Bedîüddîn-i Sehârenpurî hazretleri, gençliğinde İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetine katılır; ama sohbetten çıkınca âşık olduğu bir kıza giderdi hemen.
Bir gün yine gelmişti.
İmâm-ı Rabbânî, ona şefkatle bakıp “Evlâdım niçin namaz kılmıyorsun, niçin günahtan sakınmıyorsun?” buyurdu.
Bedîüddîn cevâben;
“Ben böyle sözleri çok dinledim. Bana nasîhat tesir etmiyor. Eğer husûsî bir teveccüh buyurursanız belki o zaman düzelebilirim” dedi.
Büyük velî buyurdu ki:
“Öyleyse yarın bu niyetle gel.”
Bedîüddîn “Peki efendim” deyip ayrıldı…
Ertesi sabah tam sohbete gidecektı ki, sevdiği kız misâfirliğe geldi onlara.
O gelince iş değişti. O kızdan ayrılıp gidemedi sohbete.
Üç gün sona gitti!
Büyük İmâm sordu:
“Niçin gelmedin Bedîüddîn? Üç gün önce ne sözleşmiştik?”
Büktü boynunu.
Büyük imam;
“Ama mâdem geldin, abdest al, iki rekât namaz kıl ve gel” buyurdu.
Buyurdukları gibi yaptı…
Geldi İmâmın huzûruna.
Büyük velî, onu husûsî odasına alıp bir teveccüh etti.
O anda işi bitti.
Bu tesirle bayılıp düştü! Kaldırıp evine götürdüler. Bir gün sonra kendine geldiğinde yokladı kalbini. O kızın sevgisi kalmamıştı.