Atom bombası yapmak farzdır!

Bugün herkes, atomu ve atom enerjisini merak etmekte, dost, düşman her memlekette atom üzerinde çalışılmaktadır. İstikbâlin harpleri, atom silâhları ile yapılacak, atom kuvveti bulunmayan milletler, yaşamak hakkı bulamayacaktır… Atom kuvveti, harpte de sulhta da kullanılacaktır. Müslümanların, düşmanda bulunan silâhları öğrenmesi ve yapması, farzdır. O hâlde, bugün atom bombasını yapmaya ve bunun için lüzumlu matematik, fizik, kimya bilgilerini öğrenmeye çalışmak farzdır. Önümüzde bulunan atom harbine hazırlanmazsak, dînimizi, milletimizi koruyamayız. Harp için, atom tesislerini … Devamını oku

“Ben, bu kitaplara ömrümü verdim…”

Dün, büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık’ın (kuddîse sirrûh) vefat yıl dönümüydü. (2001) Allahü teala şefaatlerine nail eylesin… Hüseyin Hilmi Efendi; ruh bilgilerinin, tasavvuf ilminin mütehassısı, son asır âlim ve velîlerinden Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (kuddîse sirrûh) hazretlerinin en çok sevdiği talebesidir… O mübarek zatı, 1929 yıllarında tanımakla ve ona hizmet etmekle şereflendi. Bu zatın sohbet ve derslerinde, feyiz ve ihsanlara nâil … Devamını oku

Cemiyetler, devletler hep içeriden yıkılmıştır!..

Dinimizde yalan söylemek haramdır; ama harpte düşmana karşı helâldir. Hatta yerine göre farz olur. Müminleri zarardan kurtarmak için, dîni kurtarmak, İslâmiyetin bir emrini yerine getirmek için olursa sevaptır. Peygamberimiz (aleyhissalatü vesselam) bir hadîs-i şerîfte; “Fitne uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin” buyuruyor. Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık (kuddîse sirrûh) bir sohbetinde buyurdu ki: Bu asırda en büyük cihad fitneye sebep olmamaktır kardeşim… Şeyh … Devamını oku

Bin peygamber şehit eden bir kavim: İsrailoğulları

Yahudilik ile Musevîlik aynıdır. İsrailoğullarından Hazret-i Musa’ya iman edenlerin dinidir. Hazret-i Yakub’un bir ismi de İsrail’dir. “İsrail” Abdullah, Allah’ın kulu demektir. Hazret-i Yakub’un 12 oğlundan çoğalan insanlara (Benî İsrail) denir.  Hazret-i Musa, Tur Dağı’na gidince, İsrailoğulları dinden çıktı, buzağıya taptı. Sonra pişman olup tövbe ettikleri için, “Yahudi” denildi. Yahudi, “doğru yolu bulucu” demektir.Yahudiler, Hazret-i Musa’ya çok eziyet etti. … Devamını oku

“Hazret-i Türkistan” Ahmed Yesevî

Ahmed Yesevî hazretleri, Türkistan’da yetişen büyük velîlerdendir. O, daha çok “Pîr-i Türkistan”, “Hazret-i Türkistan” ve “Kul Hâce Ahmed” diye tanınır.  İftiracılar, dedikoducular her zaman vardır… Ahmed Yesevî hazretlerinin şöhreti, kerâmetleri her tarafa yayılıp, talebelerinin sayısı yüz bine yaklaşınca, kendisini çekemeyenler düşmanlıklarından, çeşitli iftiralara başladılar. Hatta o kadar ileri gittiler ki “Sohbet meclislerine örtüsüz kadınlar gelip erkeklerle birlikte oturuyorlar” gibi çok … Devamını oku

Anneye hizmet, nâfile ibâdetten üstündür…

Vaktiyle eski kavimlerde, kendini dünyadan tamamen çekip, gece gündüz ibâdet ile meşgul olan Cüreyc isminde bir âbid vardı. Küçük bir ibâdethanesi vardı. Kimseyle ilgilenmez, devamlı burada bulunurdu… Bu âbidin yaşlı bir annesi vardı. Hizmetini görecek kimsesi yoktu. Annesi bir işini görmesi için oğlunun ibâdet ettiği yere gidip içeriye seslendi: – Oğlum, görülecek bir işim var. Gel de bu … Devamını oku

Her şeyin yaratıcısı Allahü teâlâdır…

Bir arkadaşımıza yeni tanıştığı komşusu şöyle sormuş: “Rüzgâr esince ağacın yaprakları hareket ediyor. Bunu Allah mı yapıyor? Trafikte fazla sürat ve dikkatsizlik yapıp kaza yapıyoruz. Bunu da mı Allah yapıyor? Birinin şuuru bozulup intihar ediyor. Bunu da mı Allah yapıyor?” Evet, her şeyi Allahü teâlâ yapıyor. Tek yaratıcı vardır. Her şeyin yaratıcısı Allahü teâlâdır. İki âyet-i kerime … Devamını oku

Peygamber Efendimizden ve evliyadan yardım istemek!..

  Günümüzde, “Selefî” denilen bazı gençler, İsra sûresinin, (Allah’la birlikte başka bir ilâh edinme! Yoksa kınanmış ve yalnız kalırsın) mealindeki 22. âyetine istinaden, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizden veya evliya zatlardan yardım istenemeyeceğini söylüyorlar… Birçok âyet-i kerîme ve hadis-i şerîfte, peygamberler veya evliya zatlardan yardım istendiği bildirilmektedir… Yardım istemeye şirk diyenler, Allah’ın kudretinden şüphe ediyorlar. Hâşâ (Allah, peygambere de, … Devamını oku

Hiçbir İslam âlimi şefaati inkâr etmemiştir!..

  Asr-ı saadetten bu yana binlerce Ehl-i sünnet âlimi geldi. Dört hak mezhepten birine mensup hiçbir İslam âlimi şefaati inkâr etmemiştir. Fakat yeni türeyen bazı mezhepsizler, şefaati inkâr ediyorlar. İmam-ı a’zam hazretleri, dört hak mezhebin imamları ve Ehl-i sünnet âlimlerden şefaati inkâr eden tek bir kişi yoktur. Olması da mümkün değildir. Bütün müfessirler, muhaddisler ve fakihler … Devamını oku

Emirleri yapmamak veya değiştirmek hakkında…

Geçenlerde gittiğim bir davette sakal konusu açıldı. Yanıma oturan biri “Bir şeyi hiç yapmamaktansa, bir kısmını olsun yapmalıdır. Mesela sünnete uygun sakal bırakmayanın, kirli sakal veya top sakal bırakması daha iyidir” dedi. Ben de “Siz bunları kafadan mı söylüyorsunuz? Yoksa bir kaynağınız var mı?” dedim. Kendisinin esnaf olduğunu ancak çok kitap okuduğunu söyledi. Dinî konuda ulu orta konuşmasına … Devamını oku

Bid’at fırkalarının çıkışı…

Mutezile, Cebriye gibi sapık fırkaların önderleri derin âlim idi. Kur’ân-ı kerime kendi anlayışlarına göre mânâ verdikleri için sapıttılar. Böylece çok sayıda sapık fırka meydana çıktı. Bunların çıkacağını da, Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) önceden haber vermişti. Resulullah’ın açıklamaları olmadan, günümüzün insanları bir tarafa, en büyük âlimler bile, dinin bütün hükümlerini Kur’ândan öğrenemez. Mesela iman … Devamını oku

Aklın ermediği şeyler!..

Allahü teala, canlı, cansız hiçbir şeyi sebepsiz yaratmamıştır. Ağaç, meyve, sebze, ot gibi her bitkinin, denizdeki, karadaki ve havadaki her hayvanın, taş, toprak, maden, soğuk sıcak su, petrol, gaz gibi cansız şeylerin hiçbiri faydasız veya lüzumsuz değildir. Her ne kadar “Tesadüfen olmuştur” diyen ateistler varsa da tesadüfen ne olur ki? Ehl-i sünnet âlimleri kâinatın yaratılışında tesadüflere yer … Devamını oku

Ölüye Yasin okunursa, azabı hafifler…

Muteber din kitaplarının hepsinde, “Ölü için yapılan hayır hasenatın, okunan Kur’ânın, salevatların, tesbihlerin sevapları, edilen dualar ölüye ulaşır” deniyor. Ölüye, Kur’an-ı kerim, salevatlar, tesbihler okunup sevabı gönderilir, dua edilir, kurban kesilir, onun adına nâfile hac yapılır, sadaka verilir, çeşme, cami gibi yapılan hayırların sevapları gönderilir. Bir hadis-i şerif meâli şöyledir: (Ölü, mezarda, denize düşmüş, boğulurken imdat diye … Devamını oku