“Hemen git, helâlleş o kadınla!” 

Trablus’ta vefât eden büyük velî Ahmed bin Süleymân Ervâdî hazretleri Ervâd kasabasında doğdu. 1858 senesinde Trablusşam’da vefât etti. Dibâ Mescidi yanına defnedildi.   Bu zât henüz gençti…   Bir gün sordu annesine:   “Anneciğim! İbâdetlerimden pek lezzet alamıyorum, acabâ sebep ne olabilir?”   Annesi;   “Bilmiyorum” dedi.   Kalbi rahat etmedi.   “Bir düşün” dedi.   “Neyi düşüneyim … Devamını oku

Kul hakkı mühimdir…

Semerkant’ta yetişen büyük velîlerden Ebül Abbâs Dîneverî hazretleri aynı yerde vefât etti.   Bu zât, bir cumâ günü, namaz için çıktı evden…   Ancak hava yağmurluydu.   Yerler de çamurdu.   Biraz yürüyünce çamurlandı pabuçları. Temizlemek için bakındı etrâfa.   Bir bahçe duvarı gördü.   Taşlarına sürüp temizledi.   Sonra câmiye gitti.   Namaz kılarken “Eyvâh” dedi kendi … Devamını oku

Misâfiri hiç eksik olmazdı…

Evliyânın büyüklerinden Ahmed bin Abdurrahman es-Sekkaf hazretleri, çok cömert olup, misâfiri eksik olmazdı evinde.   Ancak kendisi, hanımıyla birlikte mütevâzı bir hayat yaşıyordu.   Hanımı bir gün hamur yoğururken şeytan “vesvese” verdi kendisine.   Ve işini yarım bırakıp, koştu beyinin yanına.   “Efendi.”   “Buyur hanım.”   “Biliyorsun gelenimiz gidenimiz çok, hattâ beylerin, paşaların hanımları bile geliyor bâzen.” … Devamını oku

Aradığım rehber bu işte!

Ahmed Abdülhak Radulî hazretleri, Radul şehrinde doğdu, bu şehirde vefât etti.   Gençliğinde bir “mürşit” arıyordu.   Bir gece rüyâda “Aradığın rehber, Pani-püt şehrindedir” denildi   Sevinçle uyandı…   Ve o an çıktı yola…   O mürşit, Celâleddîn-i Pâni Pütî hazretleriydi. Talebeyi toplayıp;   “Mükellef bir sofra donatın ki, kıymetli bir misâfirimiz geliyor” buyurdu.   Sofra hazırdı az sonra. … Devamını oku

Bu kanlı elbiseyle nereden gelirsin?

Hindistan evliyâsından Ahmed Abdullah Radulevî hazretleri “rahmetullahi aleyh” Radûl şehrinde doğdu, aynı yerde vefât etti.   Bu zât, bâzen silâhlarını kuşanıp acele evden çıkar, bir müddet sonra dönüp gelirdi üstü başı kan içinde.   Hanımı da bu hâli görür, ses çıkarmazdı önceleri.   Ama bir gün yine silâhlarını kapıp hızla çıktı evden…   Biraz sonra, yine kanlar içinde geldi. … Devamını oku

Günah işlediğinde üzülen mümindir…

Ahmed bin Alevî hazretleri “rahmetullahi aleyh” Yemen’de doğdu. Terîm şehrinde vefât etti. Kabr-i şerîfi, Zenbil kabristanındadır.   Bu zâtın talebesinden biri, bir kıza kaptırdı gönlünü. Ve o günden sonra derse gelmez oldu.   Hocası bir gün ona;   “Sen niçin derslere gelmiyorsun?” diye sordu.   Genç utandı!   Söyleyemedi işin doğrusunu. Ancak O, biliyordu. Şefkatle bir “nazar” … Devamını oku

Fakirlerin sığınağı mübarek zat…

Antalya civârlarında yaşayan velîlerden Ahmed bin Osmân Şernûbî hazretleri, aynı yerde vefât etti.   Cömert bir zâttı.   Maddî sıkıntısı olan, bu zâta gelirdi.   Talebelerinden birinin fakîr bir komşusu vardı.   O adam, bir gün bu talebeye gelip “Evlât! Yüz dirhem borcum var, ödeyemiyorum” dedi.   Talebe sordu:   “Ne yapayım amca?”   “Hocana söyle de, … Devamını oku

Hatalarını anlayıp özür dilediler…

Büyük velîlerden Ebû Alî Sekafî hazretleri, Nişâbur’da doğdu. 939 yılında aynı yerde vefât etti.   Bu zâtın ziyâretine, fıkıh bilgisi olan üç kişi gelmişti bir gün.   Oturup sohbet ettiler.   Sonra yatsı ezânı okundu.   Büyük velî imâm oldu.   Cemaatle kıldılar namazı.   Ancak mübâreğin okuyuşunu beğenmedi bu ‘bilmiş’ kişiler!   Gûya tecvîde uygun bulmadılar kıraatini.   … Devamını oku

Senden altın kokusu geliyor!

Cezâyir’de yetişen velîlerden Ebül Abbâs Müstegânimî hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Müsteganim şehrinde yaşadı, burada vefât etti.   O devirde bir genç, ilim öğrenmeyi çok istiyordu.   Yetîmdi de.   Annesi, hırkasına “dört altın” dikip gönderdi ilim tahsîline. Genç, birkaç yer dolaştıktan sonra nihâyet geldi bu zâtın dergâhına.   Ve arz etti:   “Ben talebe olmak istiyorum efendim.”   … Devamını oku

Cehennem varken rahat uyuyanlara şaşıyorum!

Evliyânın büyüklerinden Ebül Abbâs Sebtî hazretleri, Sebt’te doğup Merrâkuş’ta vefât etti. Bu zâtın ziraatla uğraşan bir talebesi vardı. Ancak bir sene “şiddetli bir kuraklık” oldu o havâlide.   Bir damla suya hasret kaldı toprak.   Genç adam bostanının başında kara kara düşünüyordu ki, hocası gelip, sordu:   “Hayrola evlât, bostana su mu vereceksin?”   “Evet hocam, ama su yok.” … Devamını oku

O zât kimdir biliyor musun?

Hakkârî’de yetişen velîlerden Ebül Berekât Hakkârî hazretleri “rahmetullahi aleyh”, aynı yerde vefât etti.   Bu zâtı sevmeyen bir kimse vardı o devirde. Aleyhinde konuşur, dedikodusunu yapardı.   Hiç de utanmazdı.   Bir gün yine böyle konuşuyordu ki, insanlar “Sus!” dediler kendisine.   Adam sinirlendi!   Üstelik dedi ki:   “Niye susacakmışım?”   Dediler ki:   “Bu aleyhinde konuştuğun zât … Devamını oku

Sen beni arıyorsun, ben de seni…

Irak velîlerinden Ebül Hasan Cüsûkî hazretleri zamânında bir genç bir gece bu zâtı gördü rüyâsında. Ancak tanımıyordu kendisini.   O ara, Efendimiz de orayı teşrîf edip;   “Bu zâta tâbi ol!” buyurdular kendisine.   Delikanlı uyandı.   Çok duygulanmıştı rüyâdan!   İyi de, kimdi bu zât?   Nerede yaşardı?   Hiçbir şey bilmiyordu…   Bir sene sonra, bir iş vesîlesiyle bu … Devamını oku

Köyüme gitmek istiyorum!

Terim bölgesinde yetişen velîlerden Ebû Bekr Ayderusî hazretleri, Yemen’de doğdu, Aden’de vefât etti.   Genç bir talebesi, “kötü arkadaşlara” uyup ayrılmak istedi medreseden. Geldi hocasına:   “Bir mâruzatım var hocam.”   “Söyle evlâdım.”   “Ben köye dönmek istiyorum.”   “Niçin evlâdım?”   “Köy işleri hocam. Aileme yardım etmem gerekiyor” dedi.   Ancak hocası biliyordu gencin asıl maksadını.   … Devamını oku