Sustur şu âsileri!

Bekâ bin Bâtû hazretleri, Irak’ta yetişen evliyâdandır.   Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, bu zâtı çok sever ve methederdi kendisini.   Bu zât bir gün sâhilde dinleniyordu.   O esnâda uzaktan bir gemiyi gördü.   Ancak gemidekilerden bâzısı içki içip ve nâra atarak rahatsız ediyorlardı diğer yolcuları.   Bekâ bin Bâtû hazretleri, bunu firâsetle anlayıp çok üzüldü! … Devamını oku

“Bize ne oldu böyle?”

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerini çok seven talebeler, bir evde toplandılar.   Gâye, sohbet etmekti.   Ve ondan bahsetmekti.   Çünkü onu çok seviyor; “âah, şimdi hocamız da olsaydı, mübârek ağzından nice hikmetler dökülürdü”  diyorlardı.   Ev sâhibi sütlaç yaptı.   Getirip ortaya koydu.   Ve; “Haydi buyurun, hep birlikte yiyelim” dedi.   Gelip oturdular.   Fakat o da ne?!   Hiçbiri … Devamını oku

Sevgi ve samîmiyet bitti!..

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin talebesinden Mevlânâ Ârif şöyle anlatıyor:   Bir kış günü, hocamla birlikte bir yere gidiyorduk.   Hava pek soğuk değildi.   Biraz yol gidince birden sertleşti hava.   Sonra “kar fırtınası”na dönüştü.   Öyle ki;   Göz gözü görmüyordu.   Soğuk ve kar, kasıp kavuruyordu her yeri.   Buna rağmen ayakkabı bile yoktu ayağımda.   Yalın … Devamını oku

Benim duâmdan ne olur ki!..

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin Seyyid Burhâneddîn adında bir talebesi vardı ki, çok severdi bu büyük zâtı.   O anlatıyor:   Bir gün, hocamın bağda olduğu bir saatte, kendilerine balık götürüp hediye ettim.   Kabul buyurdu hediyemi.   Ateş yakıp pişirmek istedik.   Ve başladık hazırlığa.   Ancak hava karardı birden. Üstelik de yağmur bulutları belirdi gökyüzünde.   Sonra gök gürledi. … Devamını oku

Hocamın himmeti olmasa…

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi anlatıyor:   Bir gün hocamı ziyâret maksadıyla evden çıktım. Yolumun üzerinde bir ırmak vardı.   Ve her zaman köprüden geçip giderdim hocamın evine.   Yine öyle yapacaktım.   Ama köprü uzak geldi.   Kendi kendime;   “Suyun üstünden yürüyerek gideyim” dedim.   Büyük bir cesâretle ve Allah’a güvenerek ırmağın üstünden yürüyerek geçtim … Devamını oku

“Çocuklarınızla ilgilenin!..”

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi anlatıyor:   Üstâdımla bir evde oturuyorduk ki, kardeşim hakkında, “Şemseddîn Buhâra’da vefât etti” diye bir haber aldım birinden.   Çok üzüldüm!   Ve hocama;   “Efendim, izin verirseniz kardeşimin cenâzesine gideyim” diye arz ettim.   Hocam cevâbında;   “İstiyorsan git, ama Şemseddîn vefât etmedi, şimdi sağdır. Hattâ o, çok yakınlarda bulunuyor. Kokusunu duyuyorum” buyurdu. … Devamını oku

Hangi yemek şifâ olur?

Behâeddîn-i Buhârî hazretleri bir gün sevdiklerine;   “Kardeşlerim! Gadap ve öfkeyle pişirilen yemekte zulmet olur. Böyle yemeklerde hayır olmadığı gibi yiyenlere şifâ değil, bilâkis dert ve hastalık olur” buyurdu.   Sordular:   “Hangi yemeklerde hayır vardır efendim?”   Büyük velî;   “Bir yemek, gaflete dalmadan, Allahü teâlâyı düşünerek neşe ve sevinç içinde yapılırsa, hayırlı ve bereketli … Devamını oku

Ölmeden önce ne yapayım?

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi, bu zâtı rüyâda görüp;   “Efendim, ölmeden önce ne yapayım?” diye sordu.   Büyük velî;   “Son nefeste ne yapmak gerekirse onu yap. Hiç değilse ‘Allah’ de” buyurdu.   Genç talebe;   “Hocam! Allah demek, son nefeste gerekir, şimdi hayattayken ne yapayım?” dedi   Büyük velî sordu ona:   “O son … Devamını oku

“Sözümü dinler misin?”

Behâeddîn-i Buhârî hazretleri bir gün Molla Necmeddîn adlı talebesine “Sana bir şey söylesem yapar mısın?” diye sordu.   Molla Necmeddîn;   “Yaparım efendim” dedi.   “Peki, günah bir iş söylesem de yapar mısın?”   Genç, tereddüt etti:   “Nasıl günah hocam?”   “Meselâ hırsızlık yapmanı istesem yapar mısın?”   “Mâzur görün hocam, onu yapamam” dedi.   Başka talebeye … Devamını oku

Edep, insanı süsler…

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, bir sohbette bâzı sevdiklerine;   “Karşılaştığınız her Müslümana değer verin. Çünkü o kişi, Allah’ın sevgili bir kulu olabilir” buyurur.   Ve şunu anlatır:   Vaktiyle bir talebe çıkar evden.   Medreseye gidecektir. Az sonra karşıdan yaşlı biri gelir.   Genç, durup edeplice kenara çekilir.   Yol verir ihtiyara.   İhtiyar dahî durur.   “Haydi … Devamını oku

Hakkı bâtıldan ayıran âlimdir…

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, yemek husûsunda çok titizdi.   Bir yemeği pişiren eğer “öfkeli” ise, yâhut “isteksiz” idiyse bunu anlar ve yemezdi o yemeği.   Bir gün de, yemeğe dâvet ederler bu zâtı.   Gelir, sofraya oturur.   Ama yemek yemez.   Ev sâhibi üzülüp “Efendim, yemeklerimiz helâl ve tayyibdir, ne için yemezsiniz?” der.   Büyük velî; … Devamını oku

İmân ile ölmek isteyen…

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi anlatıyor:   Biz Taşkent’te ikâmet ediyorduk. Hocamı görmek için Buhâra’ya giderdim.   Bir gün yine içimden;   “Hocana git!” diye bir ses duydum.   Zîra çok özlemiştim kendilerini.   Çıkmak için hazırlandım.   Çıkmadan hanımım bir miktar altın getirip; “Bunları o zâtın önüne koy” dedi bana.   Sordum ki:   “Niçin gönderiyorsun?”   “Şimdilik gizli … Devamını oku

Onu görmeyi çok mu istiyorsun?

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin talebelerinden Emîr Burhâneddîn şöyle anlatıyor:   Bir gün Hocamız bizi teşrîf etti.   Mevlânâ Ârif diye bir arkadaşımdan bahsettim kendilerine. Çoktandır görmediğimi arz ettim.   Böyle deyince;   “Onu görmeyi çok mu istiyorsun?” diye sordu.   Cevâben;   “Evet efendim, çok istiyorum” dedim.   Ancak o, uzak bir diyârda yaşıyordu.   Bahçeye çıktı ve;   … Devamını oku