“Din nasîhattir kardeşim…”

Bedîüddîn-i Sehârenpurî hazretleri İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden “icâzet” alıp kulları irşâd için diyârına yeni dönmüştü.   O günlerde bir ahbabı gelip “Efendim, geçen gün babam vefât etti. Hâlini merak ediyorum. Acabâ nasıldır?” diye sordu.   Bu mübârek zât gözlerini yumdu…   Sonra da açıp;   “Müjde! Babanın hâli çok iyidir” buyurdu.   Adamın gözleri parladı.   “Sahi mi efendim, … Devamını oku

Kabir başındaki aslan!..

Bedîüddîn-i Sehârenpurî hazretleri, bir gün sevdiklerine;   “Beyinin hukûkunu gözetmeyen kadın, Allahü teâlânın hakkını gözetmemiş sayılır” buyurdu.   Sordular:   “Ya rızâsını kazanırsa efendim?”   Buyurdu ki:   “O zaman cennete kolay girer. Zîra Peygamberimiz ‘İnsanın insana secde etmesi câiz olsaydı, hanımların beylerine secde etmelerini emrederdim’  buyuruyor.”   ● ● ●   Bedîüddîn-i Sehârenpurî hazretleri şöyle anlatıyor:   Birinin ısrârı … Devamını oku

Bugün, onun gibi bir velî yoktur

Bedîüddîn-i Sehârenpurî hazretleri, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetlerine gittiği günlerde memurluk yapıyordu bir devlet dairesinde.   Bir gün;   “İşimden istifa edeyim mi?” diye sordu bu zâta.   İmâm-ı Rabbânî;   “Hayır, işine devam et” buyurdu.   Sözünü dinlediği için çok büyük nîmetlere kavuştu…   ● ● ●   Kendisi anlatıyor:   Sılaya gitmek için İmâm-ı Rabbânî’den izin istedim. … Devamını oku

“Niçin gelmedin evlâdım?”

Bedîüddîn-i Sehârenpurî hazretleri, gençliğinde İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetine katılır; ama sohbetten çıkınca âşık olduğu bir kıza giderdi hemen.   Bir gün yine gelmişti.   İmâm-ı Rabbânî, ona şefkatle bakıp “Evlâdım niçin namaz kılmıyorsun, niçin günahtan sakınmıyorsun?” buyurdu.   Bedîüddîn cevâben;   “Ben böyle sözleri çok dinledim. Bana nasîhat tesir etmiyor. Eğer husûsî bir teveccüh buyurursanız belki o zaman düzelebilirim” … Devamını oku

“Sıkıntıya düşersen beni hatırla!”

bül Feth-i Serahsî hazretleri anlatıyor:   Bir iş için Mısır’a gitmem gerekiyordu. Hocamın huzûruna varıp izin istedim.   Bana cevâben;   “Deniz yolculuğu tehlikelidir. Gitmesen olmaz mı?” dedi.   “Gitsem iyi olacak efendim” diye arz ettim.   “Peki git, ama bir sıkıntıya düşersen şu duâyı okuyup beni hatırla!” buyurdu.   “Başüstüne” dedim.   Yol arkadaşlarımla bir gemiye bindik…   Gece olunca çok … Devamını oku

Sıkıntılara sabreden mübarek zat…

Büyük velî Ebül Feth-i Serahsî hazretlerine, bir gün bâzı sevdikleri “Bize hocanızdan bahseder misiniz?” dediler.   Şöyle anlattı:   “Hocam, sıkıntılara sabreder, hiç şikâyet etmezdi.   Hak teâlâ, onun her bir isteğini ânında yaratırdı.”   Dinleyenler;   “Bir misâl verseniz efendim” dediler.   Şöyle anlattı:   Evimizin önünde bir dut ağacı vardı…   Mevsimi gelince dut yaprağı toplardım o ağaçtan. … Devamını oku

Hepsi hocamın bereketiyle…

Ebül Feth-i Serahsî hazretleri, devrinin bir tekiydi. Ebül Fadl-ı Serahsî hazretlerinin talebesidir.   Her velî gibi o da hocasını çok severdi.   Her kavuştuğunu, o zâtın himmeti bilirdi.   ● ● ●   Bir gün bâzı dostları;   “Efendim, bu yüksek mertebeye nasıl yükseldiniz?” diye sordular.   Cevâbında;   “Hocamın sâyesinde” buyurdu.   Ve şöyle anlattı:   Bir gün bir derenin kenarında … Devamını oku

“Fâtiha, her şeye şifâdır…”

Yûsüf Mahdum hazretleri, duâları kabul olan velîlerdendir. 1485 senesinde Şirvan’da vefât etti. Bu zâtın hizmetlerini gören yaşlıca bir kimse vardı: Mehmet Dede…   Ancak yaşlanmasına rağmen hiç çocuğu olmamıştı. Hanımıyla birlikte buna çok üzülüyorlardı.   Bir gün, açtı bu işi bu büyük “velî”ye:   “Efendim, otuz yıldır evliyiz, çocuğumuz olmuyor” dedi.   Mübârek sordu:   “Üzülüyor musun?”   … Devamını oku

“Birbirinizi Allah için sevin!”

Büyük velî Fahreddîn-i Acemî hazretleri, bir gün gençlere;   “Birbirinizi Allah için sevin. Bir araya geldiğinizde faydalı şeyler konuşun veyâ açın bir ilmihâl kitâbı okuyun” buyurdu.   Sonra da Fârisî bir beyit okudu…   Mânâsı şöyle:   “Bir iki kişi, bir iki nefeslik de olsa Allah için bir araya gelir, Allahtan bahsederlerse, gökteki melekler oraya imrenir, gıbta ederler.”   ● … Devamını oku

“Ben, ateşi söndürmek isteyenlerin tarafındayım!”

Osmânlı Devletinin ikinci şeyhülislâmı olan Fahreddîn-i Acemî hazretleri, 1460 (H.865) senesinde Edirne’de vefât etti.   Dârülhadîs Câmii önüne defnedildi.   Bu zât bir gün şunu anlattı sevdiklerine;   Nemrut, İbrâhim aleyhisselâmı içine atmak için büyük bir ateş yakmıştı.   O ara bir karınca, ağzına su almış, ateşe doğru gidiyordu.   Sordular ki:   “Ey karınca! Böyle nereye gidiyorsun?”   Dedi ki: … Devamını oku

“Dünyâ için hiçbir şeye kızma!”

Muînüddîn-i Çeştî hazretleri, talebelerinden Hamîdüddîn Nâgurî hazretlerine, bir gün;   “Sen, dünyâ ve âhirette azîz ve mükerrem olmayı ister misin?” diye sordu.   Hamîdüddîn;   “Kulun isteği olmaz” diye cevap verdi. Muînüddîn-i Çeştî hazretleri, bu cevâbı beğenip; “Dünyâyı terk eden Hamîdüddîn” buyurdu.   ● ● ●   Nasîhat isteyen bir gence; “Dünyâ için hiçbir şeye kızma!” buyurdu.   Genç, tekrar ricâ etti. … Devamını oku

“Ateş, hâlis mümine zarar veremez!”

Büyük velî Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin zamânında Bağdat’ta “yedi kişi” vardı ki, ateşe tapıyorlardı.   Açlık ve susuzluk çekerek sonunda “istidraca” kavuştular.   Fakat câhil halk bunları “evliyâ” zannederlerdi.   Bunlar, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerini işitip, görüşmek istediler. Fakat onu görünce büyük bir dehşete kapıldılar!   Sonra bir titreme aldı bedenlerini!.   Mübârek zât onlara; “Sizler, Allah varken niçin ateşe tapıyorsunuz?” diye sordu. … Devamını oku

“Kıyâmet için ne hazırladın?..”

Bir gün büyük velî Muînüddîn-i Çeştî hazretlerine, bâzı kimseler gelip, kendisine “namaz”dan sordular.   Cevâben;   “Namaz, çok mühim ibâdettir” buyurdu.   Ve îzah etti:   “İbâdetler îmândan değildir. Yâni bir ibâdeti terk etmek, îmânı gidermez. Ama namaz için hüküm böyle değil.”   Sordular:   “Onun hükmü nasıldır efendim?”   Cevâben;   “Birçok büyük âlimler ‘Bile bile namaz kılmayan … Devamını oku