Hayrola, derdin nedir?

Bandırma’da yaşayan Hak dostlarından Ağlayan Dede’nin huzuruna bir “köylü” gelip dert yandı bir gün;   “Çok sıkıntıdayım hocam.”   Mübarek zat sordu:   “Hayrola, nedir derdin?”   “Sormayın efendim… Birinden borç para almıştım. Bugüne kadar ödeyemedim, bu borç yükünün altında eziliyorum. Gidecek hiç kimsem de yok.” Büyük veli sordu:   “Borcun ne kadar?”   “On bin … Devamını oku

Allah neşeni arttırsın

Hindistan’da yetişen velîlerden Gulâm Muhammed Mâsum hazretleri, 1748 senesinde vefat etti. Bir sevdiğinin düğün yemeğine gitmişti bir gün.   Herkes edeple otururken “gencin biri” gevezelik ediyor, gülünç şeyler anlatarak hem kendi gülüyor, hem de oradakileri güldürüyordu.   Büyük zât hiç kızmadı.   Acıyıp şefkatle baktı ve “Ey genç, Allah neşeni arttırsın! Ne için böyle çok sevinçlisin?” dedi.   Genç … Devamını oku

Buyur bacım, hoş geldin!

Bandırma velîlerinden Kerpiçli Dede’nin dergâhına, başı ve kolları açık bir “kadın” geldi bir gün.   Maksadı bir şeyler sorup öğrenmekti bu velîden.   Mübârek zât bu hanıma;   “Buyur bacım, hoş geldin!” dedi.   Sonra kalkıp, yer   gösterdi kendisine.   Kadıncağız bâzı dînî konularda suâller sorup, îzâhat istedi.   Kerpiçli Dede, hepsini   anlatıp, çözdü müşkilini.   … Devamını oku

İslâma hizmet eden çok şanslıdır

Kabr-i şerîfi Bandırma’da bulunan Kerpiçli Dede, talebeleriyle sohbet ediyordu ki, “Evlâtlarım! Sizinle benim aramda ne fark var, biliyor musunuz?” diye sordu.   Dediler ki:   “Çok fark var.”   Buyurdu ki:   “Hayır, sâdece iki fark var. Birincisi; ben yaşlıyım siz gençsiniz. İkincisi de benim günâhım çok, sizinki az. Onun için bu günâhı çok kula duâ edin” buyurdu.   ● … Devamını oku

Demek oğlum vefât etti…

Bandırma’da yaşayan velîlerden Kerpiçli Dede’nin küçük oğlu hastalandı bir gün.   İsmi Necati idi.   Günden güne ağırlaştı! Bir gün Kerpiçli Dede dergâhtayken küçük Necati rûhunu teslim eti.   Ailesi telâşa kapıldılar!   Zîra bu haberi, babasına nasıl söyliyeceklerdi?   Yakınlarından biri üstlendi bu vazîfeyi.   Ve koştu dergâha.   O esnâda mübârek zât, tatlı tatlı sohbet ediyor, … Devamını oku

Allah bir kulunu severse…

İran’da yaşamış velîlerden Ebû İshak Şîrâzî hazretleri bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki;   “Allahü teâlâ bir kulunu severse ona iki nîmet verir” buyurdu.   Sordular ki:   “Onlar nedir efendim?”   Buyurdu ki:   “Birincisi; o kimseye, sevdiği bir kulunu tanıtır. Yâni hakîkî bir İslâm âlimini, Allah dostu bir velîyi tanıtır ve sevdirir.”   Sordular yine:   … Devamını oku

“İnşallah kurtulursun bu ağrıdan!”

Balıkesir toprağını nurlandıran velîlerden Tekir Dede’nin talebesinden birinin gözleri ağrımıştı bir gün.   Bu yüzden o gün dersini yapamadı.   Ve gece yatarken;   “Yâ Rabbî! Hocamın hürmetine şifâ ver bana. Kurtar beni bu göz ağrısından” diye duâ etti…   O gece bir “rüyâ” gördü.   Rüyâda hocası geldi.   Elini gencin gözlerine sürüp “Yâ Rabbî! Şifâ ver bunun … Devamını oku

“Burada, bir Allah dostu yatıyor!”

Balıkesir’de yetişen velîlerden Tekir Dede bir gün talebesiyle dolaşırken küçük bir fidanlığa geldiler. Fidanlığın içinde bir velî kabri vardı.   Mübârek zât geldi.   Oraya varınca durdu.   Ve o kabri gösterip; “Burada, Allah dostlarından biri yatıyor… Dün gece kendisini rüyâda gördüm, beni yanına çağırdı” buyurdu.   Gençler merak edip;   “Hayırdır inşallah” dediler.   Ve tâbirini sordular.   Mübârek … Devamını oku

“Haram, ateş gibidir evlâdım!”

Nişâbur’da yetişen velîlerden Ebû Muhammed Râzî hazretleri, aslen Rey’li olup, 964 (H.353) senesinde Nişâbur’da vefât etti.   Vefâtından dört sene geçmiştı ki, kabrini açmak îcâb etti.   Zîra bir tarafı göçmüştü.   Tâmir edilecekti.   İlgililer toplandılar.   Ve dikkatle açtılar mübârek kabrini.   Fakat o da ne?!..   Gözlerine inanamadı hiç kimse. Çünkü mübârek bedeni hiç … Devamını oku

Sen onlara hidâyet ver yâ Rabbî!

Anadolu’da yaşayan ve Allah dostlarından olan Mehmet Dede’yi çekemeyen bâzı kimseler vardı ki, bunlar bir gün toplanıp geldiler bu zâtın dergâhına.   Maksatları, imtihan etmekti bu velî zâtı.   Şöyle ki;   Kendilerince zor olan bâzı dînî suâlleri ona soracak, bilemeyince de gûya mahcup edeceklerdi kendisini.   Ancak kimin huzûruna girdiklerinin farkında değildi zavallılar. Mehmet Dede, ilk bakışta … Devamını oku

“Kul hakkı neden zordur efendim?”

Büyük velîlerden Atâ Sülemî hazretleri Basra’da doğdu. 757 (H.140) senesinde vefât etti.   Günahlara dalmış bir genç gelip, nasîhat istedi bir gün.   Zîra bu zâtı seviyordu.   Mübârek zât ona şefkat ve sevgiyle bakıp;   “Nefsin seni aldatıyor evlâdım!.. Uyma ona” buyurdu.   Ama bu gencin hiçbir şeyden haberi yoktu…   Sordu hemen:   “Nefsim mi aldatıyor hocam?”   … Devamını oku

Paşa Dede’nin dizinde uyuyan aslan!

Gönen evliyâsından ve Allah adamlarından Paşa Dede, bir gün aldı bir talebesini, ormana, odun kesmeye gittiler ikisi birlikte.   Su lâzım oldu.   Talebe, bir ara su aramak için ayrılıp geri geldiğinde, dehşet verici bir manzarayla karşılaştı!   Bir mânâ veremedi.   Zîra koca bir aslan, başını hocasının dizine koymuş uyuyordu.   Korkudan yaklaşamadı!   Paşa … Devamını oku

“Kötü arkadaşları hemen terk et!”

Kabr-i şerîfi Gönen’de bulunan Paşa Dede hazretlerine, bir genç gelip talebe olmuştu…   Ancak bir müddet sonra nedense soğudu ilimden.   Kötü arkadaşlara uydu.   Ve bir gece terk etti dergâhı. Ancak Paşa Dede farkındaydı bunun. İstemedi onun ayrılmasını. O istemeyince o da gidemedi.   Şöyle ki;   Genç, dargâhtan ayrılmış gidiyordu ki, “hocasının sûretini” gördü karşısında. Kollarını … Devamını oku