Beş büyük imtihan!..

Hikmet ehli bir zat şöyle buyuruyor: Önümüzde beş tane büyük imtihan var. O beş yerin imtihanını verdik mi, ondan sonra hakiki bayram. Sonsuz olarak bayram yapacağız. Şimdiki bayramlar üç gün, dört gün. Ama o zaman o bayram, sonsuz devam edecek. Birinci imtihan, son nefeste “Allah” diyebilmek. İkincisi, kabre girince sual meleklerine cevap verebilmek. Üçüncüsü, kıyamet … Devamını oku

İslam medeniyetinin yeniden canlanması için…

Jean Ferrera isminde insaflı bir Fransız, yazmış olduğu bir makalesinde, başlangıcından bugüne kadar Müslüman memleketlerindeki fennî çalışmalar hakkında önemli bilgiler vermektedir. Makale 1978 yılında neşredilmiştir. Ferrera makalesinde, hülasa olarak şöyle diyor: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) 632 senesinde Medine’de vefat etti. Onu takip eden senelerde, bugün Suudî Arabistan denilen yerden hareket eden Müslümanlar, Atlantik Okyanusu’ndan Amur … Devamını oku

İki cihan saadetine kavuşmak için…

Kur’ân-ı kerîmde, Şûrâ sûresinin yirminci âyetinde, Allahü teâlâ meâlen, (Bir kimse, dünya nimetlerine kavuşmak isterse, ona istediğini veririm. Âhiret nimetlerini isteyene de, istediğini veririm) buyurmuştur. İstemek, lâf ile olmaz. Sebebe yapışmak, yani çalışmak lâzımdır. Allahü teâlâ, dünya nimetlerine ve ahiret nimetlerine kavuşmak için çalışanlara, dilediklerini vereceğini vadediyor. Müslüman olsun, olmasın, dünya nimetlerini, beğendiğim gibi çalışan herkese veririm … Devamını oku

Sıkıntıda olanlara yardım ve dua etmek

Müslümanlar, bir vücut gibidir. Birinin sıkıntısı olduğunda diğerleri onun yardımına koşar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Birbirine karşı muhabbet ve merhamette, müminler, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut, rahatsız, uykusuz kalıp, onun tedavisi ile meşgul olduğu gibi, Müslümanlar da birbirlerine yardıma koşmalıdır!) [Buhari] Müslümanlar dünyanın çeşitli yerlerinde [bilhassa Gazze’de] zulme uğruyor. Diğer Müslümanlar … Devamını oku

Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var!

Zulüm pâyidâr olmaz, devam etmez. Zulümle âbâd [mamur] olanın, âkıbeti[sonu] berbâd olur.” demişler. Her şey inceldiği zaman kopar, zulüm ise kalınlaştığı zaman kopar. Kim ne yaparsa, mutlaka karşılığını görecektir. İlahi adalet elbette tecelli edecektir. Saltanatının bekâsı için masum bebekleri öldürten Firavun, 400 yıl hayat sürdü ve denizde boğuldu… İbrahim peygamberi canlı canlı ateşe atan Nemrut … Devamını oku

Gençlerimizi düşmanların tuzaklarından koruyalım!

Zaman, Osmanlının son dönemleri… Dünyada her gün, her sahada birçok yenilikler yapılmaktaydı. Bunların, devamlı takip edilmesi, öğrenilmesi ve öğretilmesi gerekiyordu. İşte Osmanlı devletinin son zamanlarında iç ve dış düşmanların, yani din düşmanı olan masonların tesirleri ile, gençler fen bilgilerini öğrenmekten, fen ve sanat üzerinde çalışmaktan mahrum edildiler. Hükûmet idaresini ele geçiren sözde aydınlar, cahil ittihatçılar, masonlara aldanarak, din … Devamını oku

Müslümanlar, ilimde, fende ve medeniyette rehber oldu

İslamiyet ilme ve fenne çok önem vermiştir. İslam dini, bütün yeniliklerin devamlı takip edilmesini ve her gün yeni şeyler keşfetmeyi, ilerlemeyi emreden bir dindir. Bundan dolayı, İslamiyet’in başlangıcından itibaren, ilim adamlarına çok ehemmiyet verilmiş, ilmî, fennî ve teknik tecrübeler yapılmış, Müslümanlar, tıpta, kimyada, astronomide, coğrafyada, tarihte, edebiyatta, matematikte, mühendislikte, mimarlıkta ve bunların hepsinin temeli olan, güzel ahlâk ve içtimaî … Devamını oku

Fen bilgileri, İslamî ilimlerin bir koludur

İslamiyet, ilmi daima methetmiş, Müslümanları daima ilme teşvik etmiştir. Hadis-i şerifte (İlmi, Çin’de de olsa, alınız!) [İhyâ-ül’ulûm] buyruldu. Yani dünyanın en uzak yerinde ve kâfirlerde de olsa, gidip ilim öğreniniz! Bir hadis-i şerifte de, (Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz, çalışınız!) [Şir’a] buyuruldu. Yani, bir ayağı mezarda olan seksenlik ihtiyarın da çalışması lâzımdır. Öğrenmesi ibadettir. Bir defa da, (Yarın ölecekmiş gibi ahirete ve hiç ölmeyecekmiş … Devamını oku

İman, kelime-i tevhidin iki kısmına da inanmaktır

İslamiyet’i bildiren kitaplar pek çoktur. Bunların içinde, İmam-ı Rabbânî hazretlerinin üç cilt (Mektubât) kitabı, bundan sonra, Muhammed Ma’sûm hazretlerinin üç cilt (Mektubât) kitabı çok kıymetlidir. Muhammed Ma’sûm hazretleri, Mektûbât’ın üçüncü cildinin on altıncı mektubunda buyuruyor ki: (İman, kelime-i tevhidin Lâ ilâhe illallah ve Muhammedün Resûlullah [Allahü teâlâdan başka hiç bir ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam Allahü teâlânın … Devamını oku

Dört şey kalbi karartır!

Kibir: Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır. Hazret-i Ebu Bekir radıyallahü anh buyuruyor ki: “Kibirden sakının Topraktan yaratılıp, yine toprağa dönecek olan bir varlığın kibirlenmesi, bugün var, yarın yok olan bir kimsenin kendini beğenmesi ne kadar anlamsızdır.” Bir insanda kibir varsa, bunun alameti öfkedir. Kibirli olan, çabuk öfkelenir. Öfkeli olan da kalp kırar. … Devamını oku

Sırat köprüsünde yedi sual

Sırat köprüsü, Allahü teâlânın emriyle, Cehennemin üstünde kurulacaktır. Cennetlik olanlar, köprüden kolayca geçerek Cennete gideceklerdir. Cehennemlik olanlar, Sırattan geçemeyip, Cehenneme düşeceklerdir. Ahirette, sırat köprüsünde her Müslümana, imandan, namazdan, oruçtan, hacdan, zekâttan, gusülden ve kul hakkından olmak üzere yedi sual sorulacağı bildirilmiştir. 1- İman: İman, Amentü’de bildirilen altı hususa inanmaktır. İmanı olmayanlar Cehenneme girip sonsuz kalacaktır. Onun için … Devamını oku

Müslüman olmak nimeti…

İslam âlimlerinden büyük bir zat, talebelerine “Efendim, biz çok bahtiyarız” buyurur ve sebebini şöyle anlatır: 1- Allahü teâlâ, bizi insan olarak yarattı. Başka bir varlık olarak yaratmadı. 2- Müslüman olarak yarattı. Bütün peygamberlerin ümmetleri de Müslümandı. 3- Bizi Muhammed aleyhisselâmın ümmeti olarak yarattı. 4- Bize Ehl-i sünnet itikadını ve Ehl-i sünnet âlimlerini yani dört hak mezhep âlimlerini; İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam-ı … Devamını oku

Ruhun gıdası dindir

İnsanın ruhu, bedeni gibi gıdaya muhtaçtır. Ruhun gıdası dindir. Din, insanlar için büyük bir ihtiyaçtır. Allahü teâlâyı inkâr edenler bile, muhakkak bir gün bu ihtiyâcı duyarlar. Yalnız maddiyata inanan kimseler, çok kereler dertlerine çare bulamayıp, ümitsizliğe kapılmaktadırlar. Bu, onların ruhlarının boş kalmasından ileri gelmektedir. Ünlü Rus yazar Solzhenitsyn (Soljenitsin) Amerika’ya yerleştiği zaman, kendisinin büyük sıkıntılardan, ruhî bunalımlardan, … Devamını oku