Dedikodu, iftira, yalan

Revak Sultân “rahmetullahi aleyh” Manisa’da yaşayan bir velidir. Köylerin birinde bir fitne ve dedikodu başladı bu zat hakkında.   Sonra birini gönderip;   “Git söyle ona. İnsanları aldatmasın!” dediler.   Adam dergâha geldi.   Oturdu bir kenarda.   Revak Sultân sohbet ediyordu o sırada.   O kimseyi gördü.   Cemaate dönüp;   “Kardeşlerim! Bir Müslüman hakkında bilmeden … Devamını oku

“Beni Allah’a hibe edin!”

Revak Sultân “rahmetullahi aleyh” Manisa’da yaşıyan bir velîdir. Gençliğinde bir “ilim sevdâsı” sardı onu.   Kalbi, “ilim aşkı” ile yandı tutuştu âdeta.   Bir gün, anne babasına; “Beni Allaha hibe edin. Gidip Onun dînini öğrenip döneyim!” dedi.   Onlar da sevinip;   “Peki oğlum! Var git, ilim öğren!” dediler. O gün çıktı Manisa’dan. Ancak bir müddet sonra dönüp geldi.   … Devamını oku

“En akıllı insan kimdir efendim?”

Manisa’da medfun bulunan Hak dostlarından İshak Çelebi “rahmetullahi aleyh”, Peygamber âşığı bir zâttı. Sevgili Efendimizi “aşk derecesinde” seviyordu.   Bir sene geldi yine, depreşti bu sevgisi.   Hazırlığını yapıp çıktı yola.   Nihâyet vardı kutlu beldeye. Fevkalâde bir edeple mescitten içeri girdi…   Ve kabr-i şerîfe yaklaşıp;   “Esselâmü aleyke yâ Resûlallah!” dedi.   Kabr-i seâdetten o an cevap geldi:   … Devamını oku

O suçsuzdur, serbest bırak!

Terzizâde Ahmed Efendi, Manisa velîlerindendir. Türbesi, Manisa’nın Ege Mahallesi, Sevinç Sokağı’nda olup, duâsı makbûl bir zâttı.   İnsanlar, “onun hürmetine” diye duâ edince muradına kavuşurlardı.   Şöyle ki;   Sevdiklerinden birini, vâli hapsetti bir gün. Hâlbuki hiçbir suçu yoktu adamcağızın.   Garip, hapishânede açtı ellerini ve “Yâ Rabbî! Ahmed Efendi’nin hürmetine kurtar beni bu zindandan” diye yalvardı.   Aradan … Devamını oku

“Kibirden çok sakınınız!”

Şeyh Ahmed hazretleri “rahmetullahi aleyh, Akhisar toprağını nurlandıran büyüklerdendir. Kerâmetleri vardı.   Biri şöyle meselâ;   O devirde Molla Ahmed adında, ilmiyle mağrur bir kimse vardı. Kibrinden dolayı çekemezdi bu zâtı.   Bu “mağrur” adam, çıktı bir gün evden.   Ve tuttu dergâhın yolunu. Aklı sıra imtihan edecekti bu zâtı. Dergâhın kapısına varınca, iki talebe gördü kapıda. … Devamını oku

Seven, sevdiğinde kusûr göremez!

Şeyh Ahmed Efendi, rahmetullahi aleyh, gönül ehli bir zâttı. Kabri, Manisa-Akhisar’dadır.   O, gençliğinde gününü gün eden bir kimseydi.   Ancak on beş yaşına girer girmez bir gece rüyâ gördü.   Gâipten bir ses;   “Kalk yâ Ahmed!” diye seslendi ona.   O anda uyandı.   Ve işitti aynı sesi:   Diyordu ki:   “Kalk abdest al ve … Devamını oku

“Gerçek mümin, mütevâzı olur…”

Manisa-Akhisar’da, bir câmi avlusundaki kabristanda Allah dostlarından bir kişi yatıyor…   Şeyh Ahmed Efendi “rahimehullahi teâlâ”…   O devirde bir Müslüman, her nasılsa iftirâya uğradı.   Ve hapse atıldı.   Mübârek zât hâdiseyi öğrendi.   Ve vâliye gidip;   “Filân iftirâya uğramış, onu serbest bırakırsan, iyi olur” buyurdu.   Vâli “peki” dedi.   Ve söz verdi.   Ama … Devamını oku

“Duâ etmek, ibâdettir!”

İlyas Çelebi “rahmetullahi aleyh”, Manisa’da medfundur. Bir gün bâzı talebesiyle deniz aşırı bir yere gideceklerdi.   Rıhtıma geldiler.   Ancak gemici onu almadı gemisine.   Üstelik hakâret etti.   Üzüldü büyük velî!   Kırık kalple ayrıldı rıhtımdan. O anda enteresan bir şey oldu. Gemici, hareket ettiremiyordu gemisini.   Ne kadar uğraştıysa da nâfile.   Bir “milim” … Devamını oku

Önce özür dileyen siz olun!

Akhisar’da, Şeyh Îsâ Câmii avlusunda bir büyük zât yatıyor…   İlyas Çelebi (rahimehullah)…   O devirde kötürüm bir kadın vardı ki, yıllardır çâre bulamamıştı derdine.   Bir gece rüyâ gördü.   Denildi ki kendisine;   “Ey filân! Sen İlyas Çelebi’ye git!”   Sordu ki:   “Niçin gideyim?”   “Derdinin çâresi onda!”   Kadın, o sabah gönderdi küçük oğlunu … Devamını oku

Rüyâdaki meçhul ses!..

Manisa-Akhisar’da, toprağın altını nurlandıran bir büyük zât var…   Şeyh Îsâ hazretleri “rahmetullahi aleyh”…   Bir gece rüyâda “Kalk yâ Îsâ! Hemen yola çık!” diye bir ses duydu…   Uyanıp;   “Hayırdır inşallah” dedi.   Ve giyinip çıktı evden…   Bir yöne doğru yürüdü gayriihtiyârî. Sanki bir “kuvvet”, onu o yöne çekiyordu.   Bir kervana rastlayıp sordu:   “Bu … Devamını oku

“Tövbe, en güzel ilâçtır”

Manisa’nın Akhisar kazâsını nurlandıran bir Allah dostu var.   Karacaahmet. “Rahimehullah”   Bu zâtı sevmeyen, karşı gelen, üzen bir kişi vardı.   Gururlu ve kibirliydi.   Kendi kendine;   “Ben de velîyim. Onun benden ne farkı var ki?” derdi   Bu zavallı, bir gün aynen o velî zât gibi giyinerek çıktı evinden.   Aynı renk cübbe giydi.   Aynı külâhtan … Devamını oku

“Beni hocana götür!”

Balıkesir’in Bigadiç kazâsına bağlı Adalı köyünde bir velî yatıyor…   Davut Dede. (Rahimehullah)   O devirde bir kişi vardı ki, bu mübârek zâtı çekemiyor, aleyhinde konuşuyordu dâima.   Bir gün de;   “Ey zındık, ey bid’at sâhibi!” diye başlayan, hakâret ve iftirâlarla dolu bir mektup yazıp gönderdi bu zâta.   Davut Dede okudu.   Ve cevâbını yazdı. … Devamını oku

Niçin ağlıyorsun?

Anadolu’da yetişen Evliyâdan Behrullah Efendi “rahmetullahi aleyh”, Tokat’ın Erbaa ilçesine bağlı Eksel (Koçak) köyündendir. Bu zât anlatıyor:   “Bir Allah dostu, ölüm hâlinde olan başka bir Allah dostunu ziyârete gittiğinde, onu ızdırap içinde inleyip gözyaşı döktüğünü gördü!   Çok üzüldü!   İyice yaklaştı.   Ve kendisine;   ‘Allahü teâlâya kavuşacaksın, şimdi ağlayıp inlemek zamânı mıdır?’ dedi.   … Devamını oku