Teyemmümün farz olduğuna delîl, Nisâ sûresinin kırküçüncü ve Mâide sûresinin altıncı âyet-i kerimeleridir.
Çelebi Şâh Mehmed Osmanlı âlimlerinden olup Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin neslindendir. Afyonkarahisar’da doğdu. Burada medrese tahsilini yaptıktan sonra İstanbul’da Sahn-ı semân Medresesinde büyük âlimlerin derslerine devam etti. Bursa ve Edirne’de müderrislik yaptıktan sonra Edirne ve sonra İstanbul kâdılığına terfi ettirildi. 1570 (H.978) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Abdest için su bulamayan teyemmüm eder. Teyemmümün farz olduğuna delîl, Nisâ sûresinin kırküçüncü ve Mâide sûresinin altıncı âyet-i kerimeleridir. Ve eğer, bir kimse suyu arasa ve bulamayınca teyemmüm edip namazı kıldıktan sonra, suyu görse, namazını iâde eder mi, veya etmez mi? Bu, ihtilâflıdır. Esah olan, kılmış olduğu namazı iâde etmez. Bir kimse, ıslansa, ammâ abdest alacak su bulamasa ve teyemmüm edecek yer dahî bulamasa, bir parça çamuru kurutup, onunla teyemmüm eder. Birkaç kimse teyemmüm etmiş olsa, bunlardan yalnız birisi suyu görse, hepsinin teyemmümü bozulur. Bir kimse bir miktâr su getirse, içinizden biriniz abdest alsın dese, cümlesinin teyemmümü fâsid olur. Ammâ cümleniz abdest alınız dese, hâlbuki getirilen su, yalnız bir kişiye kifâyet etse, hepsinin dahî, teyemmümü sahih olur…
Bir kimse cünüb olsa, bir yerde su bulamayıp, ancak câmide bulsa, teyemmüm eder ve sonra suyu almak için câmiye girer. Ammâ câmiye girdiğinde, su bulamazsa, namaz için, başka teyemmüm lâzım gelir. Bir kimse, câmi içinde otururken, ihtilâm olsa, teyemmüm eder ve sonra câmiden çıkar. Bir kimsenin elleri kesik olsa, teyemmüm edebilir. Lâkin, o kimsenin istincâ edecek kimsesi var ise, ondan istincâ sâkıt olmaz. Eğer yok ise sâkıt olur. Ve eğer, hem elleri ve hem ayakları kesik olsa, Tarafeyne göre, namazı sâkıt olur. İmâm-ı Ebû Yûsüfe göre, namazını kılması lâzımdır.
Cuma namazında teyemmüm câiz değildir. Yâni, abdest almak için vakit az olup, Cuma fevt olur diye, acele teyemmüm etse, câiz değildir. Bir kimse, yolda ihtilâm olsa, teyemmüm eder, sabah namazını kılar. Ve öğleye dek gider. İkindinin vakti yaklaşıp, öğlenin vakti çıkacak zamanda, teyemmüm ederek öğleyi kılar. Bu kimse, ikindiden sonra su bulsa, sabah ve öğle namazlarını iâde eder mi? Bunda, ulemâ ihtilâf ettiler. Bir kavilde, iâde eder, diğer kavle göre iâde etmez. Bu mesele sâhib-i tertîbe göre olmak muhtemeldir.