Gençlerimizi düşmanların tuzaklarından koruyalım!

Zaman, Osmanlının son dönemleri… Dünyada her gün, her sahada birçok yenilikler yapılmaktaydı. Bunların, devamlı takip edilmesi, öğrenilmesi ve öğretilmesi gerekiyordu. İşte Osmanlı devletinin son zamanlarında iç ve dış düşmanların, yani din düşmanı olan masonların tesirleri ile, gençler fen bilgilerini öğrenmekten, fen ve sanat üzerinde çalışmaktan mahrum edildiler.

Hükûmet idaresini ele geçiren sözde aydınlar, cahil ittihatçılar, masonlara aldanarak, din bilgilerini değiştirmeye, dinin esaslarını yıkmaya çalıştılar. Avrupa’nın fende ilerlemesine, yeni keşiflere gözlerini kapadılar. Hâlbuki dinimiz, din bilgilerinde, İslam ahlâkında ve ibadetlerde en ufak bir değişiklik yapmayı şiddetle menetmiştir. Dünya işlerinde, fen bilgilerinde ise, her değişikliği yapmayı, bütün yeni keşifleri öğrenmemizi ve yapmamızı emretmiştir. İttihatçılar ise bunun tersini yaptılar. Osmanlı devletinin ilimde ve fende gerilemesine sebep oldular. Hatta fen bilgilerine, modern tekniğe uymak isteyen Türk sultanlarını şehit ettiler. Masonların elinde maşa olarak, ilerlemeyi, teknikte değil de, dinde reform yapmakta, bölücülükte aradılar. Bu sebeple o muazzam devletleri çöktü.

Tarih tekerrürden ibarettir. Milletlerin hayatında gençler çok çok önemlidir. Tarihten ibret alarak gençlerimizi böyle zararlı düşüncelerden, bozuk fikirlerden, yanlış yollardan, dış düşmanların ve onların maşası olan iç düşmanların şerlerinden korumalıyız. Gençlerimizin, bir taraftan yeni bilgileri, fenni ve teknolojik gelişmeleri takip etmelerini, hatta dünyada yeni buluşları önce onların yapacakları şekilde yetişmelerini sağlarken, diğer taraftan dinine, tarihine, kültürüne, ecdadına bağlı, doğru iman sahibi, kalpleri temiz, ahlakı güzel gençler olarak yetiştirilmelerini de temin etmeliyiz. Böylece geçmişte ve günümüzde olduğu gibi ülkemiz üzerinde sinsi emelleri olan ülkelerin, gençlerimizi kendi hain emellerine alet etmek istemelerine fırsat vermemiş ve gençlerimizi onların tuzaklarına düşmekten korumuş oluruz.

Burada çok önemli bir husus, dinimizi bozuk itikatlı kimselerin kitaplarından değil, Ehl-i sünnet âlimlerinin, yani dört mezhep âlimlerinin kitaplarından öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Ehl-i sünnet âlimleri, insanın eline sağlam ölçüler verir. Bu ölçülerle insan, doğru ile yanlışı birbirinden ayırır. Ehl-i sünnet ölçüsüne sahip olmayan kimsenin, yanlış yollara sürüklenmesi ve aldatılması çok kolay olur. Allahü teâlâ gençlerimizi, yanlış ve bozuk kimselere aldanmaktan muhafaza eylesin. Âmin.





Salim Köklü

Kategori içindeki yazılar: Salim Köklü