Cennette, peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle beraber olanlar…
Hasan bin Muhammed Bûrînî hazretleri tefsîr, fıkıh ve hadîs âlimidir. 963 (m. 1556) senesinde Filistin’de Nablûs’un Bûrîniyye köyünde doğdu. Şam’da meşhur âlimlerin derslerine devam ederek ilim tahsil etti. İcazet aldıktan sonra Câmi-i Emevî’de ders okuttu. 1024 (m. 1615) senesinde Şam’da vefât etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:
Nisa sûresi 69. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki: “Allahü teâlâya ve Resûlüne itaat edenler (var ya), işte bunlar, Allahü teâlânın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle beraberdirler. Bunlar ise ne güzel arkadaş(tırlar).” Bu âyet-i kerîme, Resûlullah efendimizin âzâdlısı Sevbân (radıyallahü anh) hakkında nâzil oldu. Şöyle ki: Sevbân, Peygamber efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) çok severdi. O’ndan ayrı kalmaya hiç tahammül edemezdi. Bir gün Resûlullah efendimizin huzûruna girdi. Şiddetli bir üzüntüsü olduğu anlaşılıyordu. Resûlullah ona bu hâlinin sebebini sorunca şöyle arz etti:
“Yâ Resûlallah! Hasta değilim. Fakat sizi göremeyince kendimde şiddetli bir yalnızlık hissediyorum. Sizi görmedikçe bu sıkıntıdan kurtulamıyorum. Sonra âhıret hatırıma geldikçe, orada sizi görememekten de korkuyorum. Çünkü siz diğer peygamberlerle (aleyhimüsselâm) birlikte İlliyyîne (Cennetteki çok yüksek derecelere) yükseltilirsiniz. Sizin dereceniz pek yüksek olduğundan, ben Cennete girmiş olsam bile yine sizinle beraber olamam ve sizi göremem. Cennete giremezsem zâten hiç göremem. Bu büyük acıya ise nasıl tahammül ederim?” Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu.
Âyetin nüzûl sebebi hakkında başka rivâyetler de olup, bunlardan biri şöyledir:
Yine Rivâyet edildiğine göre, Ensârdan bir zât ağlayarak, Peygamber efendimizin huzûruna geldi. Resûlullah efendimizin ona; “Niçin ağlıyorsun?” diye sorunca, o zât şöyle cevap verdi: “Yâ Resûlallah! Allahü teâlâya yemîn ederim ki, ben sizi canımdan, çoluk-çocuğumdan ve malımdan daha çok seviyorum. Çoluk-çocuğum arasında bulunurken sizi hatırlayınca hemen hasretiniz gönlümü dağlıyor. Göremeyince deli gibi oluyorum. Hem siz Cennette diğer peygamberlerle birlikte en yüksek derecelerde bulunursunuz. Bizler, Cennete girsek bile aşağı derecelerde bulunuruz. O zaman biz sizleri göremeyiz.” Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu.