“Benim ismim ‘Bal’dır efendim!..”

Seyyid Hasan hazretleri Türkistan’da yetişen velilerdendir. On beşinci asrın sonlarında yaşadı. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin sohbetlerinde kemâle geldi. Küçük bir çocukken babası onu Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin sohbetine götürdü. Küçük Hasan odaya girdiğinde, Ubeydullah-ı Ahrâr’ın yanında duran balı görünce hemen ona koştu ve yemeye başladı. Hâce Ubeydullah gülümseyerek durumu seyretti ve Küçük Hasan’a; “Yavrum senin ismin ne?” … Devamını oku

“Sükût eden, dünyâda da âhirette de kurtulur”

Muhammed Rukiyye hazretleri büyük velîlerdendir. 1494 (H. 900) senesinde vefât etti. Tasavvuf yolunu Yûsuf Mahdûm’dan öğrendi. Zâhirî ilimlerde eşsiz, tasavvuftaki derecesi çok yüksekti. Talebelerine şöyle buyurdu: “Size bu yolda lâzım olan, mücâhede ve riyâzeti elden bırakmamak, bu yolun âdâbına gereği gibi riâyet etmek, bu yolun temeli olan doğru söze ve helâl yemeye devâm etmektir.” Hocam … Devamını oku

Mahlûkâtın yaratılışında hikmetler, sırlar vardır…

Kâsım Ali Bedahşî hazretleri Hindistan’da yetişen büyük velîlerdendir. Önceleri Hâce Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin talebelerinden iken, terbiyesi ve bu yolda yetişmesi, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine havâle olunanlardandır. İmâm-ı Rabbânî, Bâkî-billah hazretlerine gönderdiği bir mektupta şöyle anlatır: “Mevlânâ Kâsım’ın hâli daha iyidir. Hâllere gark oluyor ve kendini unutuyor. Adımını bütün cezbe makamlarından yukarıya attı…” Yine İmâm-ı Rabbânî, Bâkî-billah … Devamını oku

Helâl yemedikçe, sâlih ameller işlenemez…

“Senin için en mühim vazîfe helal kazanç ve helal lokma talep etmektir.”   Hayreddîn Etrâdî hazretleri Türkistan velîlerinden ve Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin talebelerindendir. On beşinci asrın sonlarına doğru yaşadı. Türkistan şehzâdelerinden zengin bir gençti. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin sohbetlerine devamla kısa zamanda kemâle geldi. Bu mübarek zat, bir talebesine buyurdu ki: Senin için en mühim vazîfe … Devamını oku

“Müslümanlığın zayıf olduğu bir asırdayız…”

Hasan-ı Berkî hazretleri büyük velîlerden olup İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebelerindendir. Tefsîr, hadîs, fıkıh gibi zâhirî ilimlerde âlim idi. Önce Şeyh Ahmed-i Berkî’nin talebesi oldu. Hocasının işâreti ile Serhend’e giderek, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hizmetine girdi. Onun talebesi olmakla şereflendi. Sohbetleriyle yüksek hâllere ve makamlara erişti. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Hasan-ı Berkî’ye yazdığı mektuplardan biri şöyledir: “Bu mektubumu … Devamını oku

İslâmiyetin hakîkatini ele geçirebilmek için…

Şeyh Hamîd-i Bingâlî hazretleri büyük velîlerden olup İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebelerindendir. Hindistan’ın Bengâl vilâyetinin Mengelkût kasabasındandır. İlim tahsîli için Lâhor’a gitmişti. Memleketine dönerken Ekberâbâd’a uğradı. Bu sırada İmâm-ı Rabbânî hazretleri de oradaydı. Birkaç gün onun sohbetine geldi ve yüksek evliyâlık makamlarına kavuştu. Hazret-i İmâm ile birlikte Serhend’e gitti. Cezbe ve sülûk makâmlarında ilerleyerek, vilâyet derecesine … Devamını oku

“Kendisini aldatan kimsenin seni de aldatmasından kork!”

Ebüssü’ûd Bâzinî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 644 (m. 1246) senesinde Kâhire’de vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü. İmâm-ı Şa’rânî’nin hocası ve daha nice âlimler, kendisinden istifâde etmek, ilim öğrenip feyiz almak için sohbetine devam ederlerdi. Hikmetli sözlerinden bazıları şunlardır: “Hak yolunda bulunmak isteyen ve sözünün eri olan bir kimsenin devamlı olarak kitabını kalbinde taşıması lâzımdır?” (Yani, Allahü teâlânın emirlerine … Devamını oku

Merkez Efendi’den altın nasihatler…

Merkez Efendi Osmanlılar zamânında İstanbul’da yetişen büyük velîlerdendir. İsmi Mûsâ olup, Merkez Muslihuddîn lakabıyla meşhûr oldu. 1463 (H.868) senesinde Saruhanlı’da doğdu. 1551 (H.959) senesinde İstanbul’da vefât etti. Önce kendi memleketinde, sonra Bursa ve İstanbul’daki medreselerde tahsîl yaparak; tefsîr, hadîs, fıkıh ve tıb ilminde yetişti. Şeyhulislâm Ebüssü’ûd Efendi’nin hürmet ve muhabbetini kazandı. Bu sırada Sünbül Sinân hazretlerinin … Devamını oku

İlmi kendisine fayda vermeyen âlimler!..

Ebû Eyyûb Şâmî hazretleri buyurdu ki: “Âlimler bozuluncaya kadar, insanlara Allahü teâlânın azâbı gelmez.”   Ebû Eyyûb Şâmî hazretleri tâbiînden, meşhûr hadîs hâfızlarından ve büyük velîlerdendir. Afganistan’da Kâbil’de doğdu. 731 (H.113)de Şam’da vefât etti. Zamânında, Şam’ın en büyük fakîhi idi. Hadîs-i şerîf öğrenmek için Irak ve Medîne’ye gitti. Enes bin Mâlik hazretlerinden ve daha başka … Devamını oku

“Rabbimiz, bizden azâbı kaldır…”

“İşte yalanladığınız ateştir. Bu bir sihir mi? Yoksa siz görmüyor musunuz!”   Ebü’l-Mekârim bin İdris hazretleri büyük velîlerdendir. Irak’ta En-Nehr-ul-Hâlis adlı yerde yaşadı. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Evliyânın büyüklerinden Ali bin Heytî hazretlerinin terbiyesinde yetişti. Nehr-i Hâlis beldesindeki talebelerin yetiştirilme vazîfesi kendisine verildi. Ebû Muhammed bin İdris anlatır: “Ebü’l-Mekârim hazretleri bir gün sevdiklerine Cehennem’i … Devamını oku

“Zındıkların îtikatlarından Allahü teâlâya sığınırız!”

Hasîb Dürrî Efendi Gâziantep velîlerinden olup 1848 (H. 1264) senesinde Anteb’in Karacaoğlan Mahallesinde doğdu. Küçük yaşta ilim tahsîline başladı. İyi bir medrese tahsîli gördü. Şuaybzâde Ali Âkif Efendinin feyizli sohbetlerine katılarak Nakşibendî-Müceddidî icazeti aldı. Ali Âkif Efendinin hoca silsilesi Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine ulaşır. 1913 (H.1332) senesinde vefât etti. Bir sohbetinde de şunları anlattı: Yüksek üstadımız … Devamını oku

Her nefese iki şükür lâzımdır!

Mehmed Emîn Tokâdî hazretleri İstanbul evliyâsının büyüklerindendir. 1664 (H.1075) târihinde Tokat’ta doğdu. Kabr-i şerîfi, Unkapanı’na inen cadde ile Zeyrek Yokuşu’nun kesiştiği tepe üzerinde, Soğukkuyu Pîrî Paşa Medresesi kabristanındadır. Kendisini vesîle ederek, kabri başında yapılan duâ müstecâbdır, makbûldür… İlim tahsîline memleketinde başlayıp, sonra İstanbul’a geldi. Şeyhülislâm Mirzâzâde Muhammed Efendi’den ders alıp, ilim öğrendi. Sonra Mekke’de bulunan ve … Devamını oku

İnsanların malına göz diken fakir düşer!..

Şeyh Îsâ hazretleri Anadolu’da yetişen evliyânın meşhurlarındandır. 1447 (H.851) senesinde Akhisar’da doğdu. 1530 (H.937) de vefât etti. Bir müddet Akhisar’da tahsil gördükten sonra Bursa’ya gidip medrese tahsilini tamamladı ve icâzet aldı. Alaşehir’e gidip Bayramiyye şeyhi Cânullah Efendiye, Kayseri’ye gidip Şeyh Kâsım Efendiye intisab etti. Akhisar’a dönüp talebe yetiştirdi. Sohbetlerinde buyurdu ki: “Her kim günde üç … Devamını oku