Eshâb-ı kirâma düşman olan hükümdar!..

Molla Arab hazretleri Osmanlı İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. İsmi Vâiz Muhammed bin Ömer’dir. Antakya’da doğdu. Arab lisanını iyi bildiği ve Haleb’den Bursa’ya geldiği için “Molla Arab” diye şöhret buldu. Fıkıh ilmini fazîlet sâhibi babasından, usûl-i fıkıh, kırâat ve Arabî ilimleri, amcaları Şeyh Hasan ve Şeyh Ahmed gibi âlimlerden öğrendi. Tebrizli Mevlânâ Mürîd’den ilim öğrendi. Sonra Antakya’ya döndü. Haleb ve Kudüs’deki âlimlerle görüştü. 1495 (H.901) senesinde Bursa’ya, sonra İstanbul’a gitti. Sultan İkinci Bâyezîd Han, Molla Arab’ın şöhretini işitip dersine geldi. Modon şehrinin fethine katıldı. Fetih sırasında konuşmalarıyla ve duâlarıyla askeri coşturdu. Yavuz Sultan Selîm Hanı, şiirlerle cihâda teşvik ve tahrik eyledi. Bu maksadla Es-Sedad fî Fedâil-il-Cihâd kitabını yazdı. Çaldıran Seferine katılıp, askere cesâret verdi. Kânûnî Sultan Süleymân Han ile de Engürüs Seferine katılıp, zafer için yaptığı duâları kabûl oldu. Seferden sonra Bursa’ya gelip, çeşitli kitaplar yazdı. Bursa’da büyük bir câmi inşâ ettirmeye başladı. Fakat bu câminin inşâatı tamamlanmadan 1532 (H.938) senesinde vefât etti. Es-Sedad fî Fedâil-il-Cihâd kitabında şöyle buyuruyor:

Eshâb-ı kirâma düşman olmayı, Abdullah bin Sebe’ adındaki bir Yahudi dönmesi ortaya çıkardı. Zamanla, unutulmuş iken, cihâna yayarak dîn-i islâmda büyük bir yara, derin bir uçurum açılmasına tekrar sebep olan, Şâh İsmail Safevî’dir. Tebrîz’de hükûmet kurmuş ve Eshâb-ı kirâma düşman olmayı, resmen ilân etmiştir. Müslümanları kolay aldatabilmek için, “Oniki İmam”dan imam-ı Mûsâ Kâzım soyundan olduğunu söylüyor. Bu sözün yalan olduğunu âlimlerimiz söylemişlerdir. Tebrîz’e girdiğinde, Ehl-i sünneti kılıçtan geçirdiği meşhûrdur.

Şâh İsmail’in İslâm tarihini lekeleyen o bozuk hareketlerinden önce, İslâm memleketlerinin hiçbirinde, mekteplerde, medreselerde, meclislerde, hocalardan, muallimlerden, talebeden hiçbirisi Sahâbe-i kiramdan hiçbirisine dil uzatmazdı. Hanefî âlimleri, Yezîd’e bile lânet etmeye izin vermemiştir. Yalnız aldatılmış olan bazı kimseler, Ehl-i beyti bulundukları derecenin üstüne çıkarmış iseler de, bunlar da, Sahâbe-i kiram için dîne ve edebe muhâlif bir şeyler söylememişlerdi. Ehl-i beytin kıymetini bilmemekte Abbâsîler, Emevîleri geçmişlerdir.


Vehbi Tülek

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek