İslâmiyet, bir reçetedir

Pîr Alî Efendi, Tekirdağ’a yakın Malkara’da yaşadı.   Orada vefât etti…   Nûrlu kabri oradadır.   Her zaman olduğu gibi bu büyük zâtı çekemeyenler de vardı.   Hattâ din adamlarıydı.   Bu zâtı imtihan etmeye yeltendiler.   Tefsîr ve hadîs ilminden zor suâller tesbit edip yazdılar bir kâğıda. Bunları ona sorup ilmî derecesini ölçeceklerdi gûya. … Devamını oku

Bu bezi kefen yaparsın!

Pîr Alî Efendi, Tekirdağ’a yakın Malkara’da yaşayıp orada vefât etti…   Nûrlu kabri oradadır.   Bu mübârek zât uzun bir yolculuğa çıkmıştı bir gün.   Hanımı hâmileydi.   Ayrılmadan önce çarşıdan bir parça patiska bez aldı.   Hanımına uzatıp;   “Hanım, al şunu” dedi.   Hanımı merak etti.   Ve sordu hemen:   “Hayrola, nedir bu?”   “Kefenlik … Devamını oku

“Bana İslâm’ı anlat!..”

Seyyidet Nefîse hazretlerinin bitişiğinde komşu bir “kadın” vardı.   Yahûdî dîninde olup, “kötürüm” bir kızı vardı.   Bir gün evden çıkarken;   “Kızım sen evde otur, ben biraz sonra gelirim” dedi.   Sakat kız annesine;   “Anneciğim! Ne olur sen gelinceye kadar ben, komşumuzun evinde bekleyeyim” dedi.   Annesi “peki” dedi.   Ve izin alıp, sakat kızını Seyyidet … Devamını oku

“Ne olur, oğlum için duâ edin!”

Mekke-i mükerreme’de dünyâya gelen Seyyidet Nefîse hazretleri zamânında Hristiyan bir kadın, bir de oğlu vardı.   Bu çocuk, sefer için çıktı bir gün evden.   Issız bir yerde yürüyordu.   Eşkıyâlar tutup esir ettiler.   Aradan günler geçtiyse de annesi, hiçbir haber alamıyordu oğlundan.   Çâresizdi.   Seyyidet Nefîse hazretlerine gitti.   Durumu anlatıp;   “Ne olur, oğlum … Devamını oku

Kimsenin kalbini incitmeyin!

Mekke-i mükerreme’de dünyâya gelen Seyyidet Nefîse hazretleri, bir gün bâzı hanımlara;   “Hiç kimsenin kalbini incitmeyin, velev ki, kâfir bile olsa” dedi.   Hanımlar şaşırdı.   “Kâfirlerin de mi?”   “Evet, onların da kalbini kırmayacağız.”   “Ama onlar Allah’ı inkâr ediyor” dediler.   Seyyidet Nefîse;   “Olsun, öyle de olsa hiç kimsenin kalbini kırmaya hakkımız yoktur. Kalp kırmak dînimizde haramdır” diye … Devamını oku

Kimsenin kalbini incitmeyin!

Mekke-i mükerreme’de dünyâya gelen Seyyidet Nefîse hazretleri, bir gün bâzı hanımlara;   “Hiç kimsenin kalbini incitmeyin, velev ki, kâfir bile olsa” dedi.   Hanımlar şaşırdı.   “Kâfirlerin de mi?”   “Evet, onların da kalbini kırmayacağız.”   “Ama onlar Allah’ı inkâr ediyor” dediler.   Seyyidet Nefîse;   “Olsun, öyle de olsa hiç kimsenin kalbini kırmaya hakkımız yoktur. Kalp kırmak dînimizde haramdır” diye … Devamını oku

“Korkma! Rabbim seni gizler!..”

Mekke-i mükerremede dünyâya gelen Seyyidet Nefîse hazretlerinin zamânında zâlim biri vardı. Suçsuz bir Müslümana zulmetmek için harekete geçti.   Adamları geldiler.   Götürmek istediler.   Adamcağız;   “Bana biraz mühlet verin, bir yere gitmem lâzım” dedi.   Onlar da izin verdiler.   Doğruca Seyyidet Nefîse hazretlerine gitti ve ona;   “Falan zâlime gidiyorum. Duâ edin de onun şerrinden kurtulayım” … Devamını oku

Fakir kadının bohçası!..

Mekke-i mükerreme’de dünyâya gelen Seyyidet Nefîse hazretleri, evliyâ hâtunlardandır.   O devirde fakir bir kadın vardı.   Dört kızı, hafta boyu iplik eğirir, bu da onları satar ve böylece geçinip giderlerdi.   Bir gün iplerini aldı.   Sonra çıktı evden.   İplik bohçasını başında taşıyordu ki, bir “kartal” uzaklardan bu kadına doğru süzüldü ve başındaki “bohçayı” kapıp havalandı.   … Devamını oku

Hocam hasta, dua edin efendim

Bir gün İmâm-ı Şâfiî hazretleri hasta oldu. Bir talebeyi Seyyidet Nefîse hazretlerine gönderip;   “Seyyidet Nefîse’ye git, şifâ için duâ iste!” buyurdu.   Talebe “Peki” dedi.   Ve gidip çaldı kapıyı…   Kapı açılınca; “Efendim, hocam çok hastadır, şifâ için sizden duâ istiyor” diye arz etti.   Nefîse hazretleri; “Allahü teâlâ hocana hayırlı şifâlar versin!” diye duâ etti…   Talebe … Devamını oku

“Sıkıntın nedir evlât?”

Mısır’da yaşayan Muhammed Şüveymî hazretlerinin kabr-i şerîfi de bu yerdedir…   Bir gün sevdiği bir genç geldi.   Ancak “üzüntülü” hâli vardı.   “Sıkıntılısın evlât.”   “Evet efendim, hem de çok.”   “Hayırdır, neyin var?”   “Efendim, ben bir kıza âşık oldum.”   “Olabilir, kim bu kız?”   “Komşumuzun kızı efendim. Evlenme teklîf ettim, reddetti. Delireceğim.”   O … Devamını oku

İyilerle bulunmaya gayret et!..

Bağdat’ta yaşayan evliyâdan Sırrî-yi Sekatî hazretlerinin kabr-i şerîfi, Bağdat’tadır.   Bir gün Lübnan’dan biri gelip Sırrî-yi Sekatî hazretlerine;   “Efendim, falan kimseden size selâm getirdim” dedi.   Büyük velî de;   “Aleyküm selâm!” dedi ve sordu ki:   “Tekrar dönecek misin Lübnan’a?”   “Döneceğim efendim.”   “Öyleyse selâm söyle ve benim tarafımdan ona, ‘Dağ başında yalnız durmasın, eve dönsün. İnsanlardan … Devamını oku

Günâh işleyen huzursuz olur! 

Evliyânın büyüklerinden olan Sırrî-yi Sekatî hazretlerinin kabr-i şerîfi, Bağdat’tadır.   Bu mübarek zât yaşadığı bir hâdiseyi, şöyle anlatıyor:   Çarşı içinde bir dükkânım vardı ki, orada alım-satım işiyle uğraşıyordum.   Bir akşam evdeydim…   Yalnız oturuyorken;   “Çarşı yanıyooor!” diye bir ses duydum.   Hemen koşup gittim.   Bütün dükkânlar yanmıştı.   Yalnız benimki yanmamıştı.   Sevinip, gayriihtiyârî; … Devamını oku

Kim hakkıyla zikrederse…

Sehl bin Abdullah Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarındandır.   Basra’da vefât etti.   Ömrünün sonlarında, el ve ayakları hareket etmez oldu.   Namaz vakitleri hâriç…   O vakitlerde açılırdı.   Namaz bitince, yine eskisi gibi hareketsiz olurdu…   Bir sohbetinde;   “Kardeşlerim! Allahü teâlâyı hakkıyla zikreden kimse, ölüyü diriltmeyi kastederse, ölü dirilir” buyurdu.   Bir gün bir yere gitti. … Devamını oku