Mezhep imâmına uymak…

Kur’ân-ı kerîmde: “Mü’minlerin [i’tikâd ve ameldeki] yolundan ayrılanların Cehenneme gidecekleri…” [Nisâ, 115] beyân buyurulmuştur.   “Medârik” tefsîrinde bu âyetin açıklamasında, “Kitâb ve Sünnetten ayrılmak gibi, icmâdan da ayrılmak câiz değildir” buyuruluyor.   Kâdî Beydâvî (rahimehüllah) tefsîrinde, aynı âyet-i kerîmenin açıklamasında: “Bu âyet, icmâdan ayrılmanın harâm olduğunu göstermektedir. Mü’minlerin yolundan ayrılmak harâm olunca, bu yola uymak da vâcib olur, şart olur” buyurmuştur.   Kıyâmette, herkes kendi … Devamını oku

“İmâmları ile çağrılmak” ne demektir?

Âyet-i kerimeden anlaşılan, “Her ümmet, âhırette, Peygamberlerinin ve dînde uydukları İmâmlarının isimleriyle çağrılacaklardır.        Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerîmde, “İsrâ” Sûre-i celîlesinin 71. âyet-i kerîmesinde meâlen: “O gün (Kıyâmette), her fırkayı İmâmları ile çağırırız” buyurulmuştur. Bugünkü makâlemizde, bu mühim âyet-i celîlenin açıklaması hakkında mu’teber bazı tefsîrlerden [2’si Arabî ve 1’i Fârisî 3 tefsîrden] bazı nakıller yapmak … Devamını oku

Bidat ehli hakkında…

“Cehennem’e girecekleri bildirilmiş olan yetmişiki bid’at fırkası, ehl-i kıble oldukları için bunların hiçbirine kâfir dememelidir.”       Îmân, dînin aslı, işin temelidir; inanış doğru olmazsa, ibâdetlerin hiçbir kıymeti olmaz. Ama îmânın “hakîkî îmân=sahîh akîde=doğru inanış” olması lâzım.   “Ehl-i Bid’at=Bid’at Ehli=Bid’at sâhibi”: “Bid’at sâhipleri; Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Eshâb-ı kirâmının bildirdikleri doğru i’tikâddan/inanıştan (Ehl-i … Devamını oku

Mezheplere ayrılmak parçalanmak değildir…

Eshâb-ı kirâm da, günlük işleri açıklayan bilgilerde, birbirlerinden ayrılmışlardı. Fakat, i’tikâd bilgilerinde hiç ayrılıkları yoktu…       Kur’ân-ı kerîmde meâlen, “…Fırkalara ayrılmayın=Parçalanmayın…” buyurulmuştur. Bu âyet-i kerîme, muteber tefsirlerde belirtildiğine göre, “i’tikâdda, inanılacak bilgilerde parçalanmayın” manâsındadır. Ya’nî “nefislerinize ve bozuk düşüncelerinize uyarak, doğru îmândan ayrılmayın” demektir. İ’tikâdda ayrılmak, parçalanmak elbette, kat’iyyen câiz değildir. Hadîs-i şerîfte de “Cemâatte rahmet, ayrılıkta azap vardır” buyurulmuştur.   … Devamını oku