Namaz, en kıymetli ibadettir


Namaz, sosyal hayatımızı da düzenler. Camilerde cemaatle kılınan namaz Müslümanların kalplerini birbirine bağlar. Aralarındaki sevgiyi arttırır…

Namaz, ibadetlerin en kıymetlisidir… Namaz kılmak, Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek Onun karşısında kendi küçüklüğünü anlamaktır. Kulun âcizliğini Rabbine itiraf etmesidir. Bunu anlayan kimse hep iyilik yapar, hiç kötülük yapmaz. Her gün beş kerre Rabbinin huzurunda olduğuna niyet eden kimsenin kalbi tertemiz olur. Kimseye zarar vermemeye çalışır. Herkese iyilik yapmaya koşar.

Namaz, insanı disiplinli bir hayata alıştırır. Namazın kazandırdığı bu alışkanlık, insanın bütün işlerine yansımakta ve böylece verimin ve başarının artmasına sebep olmaktadır. Sabahın erken saatlerinde namaza kalkan Müslüman işine erken başlar, gün boyunca Yaradanı’nı hatırlayarak emirlerine uymaya çalışır. Rabbine olan bu bağlılığı, onu zararlı işlerden korur. Günün sonunda yatsı namazını kılıp bir günlük hayat muhasebesini yapar. Böylece düzenli ve tedbirli bir hayatı olur.

Camilerde cemaatle kılınan namaz ise Müslümanların kalplerini birbirine bağlar. Aralarındaki sevgiyi arttırır. Her vakitte birbirlerine kardeş olduklarını hatırlatır. Büyükler küçüklere karşı merhametli olur. Küçüklerin de büyüklere saygılı davranması öğretilir. Zenginler fakirlere ve kuvvetliler zayıflara yardımcı olur. Hastalar camide görülemeyince, evlerinde aranıp ziyaret edilir.

Namaz, faydalı işleri yapmada alışkanlık kazandırır. Fakirlere, muhtaçlara karşılık beklemeksizin yardım etmeye alıştırır. İnsan yaptığının karşılığını yalnız Allah’tan bekler.

Namaz, mahlûkatın bütün ibâdet şekillerini bir araya toplayan özlü bir ibâdettir. Kur’ân-ı kerîmin ifadesine göre, kâinattaki bütün mahlûkat Allahü teâlâyı, devamlı olarak zikir ve tesbih etmektedir: (Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı tesbih etmesin. [Allah’ı zikretmesin ve O’na ibâdet etmesin] Fakat siz onların bu tesbîh [ve ibâdetlerini] anlayamazsınız.) [İsrâ, 44]

Yeryüzünde insan dışındaki canlılara baktığımız zaman esas olarak üç şekilde görürüz:

1. Dik olarak ayakta duranlar: Bitkilerin çoğunluğu ile iki ayaklı hayvanlar gibi. 2.Yarı ayakta, yani, eğik olarak duranlar: Dört ayaklı hayvanlar gibi. 3. Yerde sürünenler: Sürüngen hayvanlarla bazı bitki çeşitleri gibi.

Bu saydığımız mahlûklar, yukarıdaki âyetin ifade ettiği ibâdetlerini, bulundukları şekilleriyle yapmaktadırlar. Fakat insanoğlu namaz kıldığı zaman, bu mahlûkların ayrı ayrı olan ibâdet şekillerini namazı içinde birleştirmektedir. Nitekim, namazın bir kısmı ayakta (kıyâm), bir kısmı yarı ayakta, eğilerek (rükû’) ve bir kısmı da yerde (secde) yapılmaktadır. Bu da göstermektedir ki, namaz, Allah’a ibadet şekillerinin hepsini kendinde toplayan en mükemmel ibâdet hâlidir. Melekler de, diğer varlıklar gibi, yalnız bir şekil ile Allah’a ibâdet ederler. Bu da yukarıda belirttiğimiz gibi ya kıyâm, ya rükû’ ya da secde hâlinde bir ibâdettir. İnsan ise yüksek yaratılışı icabı olarak meleklerin ibâdet şekillerini de kendi ibâdeti içinde birleştirerek Allah’a kulluk vazifesinde bulunmaktadır.

Hasan Yavaş’ın önceki yazıları…



2025-12-24 02:00:00

Kategori içindeki yazılar: Hasan Yavaş