Kumru Baba buyurdu ki: “Müminlerin haklarına riâyet, Allahü teâlânın haklarına riâyettendir.”
Kumru Baba Celvetî yolu büyüklerindendir. İsmi Nûreddîn’dir. Edirne’de uzun yıllar halka İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattıktan sonra 1432 yılında vefât etmiştir. Sohbetlerinde şöyle anlatırdı:
“Yeryüzü iki sınıf kimseye çok hayret eder. Birisi, ölümden gâfil olarak, yatağını, karyolasını süsleyip uykuya yatan kimsedir ki, yeryüzü kendi hâl lisanı ile o kimseye şöyle, der: ‘Ey insan! Şu nâzik bedenin, yataksız olarak arada bir perde bulunmadan, bende uzun müddet kalacak ve çürüyecek. Bunu niçin düşünmüyorsun?..’ Yeryüzünün kendisine hayret ettiği ikinci kimse de, ufak bir arazi parçası yüzünden kardeşi ile hasım olan kimsedir ki, yeryüzü, kendi hâl lisanı ile o kimseye ‘Ey insan! Münâkaşasını yaptığınız bu yerin sizden önceki sahiplerinin nerede olduklarını niye düşünmüyorsun?’ der.”
“Bizlere ne kadar şaşılır ve hayret edilir ki, gölge denilince hemen güneşin varlığı aklımıza gelir de, Cennet denilince akla Cehennemin geleceği ve ondan korunmak çâreleri düşünüleceği yerde, yine de ondan gâfil oluruz.”
“Beş vakit namazını kılan, efendisine (kocasına) itaat eden, her işinde Allahü teâlânın rızâsını gözeten, insanları gıybet etmekten, dedikodu yapmaktan, koğuculuktan dilini koruyan, kanâat sahibi olup dünyâ malına meyletmeyen ve musîbetlere karşı sabreden bir kadın, hakîkaten çok iyi bir kadındır.”
“Bir kimsenin; evlendiği, kırk yaşına geldiği, saçına ak düştüğü hâlde ve hacca gidip Beytullah’ı ziyâret ettiği hâlde hâlâ aklını başına toplamaması, vakitlerini oyun ve günah olan şeylerle geçirmesi ne kadar çirkindir.”
“Müminlerin haklarına riâyet, Allahü teâlânın haklarına riâyettendir.”
“Kim, Allahü teâlâdan korkarak kalbine gelen uygunsuz düşüncelerden korunmaya çalışırsa, Allahü teâlâ da o kimsenin uzuvlarını, uygunsuz işleri yapmaktan korur, muhafaza eder.”
“Hased eden dâima hastadır, cimri insan, dâima fakirdir.”
“Cennet en hayırlı mal, Cehennem ise en kötü barınaktır.”
“Kanaatkâr olmak, boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır.”
“İyilik, zincirden bir bağ olup, onu ancak teşekkür veya mükâfatlar çözebilir.”
“Mü’min, nimetle hatâ arasında olup, nimete yalnız şükür ve istiğfarla erişilir.”