Ensârın büyüklerinden Abdullah bin Selâm

Medîne’deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden olan Abdullah bin Selâm hazretlerinin Müslüman olması çok ibretlidir.       Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir. Medîne’deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi. Asıl ismi Husayn idi. Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona “Abdullah” ismini verdi.   Îmân etmeden önce, Yahûdî âlimlerinden idi. Müslüman olması çok ibretlidir. Kendisi şöyle … Devamını oku

İhlâslı olun, yoksa helak olursunuz!

“Allahü teâlânın bir kulunu sevdiğinin alâmeti, o kimsenin hayırlı işlerle meşgul olması, boş lüzumsuz işler konuşmamasıdır.”       Ma’rûf-i Kerhî hazretleri, evliyânın büyüklerindendir. 815 (H. 200) senesinde Bağdat’ta vefât etti. Sofiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Tasavvufta örnek, Hak teâlâya giden yolun rehberi, çeşit çeşit mârifetlerle seçilmiş zamânındaki âşıkların efendisiydi…    Ma’rûf-i Kerhî’nin babası ve annesi Hıristiyandı. Çocukluğunda onu bir papaza gönderip, Hıristiyanlığı … Devamını oku

Müslümandan hiç kimseye zarar gelmez kardeşim…

“İnsanların en merhametlisi, Müslümanlardır. Osmanlılar Avrupa’da 300-400 sene kaldıkları hâlde, bir Hıristiyan’ın burnu bile kanamamıştır…”           Müslüman örnek insan demektir. Zaten İslamiyet’in ilk zamanlar kısa zamanda hızla yayılması, Müslümanların güzel ahlâkı sebebiyle oldu.   Bütün dinleri iyi incelemiş olan, İngiliz ilim adamlarından Lord Davenport, yirminci asır başlarında Londra’da bastırdığı, “Hazret-i Muhammed ve Kur’ân-ı kerîm” adındaki … Devamını oku

Hizmete adanan bir ömür…

Hüseyin Hilmi Işık Efendi buyurdu ki: “Allahü teâlâ ancak çok sevdiği, çok mümtaz kıldığı kullarına sevdiği bir dostunu tanımayı nasip eder…”       Bugün, büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık Efendinin vefat yıl dönümüdür. (26 Ekim 2001)    Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin en çok sevdiği talebesi olan Hüseyin Hilmi Efendi, O mübarek zatı, 1929 yılında tanımakla ve ona … Devamını oku

“Gök tunç olsa, yer demir kesilse!..”

Rabia-i Adviyye hazretleri: “Gök tunç olsa, yer demir kesilse, bir damla yağmur düşmese, yerden bir tek bitki bitmese rızıktan endişe etmem!”       İsmâil adındaki salih bir zatın üç kızı vardı. O günlerde bir çocuk daha bekliyorlardı. Nihayet beklenen gün geldi ve hanımı nur topu gibi bir kız çocuğu daha dünyaya getirdi. Adını Râbia yani “Dördüncü” koydular… İsmâil Efendi … Devamını oku

“Gök tunç olsa, yer demir kesilse!..”

Rabia-i Adviyye hazretleri: “Gök tunç olsa, yer demir kesilse, bir damla yağmur düşmese, yerden bir tek bitki bitmese rızıktan endişe etmem!”       İsmâil adındaki salih bir zatın üç kızı vardı. O günlerde bir çocuk daha bekliyorlardı. Nihayet beklenen gün geldi ve hanımı nur topu gibi bir kız çocuğu daha dünyaya getirdi. Adını Râbia yani “Dördüncü” koydular… İsmâil Efendi … Devamını oku

Tarafını belli etmek için götürülen hediye!..

Süleyman aleyhisselama zamanın devlet reisleri hediyeler gönderiyorlarmış. Bir karınca da, çekirge bacağını almış, saraya doğru gidiyormuş!       Malum olduğu üzere, Süleyman aleyhisselam, hem Padişah hem de Peygamberdi. Süleyman aleyhisselam; “Yâ Rab! Bana hiçbir kimsede bulunmayan bir kudret ve devlet ihsân eyle” diye dua etti. Duâsı kabul edilip, cinlerin, rüzgârın ve hayvanların da insanlar gibi Süleyman aleyhisselama itâat … Devamını oku

Nakli esas alan kitapları yaymaya çalışmalıdır…

Ehl-i sünnet âliminin eserlerinden hazırlanmış “Tam İlmihâl” kitabını okuyup öğrenen kimse âlim olur. Tatbik eden ise velî olur…       İlim öğrenmenin ve öğretmenin fazileti çok büyüktür. Mesela bin kadar Ehl-i sünnet âliminin eserlerinden hazırlanmış “Tam İlmihâl Seadet-i Ebediyye” kitabını okuyup öğrenen kimse âlim olur. İçinde bildirilenleri ihlâsla tatbik ederse, Allahü teâlânın rızasına da kavuşur. Kitabı başkasına vermek de, ilmi yaymak, … Devamını oku

Siz nasıl iseniz öyle idare edilirsiniz…

Hülagu, Bağdat’ı yakıp yıkar… Şehrin dışına kurduğu karargâhtan haber gönderip o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir.        İnsanlar iyi ise, o topluma iyi idareciler gelir, kötü ise kötü idareciler gelir. Kur’ân-ı kerimde mealen, (Eğer siz, kendinizi değiştirmez iseniz, Allah size verdiği nimeti değiştirmez) buyuruluyor.   Bir hadis-i şerifte de mealen buyuruldu ki: (Siz nasıl … Devamını oku

Kara Medrese’nin nurlu müderrisi…

Numan ismindeki genç müderris, Ankara’daki Kara Medresede talebe yetiştiriyordu. Ancak onun bir sıkıntısı vardı!..       On dördüncü asırda, Ankara’nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfadl (şimdiki adıyla Solfasol) adında bir köyü, burada da Numan isminde; ilim aşkıyla yanıp tutuşan bir genç vardı…   Genç Numan, Ankara’da ve Bursa’da bulunan âlimlerin derslerine katılarak; tefsîr, hadîs, fıkıh gibi din ilimlerinde ve … Devamını oku

Allahü teâlâ, cömertlere her güzelliği vermiştir…

Peygamber efendimizin İslamı tebliğinden önce yaşamış olan Hatem-i Tai adında cömertliği dillere destan olan bir kimse vardı…           Cömertlik çok kıymetli bir haslettir ve muteber kitaplarda, şöyle tarif ediliyor: Parayı, malı, hayırlı, iyi yerlere dağıtmaktan lezzet almak. İslâmiyyetin emrettiği yerlere seve seve vermek… Allahü teâlâ, her cins güzelliği cömerde vermiştir…           … Devamını oku

Ümmetin en merhametlisi: Hazret-i Ebu Bekir​…

Bir gün Resûlullah efendimiz, Eshâbı ile mescidde otururken, Cebrâil aleyhisselâm gelir ve Hazret-i Ebû Bekir’i metheder!..       Hazret-i Ebu Bekir “radıyallahu anh” İslam dininin göz bebeğidir. Muhammed aleyhisselamın dostudur, arkadaşıdır, mübarek kayınpederidir… Büyük tüccar idi. Bütün malını, evini, barkını Resulullah uğruna verdi. Gençliğinde de arkadaş idiler.    Hazret-i Ebu Bekir, Aşere-i mubeşşerenin (cennetle müjdelenen on kişiden) birincisidir. … Devamını oku

Cehennem ebedî değil mi?

(Kötülükleri [günahları, küfürleri] kendilerini çepeçevre kuşatanlar Cehennemliktir, orada ebedî kalırlar.) [Bekara 81]           Bir okuyucumuza şöyle sormuşlar: “Nebe suresi 23. âyetinde, sonsuz olarak değil, asırlar boyunca cehennemde kalınacağı bildiriliyor. Dolayısıyla, kâfirler de cehennemde ebedî kalmayacaktır, diyorlar. Bu doğru olabilir mi?”   Hemen belirtelim ki bu, doğru değildir. Bahsedilen âyet-i kerimenin meali şöyledir:   (Onlar orada ahkâb [hukublar, devirler] boyunca … Devamını oku