Allahü tealanın salih kulları çoktur

“Bazı insanlar vardır ki, hemen kendisinin yetiştiğini ve çok ibadet ettiğini söyler.”

 

 

 

Ömer Halvetî hazretleri evliyanın meşhurlarındandır. İran’da Labîcan’da doğdu. Harezm’e gelip orada Muhammed Harezmî hazretlerinin sohbetlerinde yetişti. İcazet, diploma alıp, Tebriz’den Herat’a giderek taliplere ilim ve edep öğretti. 1397 (H.800) tarihinde Tebriz’de vefat etti. 

 

Ömer Halvetî hazretleri talebeliği yıllarında hocasının dergâhına odun taşırdı. Bir gün yine erkenden dağa gitti. Ormanda yemyeşil çimenli bir yer bulup “Buradan daha güzel namaz kılacak bir yer yoktur.” diyerek orada birkaç rekat namaz kıldı. O sırada gönlüne bir düşünce gelip; “Elhamdülillah! Nice kimseler vardır ki, şu anda gaflet uykusundadır. Onlar ne ibadet eder, ne Allahü teâlânın emirlerine uyar, ne de haramlardan sakınırlar. Biz ise çok şükür gücümüz yettiği kadar ibadet yapıyoruz” deyiverdi. Sonra kalkıp bir müddet gezindi. Birden kulağına Allahü teâlâyı zikreden sesler geldi. Etrafı dinledi. Bu sesler çok hoşuna gitti. Hemen sesin geldiği tarafa yöneldi. Gördü ki, bir adam baş aşağıya durmuş diliyle Allahü teâlâyı anıyor, zikrediyor. Onun yanına yaklaştı, selam verdi ve böyle durmaktaki maksadını sordu. O kimse; “Vücudum bir zaman kıyam üzere ayakta idi. Lakin ona alıştı. Sonra rükû üzere kaldım, ona da alıştı. Bir zaman da secdede kaldım. Onun da lezzetini alamaz oldum. Şimdi ben ibadet ediciler ve hamdedenler zümresine katılmak için bu şekilde zikir ve hamdetmeyi bedenime layık gördüm. Ben yatsı namazını kıldıktan sonra buraya gelir, bu hâlimle Rabbimi zikrederim.” buyurdu. Ömer Halvetî bunları işitince, kendini beğenme hâlini hatırlayıp, tövbe etti ve “Allahü teâlânın zikreden nice salih kulları varmış.” diyerek pişmanlık içinde hocasının dergâhına döndü. Hâlini hocasına anlatmak istedi. O sırada hocası talebelere vaaz etmeye başlamıştı. Bu durumu kendisi şöyle anlatır: “Hocam bir müddet vaazla meşgul oldu. Benim hâlimi anlamış olacak ki: “Bazı insanlar vardır ki, hemen kendisinin yetiştiğini ve çok ibadet ettiğini söyler. Bir-iki rekat namaz kılmakla öğünür, manevi dereceler ümit ederler. Hâlbuki öyle Hak âşıkları vardır ki, onlar akşamdan sabaha başı üzere durup Rabbini tahmîd (Elhamdülillah), tekbir (Allahü ekber) ve temcîd (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah) ederler.” buyurdu.” Sonra Ömer Halvetî, hocasının yardımı ile dağlarda bu hâl ile hallenip, Allahü teâlâyı zikreder oldu.

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek