Işık vermeyen kandil!..

İran’ın Bistam şehrinde doğan ve orada vefât eden Bâyezid-i Bistâmî hazretleri, talebesiyle bir sevdiğinin evine, misâfirliğe gitmişti.
Ev sâhibi “kandil” yaktı.
Fakat oda aydınlanmadı.
Hazret-i Bâyezid sordu:
“Kardeşim! Bu kandilde bir acâyiplik var. Yanıyor, ama ışık vermiyor, acabâ sebep nedir?”
Ev sâhibi kalktı.
Büyük bir edeble;
“Efendim, biz bu kandili bir geceliğine komşudan emânet almıştık. Dün gece gâyet güzel ışığını verdi, şimdi vermiyor, ben de anlamadım” diye arz etti.
Büyük velî, ev sâhibine;
“Sen bu kandili götür o komşuya. Dün için teşekkür et. Bu gece yakmaya da tekrar izin al” buyurdu.
Ev sâhibi; “Peki efendim” dedi.
Kandili komşuya götürdü.
İzin alıp geldi ve yaktı yine.
Öyle güzel yandı ki, oda ışıkla doldu.
Mübârek zât buyurdu ki:
“Tamam şimdi oldu.”
● ● ●
Bu zât bir gün yanlışlıkla bir “karıncayı” ezmişti. Öyle çok üzüldü ki, yüreğinde hissetti acısını!
O ölü karıncayı avcuna aldı.
Şefkat ve merhametle baktı.
Ve kırık bir kalple yalvardı:
“Yâ Rabbî!.. Bunu dirilt.”
Karıncada bir kıpırdama oldu.
Ve canlanıp başladı yürümeye…
● ● ●
Bu zât, bir sohbetinde;
“Kardeşlerim! Gıybetten çok sakının. Zîra bu günah, annesiyle zinâ yapmaktan daha büyük günahtır” buyurdu.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan