“Eline iki ekmek geçip, bunların hangisi helaldendir diye araştırmadan yiyen kimse, felah bulamaz.”
Ahmed Sûzî Efendi hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. Şeyh Şemseddin Sivasî hazretlerinin torunlarından olup Sivaslıdır. Âlet ilimlerini ve yüksek ilimleri Hâdimî merhumdan, tasavvuf ilmini de Şeyh Abdülmecid Efendiden tahsil etti. 1246 (m. 1830)’da vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
“Kul kendisini tam mânâsıyla ibâdete verip, insanların nazarında mertebe ve îtibârının silinmesini severek kabûl ettiği zaman onun ihlâs sâhibi kimselerden olduğu belli olur.”
“Bozulan kalbi düzeltmek için beş şey yapmalıdır. Helâl yemek, Kur’ân-ı kerîm okumak, sâlihlerle sohbet, gece ibâdet etmek, seher vaktinde ağlamak.”
“Kur’ân-ı kerîm âlimleri bu yolda dizlerini çürüttü. Ömürlerini ve bedenlerini bu yolda harcadılar. Böylece Kur’ân-ı kerîm ilmine sâhib oldular. Bu ilme vâkıf olabilmek için, bu kadarla kalmadılar. Dudaklarında kan kalmadı. Gözyaşları sel olup aktı. Kur’ân-ı kerîm ilmini onlar böyle buldu. Hidâyete eren bunlar oldu. Îmânlarını emniyet altına bunlar aldı.”
“İnsanı arzulardan kurtaran dost ikidir. Gözü ve kulağı muhâfaza etmektir.”
“Kalbin hasta olmasının alâmeti dörttür: Birincisi; tâattan (ibâdetten) tad, haz almaz. İkincisi; Allahü teâlâdan korkmaz. Üçüncüsü; eşyâya, mahlûkâta ibret gözüyle bakmaz. Dördüncüsü; dinlediği ilim ve nasîhatten istifâde etmez.”
“Öyle birisiyle dostluk kur ki, senin değişmenle değişmesin.”
“Her âzânın tövbesi vardır. Kalb ve gönlün tövbesi, şehveti terk etmektir. Gözün tövbesi, harama bakmamaktır. Dilin tövbesi, fenâ söz söylemekten, gıybet etmekten çekinmektir. Kulağın tövbesi, kötü sözleri dinlememektir. Ayağın tövbesi, haram yerlere gitmekten kendini korumaktır.”
“Şu üç şey ihlâs alâmetidir. Birincisi medh ve kötülenmek ona tesir etmez. İkincisi, amelleri unutur, günahlarını düşünür. Üçüncüsü, Hak teâlâdan gayrısını gönlünden çıkarır.”
“Tövbe iki kısımdır: İnâbe tövbesi; kulun Allahü teâlâdan korkup tövbe etmesi. İsticâbe tövbesi; kulun Allahü teâlâdan utanıp tövbe etmesidir.”
“Yemekle dolan midede hikmet durmaz.”
“Eline geçen bir parça ekmeğin yanında, ayrıca katık olarak tuz arayan kimse, velîler katında umduğunu bulamaz.”
“İlim tahsil ettiği hâlde, bununla amel etmeyene âlim denilemez.”
“Eline iki ekmek geçip, bunların hangisi helaldendir diye araştırmadan, düşünmeden yiyen kimse, hak yoldan felah bulamaz.”