İbâdetlerin en mühimi nedir efendim?

Kabr-i şerîfi Mekke-i mükerremede bulunan büyük velî Ebû Amr Zücâcî hazretlerinin sevdiklerinden bir grup insan sefere çıktılar bir gün. Yolculuk gemide geçiyordu.   Ancak deniz bu.   Hiç güvenilir mi?   Birden fırtına çıktı.   Ve başladı gemi sallanmaya. Yolcular “büyük korkuya” kapıldılar!   Onun sevenleri, açtılar ellerini ve “Yâ Rabbî! Hocamızın hürmetine dindir bu fırtınayı. Sen her şeye … Devamını oku

“Bilmiyorlar, bilseler yapmazlar!”

Şam’da yetişen büyük velîlerden Ahmed Kâdirî hazretleri 1596 senesi Ramazân-ı şerîf ayında Dımeşk’te vefât etti.   Bu mübarek zat, bir gün deniz kenarında talebeleriyle oturuyordu…   Bir gemi göründü uzaktan.   Yolcular, çalgı çalıp eğleniyorlardı.   Talebeler;   “Hocam! Bir bedduâ edin de deniz yutsun onları” dediler.   Büyük velî;   “Hayır, biz bedduâ yerine duâ edelim” buyurdu.   Gençler … Devamını oku

“O hâl şeytânîdir evlâdım!..”

Tus, yâni Meşhed şehrinde medfun bulunan büyük âlim ve velîlerden Ebû Alî Farmedî hazretlerinin bir talebesi vardı.   Kendisi yeni evliydi.   Mevsim de kış idi.   Yakacak odun alamamıştı henüz.   Böyle düşünürken evinin önüne bir yük “odunun” yıkılmış olduğunu hayâl etti. Sonra kalkıp baktı pencereden.   Fakat o da ne?!..   Gözlerine inanamadı.   Gerçekten … Devamını oku

Din, nasîhattir kardeşlerim

Denizli’ye bağlı Çal kazâsı müftüsü Ahmed İzzet Efendi “rahmetullahi aleyh”, Çal ilçesine bağlı Süller köyünde doğdu.   1952 yılında vefât etti.   Hâl sâhibi bir velîydi.   Bu zât bir gün şunu anlattı:   Sevdiklerine:   Bir gün Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, Eshâb-ı kirâmdan birisini bir yere vâli tâyin etmişti. Onu, gideceği yere uğurluyordu.   Birkaç sahâbî … Devamını oku

En mühim farz namazdır!

Ahmed Eflâkî Efendi “rahmetullahi aleyh”, 1300’lü yıllarda Anadolu’da yaşayan evliyâdandır. Konya’da vefât etti…   Kabr-i şerîfi de oradadır.   Bu zât birkaç talebesiyle yolculuğa çıktı bir gün.   Az sonra namaz vakti girdi…   Bir kuyu başında konakladılar.   Ancak su derindeydi.   İp ve kova da yoktu yanlarında.   Şaşırıp kaldılar!   Büyük velî zât;   … Devamını oku

“Bu gece evde kalmayın!”

Anadolu’da yetişen Ahmed Eflâkî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, 1360 senesinde Konya’da vefât etti. Kabr-i şerîfi, Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin türbesi civârındadır.   Bir akşam vakti sevdiklerinden birinin evine gitmişti.   Ancak vakitsiz bir ziyâretti bu.   Hoşbeşten sonra sordu ev sâhibine:   “Sizin bu eviniz çok eski değil mi?”   Adam cevapladı:   “Evet efendim… Dedemizden kalma eski bir yapıdır.” … Devamını oku

Müminin kabri genişler…

Ebû Alî Cürcânî hazretleri, bir gün şunu anlattı cemaate:   Sâlih bir Müslüman öldüğünde, namazı kılınıp kabre konur.   Gâipten bir “ses” duyar.   Mezarı, kabrine;   “Ey kabir! Bu, sâlih bir Müslümandır. Onu sakın tahkîr eyleme! O, Rabbine inanıp ibâdetlerini yaptı… Hep İslâm’a uygun yaşadı. Emr-i mâruf yaparak dînine hizmet etti. Onun için bu mümine … Devamını oku

Kabir konuşur!..

Horasan evliyâsından Ebû Alî Cürcânî hazretlerine “rahmetullahi aleyh” bir gün;   “Efendim, insan kabre girince hâli nasıl olur?” diye sordular.   Mübârek şöyle anlattı:   Bir kimse vefât edince; onun için değişik bir hayat başlar.   Defin bitip cemaat dağılırken, gidenlerin ayak seslerini işitir.   Mezarında “yalnız başına” kalır.   Amellerinden başka, kimse olmaz yanında.   O anda bir … Devamını oku

Güzel huy nedir efendim?

Evliyânın büyüklerinden ve Horasan âlimlerinden Ebû Alî Cürcânî hazretleri, çok zengin olmasıyla meşhurdu o yörede.   Bir gün “iki kişi” oturmuş, bu işi onu konuşuyorlardı.   Bir tânesi;   “Bu zât çok zengindir” dedi.   Öbürü onu tasdîk etti:   “Evet biliyorum.”    “Nasıl bu kadar zengin olmuş?”   “Bilmiyorum.”   Onlar böyle konuşurken oraya geldi bu mübârek … Devamını oku

“Müjde, bir oğlun oldu!..”

Mekke-i mükerreme’de vefât eden büyük velî Ebû Ahmed el Kalânisî hazretlerinin bulunduğu şehre yeni bir vâli tâyin olmuştu… Ancak yeni vâli kıymetini bilmiyordu bu zâtın.   Ona tepeden bakıyordu.   Sık sık rahatsız ediyordu.   Bir gün de ansızın dergâha geldi ve paldır küldür içeri girip “Çabuk terk et burayı!” diye bağırdı.   Büyük velî sordu:   “Niçin terk … Devamını oku

Allah’ın kullarını sevindirin…

Hama şehrinde yaşayıp Halep’te vefât eden Ahmed Hamâmî hazretleri, bir gün sultâna gitti.   Ve emr-i mâruf yaptı.   Ama o, memnun olmadı.   İyi muâmelede bulunmadı.   O vakit kalbi kırıldı mübâreğin.   Mahzun oldu, üzüldü!   Derken akşam oldu.   Birden hastalandı Sultân.   Ağrıdan kıvranıyordu.   Doktorlar âciz kaldılar…   Ölecek duruma gelmiştı ki, … Devamını oku

“Avladığın o keklikleri yiyebilirsin”

Horasan’da, Çeşt şehrinde yaşayıp orada vefât eden Ebû Ahmed Ebdâl Çeştî hazretleri devrinde bir kişi ava çıkmıştı bir gün.   Birkaç keklik avladı.   Dönerken içinden;   “Ben bu keklikleri avladım, ama yemek câiz mi acabâ?” diye düşündü…   O an rastladı bu zâta.   Durdu ve selâm verdi…   Tam bu mevzûyu ona soracaktı ki, lüzum … Devamını oku

Allahü teâlâ, kendini beğeneni sevmez! 

Tâbiîn’in büyüklerinden Ebû Abdurrahman Sülemî hazretleri Irak’ta vefât etti.   Bir gün bir talebesiyle sokakta giderken insanlardan bâzısına selâm veriyor, kimine vermiyordu. Bu hâl, dikkatini çekti gencin.   Kendi kendine;   “Niçin böyle yapıyor?” diye geçirdi içinden…   Mübârek zât onun bu düşüncesini anlayıp durdu. Bir eliyle onun gözlerini sıvazlayıp;   “Şu insanlara bir bak, ne göreceksin?” dedi.   Delikanlı; “Başüstüne” … Devamını oku