Acaba özürlü mü ki?

Allah dostlarından Sefer Efendi, Anadolu’nun fethi için bölgeye gelen Horasan erenlerinden olup, türbesi, Demirci ilçesinde, Şeyh-i İlâhî Câmii bahçesindedir.   Bu zatı seven birinin çocuğu oldu bir gün. Nur topu gibi güzel, sevimli bir oğlan çocuğu idi bu.   Fakat ağlamıyordu.   Anne babanın içine bir “kurt” düştü bu yüzden. “Acaba çocuğumuz özürlü mü?” diye endişeye kapıldılar. … Devamını oku

Hazırlanın, Hicaz’a gidiyoruz!

Kabr-i şerîfi Manisa-Kırkağaç’ta bulunan Hak dostlarından Sarı Hoca, bir sene oğullarına;   “Eşyamızı hazırlayın. Hicaz’a gidiyoruz!” buyurdu.   Oğulları da;   “Peki babacığım!” dediler.   Ve sevinç içinde hazırlığa koyuldular.   Yöre halkına da haber verilmişti. Şehir dışında “büyük bir ziyafet” verildi o gün herkese.   Yemekten sonra Sarı Hoca   Herkesle, tek tek vedalaştı.   Helallık … Devamını oku

Aşçının kalp gözü açıktı

Kabr-i şerifi Manisa-Kırkağaç’ta bulunan Hak dostlarından Sarı Hoca, dergâhında talebe okutur ve her ihtiyaçlarını karşılardı.   Bir de aşçısı vardı.   Osman Dede   Kalp gözü açıktı. Bir gün Sarı Hoca, talebesiyle sohbet ederken Osman Dede tefekküre daldı.   Kendi kendine;   “Şu anda İslam askeri küffarla cihat ediyor. Keşke ben de onlarla gitseydim. Hem cihat … Devamını oku

Hayrola, derdin nedir?

Bandırma’da yaşayan Hak dostlarından Ağlayan Dede’nin huzuruna bir “köylü” gelip dert yandı bir gün;   “Çok sıkıntıdayım hocam.”   Mübarek zat sordu:   “Hayrola, nedir derdin?”   “Sormayın efendim… Birinden borç para almıştım. Bugüne kadar ödeyemedim, bu borç yükünün altında eziliyorum. Gidecek hiç kimsem de yok.” Büyük veli sordu:   “Borcun ne kadar?”   “On bin … Devamını oku

Allah neşeni arttırsın

Hindistan’da yetişen velîlerden Gulâm Muhammed Mâsum hazretleri, 1748 senesinde vefat etti. Bir sevdiğinin düğün yemeğine gitmişti bir gün.   Herkes edeple otururken “gencin biri” gevezelik ediyor, gülünç şeyler anlatarak hem kendi gülüyor, hem de oradakileri güldürüyordu.   Büyük zât hiç kızmadı.   Acıyıp şefkatle baktı ve “Ey genç, Allah neşeni arttırsın! Ne için böyle çok sevinçlisin?” dedi.   Genç … Devamını oku

Buyur bacım, hoş geldin!

Bandırma velîlerinden Kerpiçli Dede’nin dergâhına, başı ve kolları açık bir “kadın” geldi bir gün.   Maksadı bir şeyler sorup öğrenmekti bu velîden.   Mübârek zât bu hanıma;   “Buyur bacım, hoş geldin!” dedi.   Sonra kalkıp, yer   gösterdi kendisine.   Kadıncağız bâzı dînî konularda suâller sorup, îzâhat istedi.   Kerpiçli Dede, hepsini   anlatıp, çözdü müşkilini.   … Devamını oku

İslâma hizmet eden çok şanslıdır

Kabr-i şerîfi Bandırma’da bulunan Kerpiçli Dede, talebeleriyle sohbet ediyordu ki, “Evlâtlarım! Sizinle benim aramda ne fark var, biliyor musunuz?” diye sordu.   Dediler ki:   “Çok fark var.”   Buyurdu ki:   “Hayır, sâdece iki fark var. Birincisi; ben yaşlıyım siz gençsiniz. İkincisi de benim günâhım çok, sizinki az. Onun için bu günâhı çok kula duâ edin” buyurdu.   ● … Devamını oku

Demek oğlum vefât etti…

Bandırma’da yaşayan velîlerden Kerpiçli Dede’nin küçük oğlu hastalandı bir gün.   İsmi Necati idi.   Günden güne ağırlaştı! Bir gün Kerpiçli Dede dergâhtayken küçük Necati rûhunu teslim eti.   Ailesi telâşa kapıldılar!   Zîra bu haberi, babasına nasıl söyliyeceklerdi?   Yakınlarından biri üstlendi bu vazîfeyi.   Ve koştu dergâha.   O esnâda mübârek zât, tatlı tatlı sohbet ediyor, … Devamını oku

Allah bir kulunu severse…

İran’da yaşamış velîlerden Ebû İshak Şîrâzî hazretleri bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki;   “Allahü teâlâ bir kulunu severse ona iki nîmet verir” buyurdu.   Sordular ki:   “Onlar nedir efendim?”   Buyurdu ki:   “Birincisi; o kimseye, sevdiği bir kulunu tanıtır. Yâni hakîkî bir İslâm âlimini, Allah dostu bir velîyi tanıtır ve sevdirir.”   Sordular yine:   … Devamını oku

“İnşallah kurtulursun bu ağrıdan!”

Balıkesir toprağını nurlandıran velîlerden Tekir Dede’nin talebesinden birinin gözleri ağrımıştı bir gün.   Bu yüzden o gün dersini yapamadı.   Ve gece yatarken;   “Yâ Rabbî! Hocamın hürmetine şifâ ver bana. Kurtar beni bu göz ağrısından” diye duâ etti…   O gece bir “rüyâ” gördü.   Rüyâda hocası geldi.   Elini gencin gözlerine sürüp “Yâ Rabbî! Şifâ ver bunun … Devamını oku

“Burada, bir Allah dostu yatıyor!”

Balıkesir’de yetişen velîlerden Tekir Dede bir gün talebesiyle dolaşırken küçük bir fidanlığa geldiler. Fidanlığın içinde bir velî kabri vardı.   Mübârek zât geldi.   Oraya varınca durdu.   Ve o kabri gösterip; “Burada, Allah dostlarından biri yatıyor… Dün gece kendisini rüyâda gördüm, beni yanına çağırdı” buyurdu.   Gençler merak edip;   “Hayırdır inşallah” dediler.   Ve tâbirini sordular.   Mübârek … Devamını oku

“Haram, ateş gibidir evlâdım!”

Nişâbur’da yetişen velîlerden Ebû Muhammed Râzî hazretleri, aslen Rey’li olup, 964 (H.353) senesinde Nişâbur’da vefât etti.   Vefâtından dört sene geçmiştı ki, kabrini açmak îcâb etti.   Zîra bir tarafı göçmüştü.   Tâmir edilecekti.   İlgililer toplandılar.   Ve dikkatle açtılar mübârek kabrini.   Fakat o da ne?!..   Gözlerine inanamadı hiç kimse. Çünkü mübârek bedeni hiç … Devamını oku

Sen onlara hidâyet ver yâ Rabbî!

Anadolu’da yaşayan ve Allah dostlarından olan Mehmet Dede’yi çekemeyen bâzı kimseler vardı ki, bunlar bir gün toplanıp geldiler bu zâtın dergâhına.   Maksatları, imtihan etmekti bu velî zâtı.   Şöyle ki;   Kendilerince zor olan bâzı dînî suâlleri ona soracak, bilemeyince de gûya mahcup edeceklerdi kendisini.   Ancak kimin huzûruna girdiklerinin farkında değildi zavallılar. Mehmet Dede, ilk bakışta … Devamını oku