Dünya ve âhirette mesut olmak…

Dünyâdaki bütün insanlar mesut olmak isterler. Fakat mesut olan pek azdır, çünkü saâdetin ne olduğunu bilen azdır.       Allahü teâlâya ibâdet için yaratılan insanlar, O’nun râzı olduğu işleri yaparlarsa, “İbâdet” etmiş olurlar. Bilindiği gibi ibâdetler üç kısımdır: 1- Beden ile yapılanlar (Namaz ve Oruç gibi), 2- Mal ile yapılanlar (Zekât, Sadaka-i Fıtır ve Kurbân gibi), 3- Hem beden, hem de mal ile yapılan (Hac ve Umre gibi) ibâdetlerdir. Allahü … Devamını oku

Cennet ve Cehennem hakkında…

Kıyâmette bir beden yaratılıp, rûh ile bu beden birlikte Cennette veya Cehennemde sonsuz yaşacaklardır.       Son zamanlarda, bazı kimseler, televizyonlarda ve sosyal medyada, Cennet hayâtı hakkında ileri-geri konuşmaya başlamışlardır. Bazı kardeşlerimiz de bize, bu konuda bazı suâller sormaktadırlar. Hâlbuki hiçbir kimse, kabir hayâtı hakkında da, âhıret hayâtı hakkında da kesin bir bilgiye sâhip değildirler ve olamazlar. Çünkü … Devamını oku

Mezhep imâmına uymak…

Kur’ân-ı kerîmde: “Mü’minlerin [i’tikâd ve ameldeki] yolundan ayrılanların Cehenneme gidecekleri…” [Nisâ, 115] beyân buyurulmuştur.   “Medârik” tefsîrinde bu âyetin açıklamasında, “Kitâb ve Sünnetten ayrılmak gibi, icmâdan da ayrılmak câiz değildir” buyuruluyor.   Kâdî Beydâvî (rahimehüllah) tefsîrinde, aynı âyet-i kerîmenin açıklamasında: “Bu âyet, icmâdan ayrılmanın harâm olduğunu göstermektedir. Mü’minlerin yolundan ayrılmak harâm olunca, bu yola uymak da vâcib olur, şart olur” buyurmuştur.   Kıyâmette, herkes kendi … Devamını oku

“İmâmları ile çağrılmak” ne demektir?

Âyet-i kerimeden anlaşılan, “Her ümmet, âhırette, Peygamberlerinin ve dînde uydukları İmâmlarının isimleriyle çağrılacaklardır.        Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerîmde, “İsrâ” Sûre-i celîlesinin 71. âyet-i kerîmesinde meâlen: “O gün (Kıyâmette), her fırkayı İmâmları ile çağırırız” buyurulmuştur. Bugünkü makâlemizde, bu mühim âyet-i celîlenin açıklaması hakkında mu’teber bazı tefsîrlerden [2’si Arabî ve 1’i Fârisî 3 tefsîrden] bazı nakıller yapmak … Devamını oku

Bidat ehli hakkında…

“Cehennem’e girecekleri bildirilmiş olan yetmişiki bid’at fırkası, ehl-i kıble oldukları için bunların hiçbirine kâfir dememelidir.”       Îmân, dînin aslı, işin temelidir; inanış doğru olmazsa, ibâdetlerin hiçbir kıymeti olmaz. Ama îmânın “hakîkî îmân=sahîh akîde=doğru inanış” olması lâzım.   “Ehl-i Bid’at=Bid’at Ehli=Bid’at sâhibi”: “Bid’at sâhipleri; Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Eshâb-ı kirâmının bildirdikleri doğru i’tikâddan/inanıştan (Ehl-i … Devamını oku

Mezheplere ayrılmak parçalanmak değildir…

Eshâb-ı kirâm da, günlük işleri açıklayan bilgilerde, birbirlerinden ayrılmışlardı. Fakat, i’tikâd bilgilerinde hiç ayrılıkları yoktu…       Kur’ân-ı kerîmde meâlen, “…Fırkalara ayrılmayın=Parçalanmayın…” buyurulmuştur. Bu âyet-i kerîme, muteber tefsirlerde belirtildiğine göre, “i’tikâdda, inanılacak bilgilerde parçalanmayın” manâsındadır. Ya’nî “nefislerinize ve bozuk düşüncelerinize uyarak, doğru îmândan ayrılmayın” demektir. İ’tikâdda ayrılmak, parçalanmak elbette, kat’iyyen câiz değildir. Hadîs-i şerîfte de “Cemâatte rahmet, ayrılıkta azap vardır” buyurulmuştur.   … Devamını oku