Şifa arayan vali…

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarından olup, Basra’da vefât etmiştir.   Zamânın vâlisi hasta olmuştu.   Hiçbir doktor çâre bulamamıştı.   En son Sehl-i Tüsterî hazretlerini hâtırladılar.   Ve vâliye;   “O size bir duâ etse şifâya kavuşursunuz” dediler.   Vâli çok sevindi…   Ve onu çağırtıp;   “Bana bir duâ etseniz de şu hastalığımdan … Devamını oku

Vahşî hayvanların bile itâat ettiği zat!

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarından olup, Basra’da vefât etmiştir.   Evliyânın büyüklerindendir.   Kendi nefsiyle olan riyâzetleri meşhurdur.   O kadar ibâdet ederdi ki, hayvanlar bile itâat ederlerdi ona.   Yanına “vahşî hayvanlar” gelir, sessiz ve sâkin olarak oturur, hiç zarar vermezlerdi.   Duâsı makbûldü.   Herkes bunu bilirdi.   Ve huzûruna gelip duâ isterlerdi kendisinden.   … Devamını oku

Üzülme, inşallah kızın kurtulacak

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerinin huzûruna bir Müslüman gelip;   “Efendim, kızım vefât etti. Duâ edin de onu rüyâda göreyim” diye ricâda bulundu.   Büyük velî;   “Peki” dedi.   Ve duâ etti. Adam gördü kızını rüyâda. Ancak uyandığında başladı ağlamaya! Zîra kızı cehennemde yanıyordu.   Giyinip koştu hemen bu büyük velînin huzûruna.   Selâm verdi.   Ve … Devamını oku

Sırtımdaki kişi, babamdır!

Tâbiîn’inden Hasan-ı Basrî hazretleri, Basra’da yaşadı, kabr-i şerîfi de buradadır.   Bu zât Kâbe-i şerîfi ziyâret ederken birinin, sırtında bir zembille tavaf ettiğini gördü.   Garibine gitti.   Ona yaklaşıp;   “Arkadaş, arkandaki yükü yere bırakıp da öyle tavaf etsen daha iyi olmaz mı?” buyurdu.   O kimse dönüp;   “Bu, yük değil” dedi.   “Ya nedir?”   … Devamını oku

Şeytan da sizden şikâyetçi!

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerine, bir gün birkaç talebesi gelip;   “Efendim, şeytan bize, ‘elinize geçen dünyâlıkları sıkı tutun, ileride lâzım olacak’ diyor” dediler.   Şikâyet ettiler.   Hocaları onlara;   “Şeytan da sizden şikâyet ediyor” buyurdu.   Gençler şaşırdılar.   Ve merakla sordular:   “Ne diyor hocam?”   “Şeytan bana, ‘Hak teâlâ, dünyâyı bana verdi, kanaati de onlara verdi. … Devamını oku

“Allah’tan korkan, kimseye zulmetmez!”

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerinin yanına bir müslüman geldi bir gün.   Ve bu büyük zâta;   “Efendim, kızımı isteyen çok kimse var, hangisine vereceğimi şaşırıp kaldım” dedi.   Ona cevâben;   “Kızını, Allah’tan korkana ver. Eğer kızını severse, zâten iyi davranır, mutlu olurlar. Sevmezse de üzmez onu. Çünkü Allah’tan korkan, kimseye zulmetmez!” buyurdu.   ● ● ● … Devamını oku

“Bir gün sen de öleceksin!”

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerine, halîfe Ömer bin Abdülazîz hazretleri mektup yazdı.   Nasîhat istedi.   O da cevâp yazıp;   “Yâ Ömer! Bir gün sen de öleceksin. Zulme, haksızlığa hiç fırsat verme. Zîra senin asıl vazîfen budur”  buyurdu.   Ve devam edip;   “Kendi evlâdına nasıl davranıyorsan, milletine de öyle davran. Sen, Allah’ın emrine itâat et … Devamını oku

Derinde su vardı, ama…

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretleri, büyük bir âlimdir.   Ve velilerdendir.   Bir kişi anlatıyor:   “Biz bir grup Müslüman, Hasan-ı Basrî hazretleriyle hacca gidiyorduk.   Çölde ilerlerken   şiddetli susadık!   Ama “su” yoktu o yerlerde.   Sonra bir kuyuya rastladık.   İçinde “su” vardı.   Ama çıkaramıyorduk.   Zira kova ve ip lazımdı.   … Devamını oku

Bir gün hepimiz öleceğiz

Tâbiîn’in en büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretleri, bir gün bir dostunun cenazesine gitmişti. Kabir başında ağlayıp çok gözyaşı döktü!   Sonra başını kaldırıp;   “Ey Müslümanlar! Sonunda hepimizin gideceği yer, işte şu mezar. Dünya konaklarının sonu olan bu kabir, âhiret menzillerinin ilkidir” buyurdu.   Ve ekledi:   “Bir Müslüman, madem bir gün şu mezara girecekse, nasıl günah işleyebilir?” … Devamını oku

Ahirete hazırlan!

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretleri, nasihat isteyen bir gence;   “Ahirete hazırlık yap evlâdım! Ecel, herkesi bir gün yakalar. Günahtan çok sakın ki, günahın karşılığı, o gün ateş olur!” buyurdu.   Ve sordu ona:   “Bir yılanı ateşte görsen ne yaparsın oğlum?”   “Hemen kurtarırım efendim.”   “Öyleyse sen kendini de ateşe atma evladım! Zira cehennem, insanlar … Devamını oku

Korkunç tehlikeler!

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerinden, sevdiği bir genç nasîhat istedi.   Ona sevgiyle bakıp;   “Evlâdım! Sen Rabbinin emrini azîz tut ki, Allah da seni azîz tutsun. Bil ki, önünde çok korkunç tehlikeler var!” buyurdu.   Delikanlı merak etti:   “Ne tehlikesi efendim?”   “Ölüm, kabir ve mahşer, sonra mîzan, sırat ve cehennem. Bu tehlikeli geçitlerden geçeceksin. … Devamını oku

“Evlenmek sünnettir…”

Behlül Dânâ hazretleri meczub bir Hak âşığıdır. Bağdat’ta yaşadı, kabr-i şerîfi de Bağdat’tadır.   Bir gün halîfe Hârun Reşid, Behlül Dânâ hazretlerine “Bana nasîhat eder misin” dedi.   O da cevâben;   “Allah’tan kork ve Onun Resûlü olan Muhammed aleyhisselâmın sünnetine tâbi ol” dedi.   Hârun Reşid;   “Çok güzel söyledin, şu hediyemi kabul et” deyip bir … Devamını oku

Kime ‘başarılı’ denir?

Behlül Dânâ hazretleri meczub bir Hak âşığıdır. Bir gün bâzı kişilere;   “Birinin çok nâdide inci mücevherleri olsa, bunları koyacak bir yer bulamaz. Üstelik hırsız çalmasın diye de türlü çâreler arar, hattâ bu yüzden uykusu kaçar, değil mi?” diye sordu.   Dinleyenler;   “Evet” dediler.   Behlül, onlara; “İşte îmânımız da böyle çok kıymetlidir, onu korumak için tir … Devamını oku