emredin hocam. O … Devamını oku

“Onun ilâcı bizdedir!..”

Yemen’de yetişen velîlerden Ebû Bekr bin Sâlim Ayderus hazretleri, Terîm’de doğdu. Hadramût köylerinden birinde vefât etti.   Ancak hasetçi biri, aleyhinde çalışıyordu bu Hak dostunun.   Gıybetini yapardı ötede beride. Hattâ bir gün bu zâtı sevenleri çağırıp;   “Sizin o çok sevdiğiniz hoca, bozuk bir kişidir” dedi.   Adamlar şaşırdılar:   “Bozuk mu dedin?”   “Evet, bozuk.”   “Sen … Devamını oku

“Son nefesimi onun yanında vereyim”

Edremit evliyâsından Somuncu Dede’nin “rahmetullahi aleyh” çok sevdiği bir kimse vardı ki, adamcağız hastalandı bir gün.   Ve gittikçe arttı hastalık.   Meğer ölüm hastalığıymış.   O gece ağırlaştı iyice.   Artık son nefeslerini veriyordu ki, güçlükle mırıldandı:   “Bana onu çağırın!”   Oğlu sordu:   “Kimi çağıralım baba?”   “Somuncu Dede’yi çağırın. Son nefesimi onun yanında … Devamını oku

“Ölünce beni oraya defnedersiniz”

Edremit’te yetişen velîlerden Somuncu Dede “rahmetullahi aleyh”, bir gün bir talebesini alıp dergâhın yanındaki fidanlığa gitti.   Birlikte fidanları buduyorlardı ki, bir ara o gence;   “Bak evlâdım!.. Şu yan sürgünleri görüyor musun, işte bunları budamak lâzım” buyurdu.   Talebe sordu:   “Neden hocam?”   Cevâbında;   “Bunlar budanırsa fidanlar daha çabuk büyür ve daha çok meyve verirler. Bir … Devamını oku

Din kardeşinize yardım edin!

Bağdat’ta yetişen velîlerden Ebû Bekr bin Sa’dan hazretlerinin sevdiklerinden birinin hanımı, bir gece rüyâda gördü bu zâtı.   Evlerini teşrîf etmiş ve “Karnım çok aç. Bir sofra kurun da yemek yiyelim!” buyurmuştu.   O kadın da, sabahleyin anlattı bu rüyâyı beyine.   O da çok sevinip;   “Hayırdır inşallah” dedi. “Yoksa bizim evi mi teşrîf edecekler?”   Hanım; “Neden olmasın” deyince; “Öyleyse hazırla yemekleri, … Devamını oku

“En büyük kerâmet, istikâmettir!”

Edremit velîlerinden olan Sağma Dede, kalp gözü açık, mübârek bir evliyâ zât idi. Şöyle ki;   Bir gün bir sevdiğini ziyârete gitti. Evde başkaları da vardı.   Ancak içlerinden biri, bu zâtın evliyâdan olduğuna pek inanmıyordu.   Kötü biliyordu.   Kendi kendine;   “Bu zâta evliyâ diyorlar. Ama bir kerâmetini görmeden inanmam” diye düşündü…   O … Devamını oku

“Ben bilirim demek ne kadar çirkindir!” 

Edremit toprağını nurlandıran velîlerden Sağma Dede’nin vefat şekli enteresandır.   Şöyle ki;   Ömrünün son gününde namaza durdu odasında. Az sonra hanımı girdi odaya.   Bir şey soracaktı.   Ancak girdiği zaman namazda gördü onu.   Çıkıp, bir saat sonra tekrar girdi. Ama yine namazdaydı.   Kendi kendine;   “Allah Allah!.. Hiç böyle uzun namaz kılmazdı” dedi. … Devamını oku

Büyükler imtihan edilmez!

Tus, yâni Meşhed şehrinde yaşayan velîlerden Ebû Bekr-i Nessac hazretleri, Meşhed şehrinde doğdu. Aynı yerde vefât etti.   Bu zâtın zamânında bir “hoca” vardı ki, kötü olarak tanıyordu bu Allah dostu olan velî zâtı.   Başkalarına aldanmıştı.   Bir gün kendi kendine;   “Gideyim, şu kimseye bâzı dînî suâller sorup imtihan edeyim. Hem öyle zor şeyler sorayım … Devamını oku

Üzülmeyin, sevinin çocuklar!

Kuhistan’da yetişen velîlerden Ebû Bekr-i Kisâî hazretlerinin dergâhı her gün dolup taşardı.   Ancak zamanla dar geldi dergâh. Genişletmek istedi mübârek. Ama şu işe bakın ki, dergâhın iki yanındaki evlerde oturan kimseler, kıymetini bilmiyorlardı bu zâtın. Satmadılar evlerini…   Büyük velî, çok para teklîf etti. Yine râzı edemedi. Talebeler geldiler hocalarının yanına:   “Çok üzgünüz hocam.”   Buyurdu … Devamını oku

“Gerçek mümin nasıl olur efendim?”

Nişâbur’da yetişen velîlerden Ebû Bekr El Ferrâ hazretleri “rahmetullahi aleyh”, 980 senesinde aynı yerde vefât etti.   Bir gün bu zâta;   “Efendim, kişinin amellerine, neye göre ecir ve sevap verilir?” diye sordular.   Gelen kişilere baktı.   Ve şöyle cevapladı:   “Kişinin ameline, o işe verdiği  ehemmiyet miktârınca, onu işlerken yaptığı hatâlara üzülmesi miktârınca ve o … Devamını oku

Babanın duâsını ve rızasını al!..

Nişâbur velîlerinden Ebû Bekr el Ferrâ hazretleri hakkında, bir sevdiği şöyle anlatıyor:   Bir zaman “nâfile hacca” gitmek üzere yola çıktık.   Nişâbur’a vardığımızda, Ebû Bekr el-Ferrâ ile görüşmek istedim.   Ama yalnız değildim.   Arkadaşlarım vardı.   Onlarla istişâre ettim.   Arkadaşlarım;   “Onu ziyâret edersen anne babanın rızâsını alman için seni geri gönderir. Hacdan dönüşte ziyâret … Devamını oku

Müslüman demek, namaz demektir!

Nişâbur’da yetişen velîlerden Ebû Bekr El Ferrâ hazretleri, 980 senesinde Nişâbur’da vefât etti.   Bu zâtın bir talebesi sefere çıktı bir gün. O zamanki şartlarda zor ve zahmetliydi yolculuk.   Her yerde su yoktu.   Abdest ve namazda zorluklar yaşanırdı. Bu genç talebe, sefer dönüşü geldi hocasının yanına.   Velî zâtın ilk suâli “namaz”dan oldu.   Ve o talebeye; … Devamını oku