Fetih, sulh ve huzur…

Müslümanlar, fethettikleri yerlerde insanların adalet, sulh, refah, huzur içerisinde ruhen ve bedenen mesut bir hayat yaşamalarını sağlamışlardır.

 

 

 

İslam medeniyeti -2-

 

Müslümanlar, fethettikleri yerlere, imanı, ahlakı ve hakiki medeniyeti taşımışlar, insanların adalet sulh, refah, huzur içerisinde ruhen ve bedenen asırlarca mesut bir hayat yaşamalarını sağlamışlardır. Gittikleri yerlerde mamur beldeler kurmuşlar, huzur ve sükûn içinde yaşayan cemiyetler tesis etmişler, oralardaki insanlara adaletle, şefkat ve merhametle davranmışlardır.

 

Hâlbuki teknolojide ileri fakat imandan, adalet, insaf, şefkat ve merhametten yoksun olan milletler ise girdikleri her yerde çok kan dökmüşler, geriye gözyaşı, yıkım, ölüm, vahşet bırakmışlardır.

 

Günümüzde bütün dünya milletleri İslam medeniyetine hayranlıklarını dile getirmekte, dünyadaki pek çok ilim adamı, vakıf, yayınevi, araştırma teşkilâtları, insanlığın günlük hayatından en girift meselesine kadar içine düştüğü buhranlara çare bulmak için, bu medeniyeti, bilhassa Osmanlı Devleti’nin yapısını incelemekte, onların asırlarca elde ettikleri tecrübelerinden faydalanarak problemlerini çözmeye, sıkıntılarını azaltmaya çalışmaktadır.

 

Müslümanların son zamanlarda, ilim sahasında en büyük rehberi, Osmanlılar idi. Bütün Hristiyan âlemi bu İslam devletinin, dünyadaki terakkilere, gelişmelere ve keşiflere kayıtsız kalması için siyasî ve askerî hücumlara geçtiler. Bir taraftan, haçlı saldırıları, bir taraftan da son senelerde Osmanlı devletini ele geçiren sözde aydınların, masonlara aldanarak, Avrupa’nın fende ilerlemesine, yeni keşiflere gözlerini kapamaları, ilerlemeyi teknikte değil de dinde reform yapmakta, bölücülükte aramaları Osmanlıların fen ve teknikte rehberlik yapmalarına mâni oldu. Osmanlı Devleti bundan çok zarar gördü.

 

Dünyada, her gün, her sahada birçok yenilikler yapılmaktadır. Bunları biz, devamlı takip etmeye, öğrenmeye ve öğretmeye mecburuz hatta mahkûmuz. Yoksa düşmanlarımız bize yaşama hakkı tanımazlar…

 

Allahü teâlânın her nimetine mâlik olan, iyi iklim, bol su, zengin maden kaynaklarıyla dünyada eşi bulunmayan vatanımız Türkiye, Ehl-i sünnet itikadında olan hakiki Müslümanlara muhtaçtır. Ancak bu hakiki Müslümanlar, el ele vererek, birbirlerini sayarak, severek, koruyarak, Müslüman ismini taşıyan bidat ehlinin ve İslam düşmanlarının saçma ve sapık neşriyatını reddederek, durmadan çalışarak, yirminci asrın fen ve teknolojisine ulaşarak ve hattâ onu da geçerek, bu vatanı lâyık olduğu dereceye eriştirebilirler. İslamiyeti, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi öğrenmemiş, helâle, harama ehemmiyet vermeyip, kendisine aşılanmış yabancı fikirlere aldanarak, din kardeşlerine düşman olan bidat sahiplerinden bu memlekete hayır gelmez. Bunların ruhları hastadır. Bir makine gibi, kimin eline geçerlerse, onun istediğini yaparlar. Memlekete en büyük fenalığı yapan bunlardır. Allahü teâla, bizi bu gibi zararlı bidat sahiplerinin, tarihine, kültürüne yabancı kimselerin şerrinden muhafaza buyursun! Âmin.




Kategori içindeki yazılar: Salim Köklü