Âyeti farklı yorumlamak!

Müctehid olmayan bir kimsenin, bir âyet-i kerimeye mâna vermeye kalkması çok yanlıştır. Doğru mâna verse bile hata etmiş olur!.. 

 

 

 

Günümüzde müctehid yoktur, fakat haddini bilmeyen “müctehid taslakları” çoktur. Müctehid olmayan bir kimsenin, bir âyet-i kerimeye mâna vermeye kalkması çok yanlıştır. Doğru mâna verse bile hata etmiş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

 

(Kur’ânı kendi görüşüyle açıklayan, verdiği mâna doğru olsa bile, muhakkak hata etmiştir.) [Nesai]

 

Kur’ân-ı kerim ve hadis-i şerifi yanlış anlamak veya şüphe etmek imanı giderir. Bu inceliği iyi bilen Hazret-i Ebu Bekir, “Kur’ânı kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi yer taşır, hangi gök gölgeler” buyuruyor. (Şir’a)

 

Hazret-i Ebu Bekir, hem mutlak müctehid, hem de Peygamberlerden sonra bütün insanların üstünü bir zat iken, o böyle söylerse, bizlerin ne söylemeye hakkı olur?

 

Şefaat haktır: Şefaatin hak olduğunu bildiren birçok âyet-i kerime vardır. Ehl-i bid’at, şu âyet-i kerimeden dolayı şefaatin hak olmadığını savunuyor:

 

(Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?) [Bekara 255]

 

Bid’at ehli olanlar, (Burada peygamberler veya şehitler şefaat eder denmiyor, o hâlde hiç kimse şefaat edemez) diyorlar. Hâlbuki âyet-i kerime açık, (Allah’ın izni olmadan şefaat olmaz) buyuruluyor. Bu ifadeden, Allahü teâlâ izin verince, şefaat ehli olanların şefaat edeceği anlaşılır. 

 

Peygamber efendimiz, Allahü teâlâdan izin aldıktan sonra, yakınlarına ve imanı olan herkese şefaat edecektir.

 

Tesettür farzdır: Tesettürle ilgili bir âyet-i kerime meali şöyledir:

 

(Mümin kadınlara söyle, gözlerini [yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, [Kolye, küpe, bilezik, kına, sürme gibi] ziynetlerini [ve ziynet taktıkları baş, kulak, kol ve ayaklarını] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını]  örtsünler!) [Nur 31] (Celaleyn, Medarik)

 

Peygamber efendimiz, Mecmaul-enhür’deki, (Kadının bütün bedeni avrettir) hadis-i şerifi ile bu âyet-i kerimeyi açıklıyor. Demek ki kadının tesettürü bütün vücudunu kapatmakla oluyor. Aişe validemizin bildirdiği başka bir hadis-i şerifte de, tesettür âyeti gelince, ilk muhacir kadınların, emri geciktirmemek için hemen peştamallarını yırtıp başlarını örttükleri bildiriliyor. (Buharî)

 

Cennette Allahü teala görülecektir: Kur’ân-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

 

(Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler [müminler], Rablerine bakacaklardır.) [Kıyamet 22, 23]

 

Bid’at ehli kimseler, (Âyette, bakacaklardır deniyor, göreceklerdir denmiyor) diyerek görmeyi inkâr ediyorlar. Peygamber efendimiz, bu âyet-i kerimenin açıklaması olarak, Kütüb-i sittenin hepsinde bulunan meşhur ve sahih bir hadis-i şerifte, ayın dolunay olduğu bir zamanda buyuruyor ki:

 

(Gökteki şu ayı nasıl net görüyorsanız, [Cennette] Rabbînizi, böyle açıkça göreceksiniz.) [Buharî, Müslim, İbni Mace, Tirmizî, Ebu Davud, Nesaî, İ. Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban]

 

Şefaatle, tesettürle ve Allahü teâlâyı görmekle ilgili âyet ve hadisleri inkâr etmek nasıl normal karşılanır?




Kategori içindeki yazılar: Ahmet Demirbaş