Jean Ferrera isminde insaflı bir Fransız, yazmış olduğu bir makalesinde, başlangıcından bugüne kadar Müslüman memleketlerindeki fennî çalışmalar hakkında önemli bilgiler vermektedir. Makale 1978 yılında neşredilmiştir. Ferrera makalesinde, hülasa olarak şöyle diyor:
Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) 632 senesinde Medine’de vefat etti. Onu takip eden senelerde, bugün Suudî Arabistan denilen yerden hareket eden Müslümanlar, Atlantik Okyanusu’ndan Amur Nehri’ne kadar genişleyen çok büyük bir İslam İmparatorluğu kurdular.
Müslümanlar son derecede kuvvetli, sabırlı, cesur olmakla beraber, harpleri kazanınca, büyük merhamet gösteriyorlardı. Geçtikleri her yerde, birçoğumuzun hâlâ bilmediği büyüklükte bir medeniyet kurdular. Bağdat’tan Kurtuba’ya kadar, geniş bir sahada kurulmuş olan İslam üniversiteleri, o zaman çok bilgisiz olan Avrupalıların tanımadıkları ve hattâ ortadan kaldırmaya çalıştıkları fen bilgilerini ortaya çıkardılar.
Müslümanlar, dokuzuncu asırda, Avrupalılara ilk olarak rakamları ve sıfırı öğrettiler. Bunun gibi, trigonometriyi de Avrupalılara öğreten yine Müslümanlar oldu. Önce, sinüs ve cosinüsü, sonraları ise, bütün trigonometriyi Avrupalılar, Müslüman üniversitelerinde öğrendiler. Dokuzuncu asırdan onikinci asra kadar, dünyada ne kadar ilmî veya teknik bir inkişaf, gelişme varsa, ancak Müslüman üniversitelerinde öğreniliyordu.
[Osmanlı Devleti’nde de sayısız ilim ve fen adamları yetişti… Bunlardan biri, İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Câmii’nin Muvakkiti, vakit hesaplama mütehassısı Mustafa bin Alî Efendi’dir. Kitaplarında, astronomi ile ilgili şaşılacak bilgiler vardır.]
Halife Memûn halîfe zamanında hesap, geometri ve ilm-i heyet [astronomi] âlimi Muhammed bin Mûsâ Harezmî, güneşin irtifâını [yüksekliğini] ve yerin Ekvator uzunluğunu ölçmüş ve namaz vakitlerini tayin eden Usturlap [Rub’ı dâire] âletini yapmıştır.
Müslüman astronomlar, dünyanın küre şeklinde olduğunu ispat ederek, Avrupalıların, (Dünya tepsi gibidir, denizlerde çok gidilirse aşağı düşülür) inancını yıktılar. Doğru bir şekilde arz’ın çevresini ölçmeyi basardılar. Avrupalılara birçok şey öğreten ve Rönesans’ı hazırlayan Abbasî İmparatorluğu, ne yazık ki yavaş yavaş zayıflamaya başladı. 1258’de Moğollar Bağdat’ı ele geçirdiler. Yakıp yıktılar. Böylece Müslümanların kurdukları büyük medeniyet ortadan kalktı.
İslam medeniyetinde yeni bir Rönesans [yeniden canlanma] olması için ne yapmak gerektiği hususunda, Kuveyt tetkik [Araştırma] Merkezi müdürü Prof. Muhammed el Samalî şöyle der:
“Her şeyden evvel, ilim, fen alanında ilerlememiz lâzımdır. Bunun için, ilmî, fennî tetkikatımızı sıklaştırmamız, bir yandan da ilim adamı yetiştirmemiz icap etmektedir.”