Şehzâde Hocası Molla Gürânî

Molla Gürânî hazretleri Osmanlı Devletinin dördüncü şeyhülislâmıdır. 1410 (H.813) senesinde Gürân kasabasında doğdu. İlim öğrenmek için Bağdât, Diyarbakır, Şam ve Kâhire’ye gitti. Kâhire’de İbn-i Hacer Askalânî hazretlerinden hadîs ve fıkıh ilmine dâir eserler okudu ve icâzet aldı. Sonra Molla Yegân ile birlikte İstanbul’a geldi. Şehzâde Mehmed (Fâtih), bu sırada Manisa’da idi. Babası İkinci Murâd Hân, … Devamını oku

Osmanlının ilk Şeyhülislâmı: Şemseddîn Fenârî

Şemseddîn Fenârî hazretleri Osmanlı Devleti’nin ilk şeyhülislâmıdır. İsmi Muhammed olup, “Molla Fenârî” diye meşhur oldu. 1350 (H.751) senesinde doğdu. Alâüddîn Esved, Şeyh Cemâleddîn Aksarâyî, Şeyh Hamîdüddîn-i Kayserî’den ve birçok büyük âlimden ders okudu. Mısır’a gidip, orada bulunan meşhûr Hanefî fıkıh âlimi Kemâleddîn-i Bâbertî’den ilim öğrendi. İlim tahsîlini tamamladıktan sonra Bursa’ya yerleşti ve talebe yetiştirmeye başladı. … Devamını oku

Gençliğini iyi geçirenin, ihtiyarlığı da iyi geçer…

Sesli DinleYour browser does not support the audio element. “İhtiyarlık, gençliğin sonu ve netîcesidir. Netice ise, başa bağlıdır…”   Abdurrahmân Câmî hazretleri büyük velîlerden olup “Mevlânâ” nisbetiyle meşhûr oldu. Anadolu’da Molla Câmî diye tanınmaktadır. 1414 (H.817) de İran’ın Câm kasabasında doğdu. Beş yaşında Muhammed Pârisâ hazretlerinin huzûruna götürülüp, teveccühe kavuştu. Semerkand’da Hâce Ali Semerkandî’nin, Şihâbüddîn’in … Devamını oku

Güzel bir rüyâ görürsen Allahü teâlâya hamdet!

Abdülhalîm Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 963 (m. 1555) senesinde doğdu. Babası Edirne’de kadı iken, babasından ve oradaki âlimlerin büyüklerinden ilim öğrendi. İstanbul’a gelip tahsiline devam etti. Birçok medreselerde vazîfe yaptı. Sonra Bursa kadılığı, Rumeli kadıaskerliği yaptı. 1013 (m. 1604) senesinde İstanbul’da vefât etti. Buyurdu ki: Kişinin, gerek uyumak için yattığı zaman, gerekse, başka zamanlarda ayağını kıbleye … Devamını oku

Eshâb-ı kirâma düşman olan hükümdar!..

Molla Arab hazretleri Osmanlı İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. İsmi Vâiz Muhammed bin Ömer’dir. Antakya’da doğdu. Arab lisanını iyi bildiği ve Haleb’den Bursa’ya geldiği için “Molla Arab” diye şöhret buldu. Fıkıh ilmini fazîlet sâhibi babasından, usûl-i fıkıh, kırâat ve Arabî ilimleri, amcaları Şeyh Hasan ve Şeyh Ahmed gibi âlimlerden öğrendi. Tebrizli Mevlânâ Mürîd’den ilim öğrendi. Sonra Antakya’ya … Devamını oku

“Muhabbet, Allah’ın ihsânı ile elde edilir”

Miskâlî Efendi Bursa velîlerindendir. İsmi, Mehmed’dir. 1608 (H.1017) senesinde vefât etti. Gençliğinde işi gücü mızıka denilen bir çalgıyı çalmaktı. Sonradan tövbe edip tasavvufa yöneldi. Nakşibendiyye yolunda Şeyh Şâmî Efendinin sohbetlerine ve hizmetine devâm etti. Kemâle erdikten sonra Bursa’da ikâmet etti. Mudanya ahâlisi fısk u fücûr ve ahlâksızlıkla meşgûlken aralarında bâzı kimselerin Miskâlî Efendiye muhabbeti, sevgisi … Devamını oku

Bağdât Fatihi Murâd Han ve Gül Baba

Gül Baba Anadolu’da yetişen meşhûr velîlerdendir. Misâlî Baba ve Gül Baba lakaplarıyla tanınmıştır. On yedinci asırda yaşamıştır. Osmanlı Sultanlarından Dördüncü Murâd Hanla görüşmüştür. Bağdât seferi sırasında ziyâretine gelen Sultana kış mevsiminde koynundan, açılmış tâze bir gül çıkarıp vermesi sebebiyle, Gül Baba lakabı ile anılmıştır. Kabri, Niğde’nin dokuz kilometre kuzeyinde bulunan Güllüce köyündedir. Bu köy, ismini … Devamını oku

Dünyâ ve âhiret saâdetinin kapısı

Hüsâmeddîn Ahmed hazretleri Hindistan’da yetişen büyük velîlerden olup Hâce Muhammed Bâkî-billâh hazretlerinin önde gelen talebelerindendir. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin büyüklüğünü herkesten iyi bilirdi. Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin vefâtından sonra, onun dergâhında bulunanlara ve hocasının oğullarına hizmette bulunup, çok çalıştı ve çalışmalarının mükâfâtını da buldu. İmâm-ı Rabbânî’ye bağlılığını da, yazmış olduğu şu mektubu ile dile getirmektedir: “Yüksek irşâd ve hidâyet … Devamını oku

“Din büyüklerini, Resûlullah efendimizin vekîli bilmeli…”

Hak yolunun yolcusu gönlünü âhirete vermeli, dünyâlıklara kapılmamalıdır.   Ahî Mîrim hazretleri büyük velîlerdendir. Afganistan’da Herat şehrinde doğdu. Oradaki âlimlerden ilim tahsîl etti. Azerbaycan’daki Şirvan’da Halvetî büyüklerinden Ömer Halvetî’nin sohbetine katıldı ve tasavvufta yükselerek hocasından icâzet aldı. Tîmûr Han zamânında Anadolu’ya gelip Kırşehir’e yerleşti. Kendisine Ahî denilmesine sebeb Ahî Evrân oğullarından olması sebebiyledir.1409 (H.812) senesinde … Devamını oku

“Dünyâda hak ile bâtılın karışması lâzımdır!..” 

“Bu dünyâda evliyânın belli olması lâzım değildir. Doğru ile yalancının karışması lâzımdır…”   Seyyid Mîr Muhammed Numân hazretleri Hindistan’ın büyük velîlerinden olup, 1569 (H.977) senesinde Semerkand’da doğdu. Hindistan’a gelip, Hâce Bâkî-billah hazretlerinin sohbeti ile şereflendi. Hocasının vefâtına kadar Delhi’de hizmetinde bulundu. Hâce Bâkî-billah’ın vefâtında, İmâm-ı Rabbânî Delhi’yi teşrif etmişti. Seyyid Mîr Muhammed Numân’ı Serhend’e götürdü. … Devamını oku

Sadaka, verenin kabir ateşini söndürür!..

Ecezâde Muhyiddîn Efendi Osmanlılar zamanında yetişen İslâm âlimlerindendir. Mevlânâ Hatîbzâde’den okudu. Daha başka âlimlerin derslerinde de bulunarak, mükemmel bir şekilde yetişti. İlim tahsilini tamamladıktan sonra, İznik Medresesi’ne müderris oldu. Bir müddet müderrislik yaptıktan sonra, Trabzon kadılığına tayin olundu. 924 (m. 1518) senesinde vefât etti. Buyurdu ki: Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etti: Resûlullaha (sallallahü … Devamını oku

Kur’ân-ı kerim yedi lehçe üzerine vahy edilmişti…

İbnü’l-Bâziş hazretleri kıraat âlimidir. 491’de (m. 1098) Endülüs’te (İspanya) Gırnata’da (Granada) doğdu. Aslen Ceyyânlı (Jaen) bir aileden olup yedi yaşında Kur’ân-ı kerimi ezberledi. Sonra zamanın büyük âlimlerinden kıraat ilminde 300 tariki öğrenerek üstad oldu. Gırnata hatipliği görevini de yürüten İbnü’l-Bâziş 540’ta (m. 1145) Gırnata’da vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki: Kur’ân-ı kerim, yirmiüç senede, parça … Devamını oku

“Dost sofrasında yenilen yemeğin hazmı kolay olur”

Meymûn bin Mihrân hazretleri tâbiînin büyüklerinden, olup hadîs ve fıkıh ilminde büyük bir âlimdir. 657 (H.37) de Kûfe’de doğdu. Sonra Rakka’ya yerleşti. Halife hazret-i Ömer bin Abdülaziz tarafından kâdı ve vâli olarak Cizre’ye tâyin edildi. 734 (H. 116)’de Cizre’de vefât etti. Meymûn bin Mihrân şöyle anlatıyor: Bir gün, Halîfe Ömer bin Abdülaziz ile beraber bir … Devamını oku