Dert ve belalar, usta bir kılavuzdur!..

Cahiller, ahmaklar, “Allah, dostlarına niçin bela gönderiyor da, nimet vermiyor” diyerek, bu sevgili kullara inanmıyorlar…

 

 

 

Dünya, zevk yeri değil. Ahiret, bunun için yaratıldı. Dünyanın ömrü, ahiretin uzunluğu yanında, deniz yanında bir damla kadar bile değildir. Bunun için dostlarına merhamet ederek, sonsuz nimetlere kavuşmaları için, dünyada birkaç gün sıkıntı çektiriyor. Düşmanlarına, biraz lezzet verip, çok elemlere sürüklüyor…

 

İmam-ı Rabbani Müceddid-i elf-i sani Şeyh Ahmed-i Faruki Serhendi hazretleri, insana belanın geliş sebeplerini sual ve cevaplarla şöyle açıklıyor:

 

Dertlerin, belaların gelmesine sebep, günah işlemektir. Fakat, belalar, sıkıntılar, günahların affedilmesine sebep olur. O hâlde, dostlara, belalar, sıkıntılar çok gelirse günahları kalmaz. [Ama tevbe, istigfar edince de, günahlar affolur. Dert ve bela gelmesine lüzum kalmaz. O hâlde, dert ve beladan kurtulmak için, çok istigfar okumalı.] Dostların günahını, düşmanların günahları gibi sanmamalı. Bunların günah ve kusurları olsa da, başkalarının günahları gibi değildir. Yanılmak ve unutmak gibidir. Taha suresinin, (Âdem’e önce söyledik. Fakat unuttu. Azm ile, karar ile yapmadı) mealindeki 115. âyet-i kerime bunu bildiriyor. O hâlde, dostlara gelen dertlerin, belaların, çok olması, günahların çok olduğunu göstermez, günahların çok affedildiğini gösterir. Dostlarına çok bela vererek, günahlarını affeder, temizler. Böylece bunları, ahiret sıkıntılarından korur…

 

Cahiller, ahmaklar, (Allah, dostlarına niçin bela gönderiyor da, nimet vermiyor) diyerek, bu sevgili kullara inanmıyorlar… Böyle sözler, ahiret hayatına inanmayanların sözleridir. Cennet nimetlerinin, Cehennem azaplarının sonsuz olduğunu bilen kimse, dünyanın birkaç günlük belalarına, sıkıntılarına hiç önem verir mi?
Bela, kemend-i mahbubdur [sevgilinin, âşıkını kendine çekmek için gönderdiği kemenddir.] Âşıkları, sevgiliden başka şeylere bakmaktan koruyan bir kamçı gibidir. Âşıkları, sevgiliye döndürür. O hâlde, dertlerin, belaların dostlara gönderilmesi lazımdır. Belalar, dostları, sevgiliden başka şeylere düşkün olmak günahından korur. Başkaları, bu nimete layık değildir. Dostları, zorla sevgiliye çekerler. İstediklerini dert ve bela ile çekerler ve onu sevgili derecesine yükseltirler. İstemediklerini başıboş bırakırlar. Bunların içinden, sonsuz saadete layık olan, kendisi doğru yola gelip, çalışarak, uğraşarak, ihsana kavuşur.
Görülüyor ki, seçilenlere, bela çok gelir. Çalışanlara, uğraşanlara o kadar çok gelmez. Bunun içindir ki, seçilmişlerin, beğenilmişlerin ve sevilmişlerin baş tacı olan Peygamberimiz, (Benim çektiğim acı gibi, hiçbir Peygamber acı çekmedi) buyurdu. O hâlde, dert ve belalar, öyle usta bir kılavuzdur ki, dostu dosta, şaşmadan kavuşturur…




Kategori içindeki yazılar: Ahmet Demirbaş