“Seni ıslâh etmeyen ilim, dalâlet (sapıklık); faydası olmayan mal ise, vebâl (yük, sıkıntı ve azap)tır…”
Dünkü makâlemizde, büyüklerin, ilim hakkındaki bazı sözlerinden bahsettik; bugün birkaç kelime daha yazacağız inşâallah:
61- İlmin hayırlısı (en iyisi), kendisiyle doğruyu bulmanı sağlayan ve ilmin en kötüsü ise, âhıretini mahveden ilimdir. 62- İlmi talep eden kimse için, dünyâ izzeti ve âhiret kurtuluşu vardır. 63- İlimden daha iyi kurtuluşa erdiren rehber yoktur. 64- İlim, kişiyi hidâyete ve kurtuluşa erdirdiği gibi, aynı şekilde câhillik de saptırır ve helâk eder. 65- İlim gibi, bir azık yoktur. 66- İlim gibi, bir şeref yoktur. 67- İlim gibi, bir gece sohbet arkadaşı yoktur. 68- İlim öğren; çünkü o, güzel bir mîrâstır. 69- İlimden daha faydalı bir hazîne yoktur. 70- İlimden daha şerefli bir izzet yoktur. 71- İlmi ve onun ehlini, ancak câhil ve ahmak hafîfe alır. 72-Bilmediğiniz şeye düşmân olmayın, çünkü ilmin çoğu bilmediğiniz şeylerdedir. 73- İlim, ancak ehlinden alınır. 74- İlâhî yardım olmadan, ilim fayda vermez.
75- Az ilim, çok câhilliği giderir. 76- İnsanlar, birbirlerine karşı, ilimle ve akılla üstün olurlar, malla ve soyla değil. 77- İki şeyin sonuna ulaşılmaz: ilim ve akıl. 78-Kim, ilimden doğru yolu göstermesini isterse; ilim, ona, doğru yolu gösterir. 79- İlmin hidâyet etmediği kimseyi, câhillik dalâlete düşürür, zelîl eder. 80- İlmiyle amel eden kimse, âhiret arzûsuna ve murâdına ulaşır. 81- Amel edilmeyen ilim, meyvesiz ağaç gibidir. 82- Amelsiz ilim, oksuz yay gibidir. 83- İlmin kemâli, onunla amel etmektir. 84- İlim, amel etmeyenin aleyhine hüccet ve vebâldir. 85- İlmin gerektirdiği şeyle amel etmek, onun kemâlindendir. 86- Faydası olmayan ilim, etkisi olmayan ilaç gibidir. 87- Seni ıslâh etmeyen ilim, dalâlet (sapıklık); faydası olmayan mal ise, vebâl (yük, sıkıntı ve azap)tır. 88- İlmin gâyesi (nihâyeti), amelin güzelliğidir. 89- “Bilmiyorum” demek, ilmin yarısıdır.
90- Amel edilen az ilim, amel edilmeyen çok ilimden hayırlıdır (daha iyidir). 91- Her ilimden en iyisini alın. Çünkü bal arısı her çiçekten en güzelini alır. Böylece ondan kıymetli iki cevher oluşur. Birincisinde, halka şifâ vardır, diğeri ise (petektir ki) onunla ışık elde edilir (mum yapılır). 92- Nice ilimler vardır ki, insanı helâk olmaya sürükler. 93- En kötü ilim, amel edilmeyen ilimdir. 94- İlmin zekâtı, onu hak edenine vermektir… 95- Mutlakâ öğrenmen gereken ve bilmemesi mazûr görülemeyecek şeyi sor. 96- İlmin âfeti, kendini beğenmişliktir. 97- İlimden başka her şey, harcandıkça azalır. 98- Her şey azaldıkça, ilim ise çoğaldıkça azîz (kıymetli) olur. 99- Her kap içine bir şey bırakılınca daralır, ancak ilim kabı çoğaldıkça genişler.
100- Kişiye ziynet veren, ilmi ve hilmidir. 101- İlim, hilim ile beraber olmadıkça meyve vermez. 102- İlmin ziyneti (süsü), hilimdir (halîm-selîm,yumuşak olmaktır). 103- İlim ve hilim ne güzel dostturlar! 104- İlmin kemâli, amel etmektir. 105- İlmi, ancak ders çalışmasını uzatan öğrenir. 106- İlim, beden rahatlığıyla ele geçmez. 107- İlim mütâlaasını çoğaltan, bildiğini unutmaz ve bilmediğini de öğrenir. 108- İlmin kıvâmı (bekâsı), onu yaymaktır. 109- İlmi müzâkere (ders okumak), âlimlerin lezzetidir. 110- İlim meclisleri ganîmettir.