Bazı hadîs-i şerîflerde, “Lâ yü’minü ehadüküm…..” yanî “herhangi biriniz îmân etmiş olmaz….” gibi ifâdeler geçiyor. Hemen başta ifâde edelim ki, bu, “o kişi kâfirdir”anlamında değildir; o kişi kâmil mü’min değildir; eğer kâmil mü’min olsa, bu işleri yapmaz manâsında kullanılmaktadır. Meselâ “Komşusu aç iken tok yatan, mü’min (veya bizden) değildir” hadîs-i şerîfindeki, “mümin değil” ifâdesi, o kişi kâfirdir demek değildir. O kişi, kâmil [olgun] mü’min değil demektir. Bir Müslümân, komşusu aç yatarken, tok yatsa, yine o mü’mindir; günâhkâr da olsa, îmânla ölmüşse, geç de olsa, sonunda Cennete girer.
Bu minvâl üzere vârid olan hadîs-i şerîfler, bir nevi, böylelerinin iyi kimseler olmadıklarını, hâllerinin iyi olmadığını bildirmektedir.
Yine, “Şunu yapan bizden değildir” ifâdesi geçen bazı hadîs-i şerîfler de var. Bir kısım hadîslerde, “Şunu yapan bizden değildir veya benden değildir” gibi ifâdeler kullanılmıştır. Yine bu da, “Müslümân değildir, kâfirdir” demek değildir.
Şimdi, genel bir değerlendirmeyi nakledelim: Muteber kitaplara göre, o hadîslerde nehyedilen işlerin kiminin küfür, kiminin harâm, kiminin de mekrûh olduğu ifâde edilmiştir. Şimdi burada bazı misâller verelim:
a) Meselâ Buhârî ve Müslim’de zikredilen “Bize silâh çeken bizden değildir” hadîsinin manâsı şudur: Bir Müslümânın, diğer bir kişiye Müslümân olduğu için silâh çekip, onu öldürmesi küfür olur. Fakat başka bir sebeple Müslümân ile dövüşmek, savaşmak küfür değildir. Nitekim Eshâb-ı kirâm arasında da savaşlar olmuştur. Bu konuda bir âyet-i kerîme meâli şöyledir: “Eğer mü’minlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa, aralarını düzeltiniz.” [Hucurât, 9] Burada görüldüğü gibi, her iki gruba da mü’min denilmiştir. Meselâ dünyânın en büyük cihângîrlerinden Tîmûr Hân, kendisi gibi Müslümân sultânlarla savaşmıştır. İki tarafa da kâfir denilmez. Osmânlı sultânlarında da bu durum olmuştur.
b) “Belâ gelince, üstünü başını yırtan, bağırıp çağıran bizden değildir.” [Buhârî] Bunun manâsı şudur: Belâya isyân etmek, bağırıp çağırmak harâmdır. Elde olmadan üzülmek, ağlamak câizdir.
c) “Müslümâna zarar veren, hîle yapan, onu kandıran, bizden değildir.” [Müslim] Böyle yapmak harâmdır.
d) “Emr-i marûf ve nehy-i münker yapmayan bizden değildir.” [Tirmizî] Emr-i marûf farz-ı kifâyedir. Bir yerde emr-i marûf yapılmazsa, gücü yeten herkes mes’ûl olur. Yanî hepsi harâm işlemiş olurlar.
e) “Yahûdî ve hıristiyânlara benzemeyin. Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.” [Tirmizi] Harâm olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek câizdir. Onlar gibi ceket, kravat, gömlek giymek câizdir. Ama i’tikâd ve ibâdet yönüyle onlara benzemek küfür olur. Meselâ kutsal bilerek haç takmak, âyinlerine iştirâk edip onlar gibi ibâdet etmek küfür olur…